JEAN Tigana'nın, "Yemeden atacağım bir gol ve 3 puan" felsefesi dün akşam bitti. Geç bile kaldı.
Daha erken bitebilirdi. Bütün riskleri alarak futbolun demode sistemine ofsayt taktiğiyle sarılan Tigana, bugüne kadar iyi geldi. Ama en hayati ve şampiyonluğun en önemli maçında, ofsayt taktiğinin kurbanı oldu. 12. dakikada Kezman, öne çıkan Beşiktaş defansının daha gerisinde kaldı ve belki de takımını şampiyonluğa taşıyan golü attı.
Bu nasıl Beşiktaş? Evinde mutlaka kazanması gereken karşılaşmaya savunma özelliği olan oyuncularla çıkmak ne mana? Neden Mustafa Doğan da Ali Tandoğan değil? Neden Burak da Bobo değil. Beşiktaş maçın büyük bölümünü üstün oynuyor gözüktü. Ama gol bölgelerindeki hamlelerle Beşiktaş'ın fazla bir üstünlüğü yoktu. Belli ki Zico hesabını bir puan üzerine yapmış. Defansını orta sahaya yakınlaştırarak Beşiktaş'ı sindirmeyi amaçlayan Zico, bunda bir yere kadar başarılı oldu.
* * *
Beşiktaş bu maçla şampiyonluğa "veda etti" diyebiliriz. Tabiki matematik bunu söylemiyor. Ama haftalardır gol sıkıntısı yaşayan ve 1-0'ın dışında skor tanımayan Beşiktaş, kendi bildiği ve aşina olduğu skorla şampiyonluk yarışına veda eder noktaya geldi. Beşiktaş'ta, Tigana'nın sahaya sürdüğü 11 yaratıcı özellikleri olan Delgado ve Ricardinho'yla golü düşünen bir ekip görüntüsü verebilir. Ama, her iki oyuncu da rakip ceza sahasına giremeyerek, gol bölgelerinde bulunamayarak Fenerbahçe'nin ekmeğine yağ sürdüler.
Tümer sahada yoktu. Alex yok. Fenerbahçe'nin iki yıldız oyuncusunun sustuğu dakikalarda, Beşiktaşlılar da suskun kaldı. Rakibi hataya zorlayacak hamleleri yapamadılar. Sonuç olarak Beşiktaş, şampiyonluk kupasının kulbunu tutacağı bir karşılaşmada, kendi evinde seyircisi önünde tüm avantajlar elindeyken, Fenerbahçe'ye bir yerde şampiyonluğu hediye etti. Maçın hakemi başarılıydı. Stresi çok yüksek bir karşılaşmada mükemmele yakın bir yönetim gösterdi. Türkiye Ligi'nde bu saatten sonra en yakın rakibine 5 puan fark attıktan sonra Fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaybetmesi, artık mucizelere bağlı.