KAN ve gözyaşı. Nereye gittiler? Maça. Analara, babalara evde kalan eşlere ve çocuklara yazık...
Bu toprakların insanı, spor felsefesinden uzak, nefret üzerine kurulmuş duygularla maça gidiyor. 7 yıl sonra Bursa seyircisi, İnönü’ye geldi de, ne oldu? Yazık, çok yazık. * * * Beşiktaş kaybetse bitecek, kazansa zirveye kilitlenecekti. Kazandı. Türkiye’nin en geniş ve kaliteli kadrosuna sahip Beşiktaş, istenen futbolu haftalardır ortaya koyamıyor. Geçen yıldan eser yok son şampiyon Bursa’da. İlk 4 Bursaspor için başarı olur bu sezon. * * * Savunmada Sivok, Ferrari, Ekrem, golcüler Bobo, Nihat, Nobre sakat. Fatih Tekke de, Schuster’in kafasındaki sakat. Tekke iyi veya bir zamanlar iyiydi. Bu kadar para verildi, fotoğraflar çektirilip transfer edildi. Dün 18 kişilik kadroda Kemal Akbaba var. Tekke evde yatar... * * * Futbol kalitesi düşük, mücadele arzusu yüksek bir maçtı. İlk yarı Bursa’nın gol pozisyonu yok. Beşiktaş’ın sadece iki. 10 kişi kalan Timsahlar karşısında, hücum hamlesi zayıf Necip’in yerine Tabata’yla başlamak doğruydu. Ama Tabata, haftalardır yorgun, yanındaki Ernst durgundu. Guti, çizgide kalan Holosko ile Ali Kuçik arasında ortada çok uzakta ve yalnız kaldı. Attığı nokta paslar da yerine ulaşmadı çok kez. Ali Kuçik bu maçta biraz ‘küçük’ kaldı. Ama Holosko ‘Bensiz Beşiktaş, meyvesiz ağaç’ der gibiydi. * * * Sonuçta biri kazanacaktı. Futbol bu. Peki, bıçaklanan adam(lar), stat dışında ve içinde akan kan, Sayın Başbakan, Sayın Bakan, TV’de konuşan, gazetede yazan ve olaylara seyirci kalan bizler ne yapacağız, ne yapacağız?