FENERBAHÇE için İstanbul’daki karşılaşma çok zor olacak. Artık Şampiyonlar Ligi gruplarına kalmak mucizelere bağlı.
Maçın ilk dakikasında gelen golün Fenerbahçe’nin oyun anlayışına negatif etkisini gözardı etmemek lazım. Böylesine denk güçler ve uluslararası karşılaşmaların kadrosunda Alex ve Tümer’in yan yana oynaması, takımın savunma anlayışına büyük zarar veriyor.
İyi pres yapan, hareketli ve yardımlaşma anlayışı yüksek D.Kiev futbolcularına yalnızca Appiah ve Aurelio’nun direnmesi mümkün değildi. Ofans aksiyonlarını seven, ileri çıkışlarında geri dönen, nefesi bazen yeten bazen yetmeyen Ümit’in boşalttığı alanlarda özellikle ilk yarıda Gusiev büyük sıkıntılar yaşattı. Ama aynı Ümit’in ceza alanındaki Dinamo’ya gol getirecek ataklara son hamleleri alkışlanacak cinstendi.
Kaleci Rüştü’nün 3 mükemmel kurtarışı da olmasa dün akşam Fenerbahçe, Kiev’den hezimetle ayrılabilirdi. Zico’nun kendi ofansif oyun anlayışını rakibine kaptırma felsefesini saygıyla karşılıyorum. Ama futbolun sadece hücum olmadığı, defans hamlelerinin, yardımlaşma düşüncesinin ve ekip olmanın önemi ortada.
Kader anı
Serkan’ın kırmızı kart gördüğü an, maçın kader anı oldu.İkinci yarıda Fener ataklarıyla sinen ve Aurelio’nun kafa golüyle şok yaşayan D.Kiev 10 kişilik Fenerbahçe’yi son çeyrekte çökertmeyi bildi. Rüştü, Fenerbahçe’nin en iyi adamıydı. Fenerbahçe’nin maçın özetinde Zico’nun taktik düşüncesi ve takıma olan güveni etkili oldu. Nerdeyse 70 dakika Tümer,Appiah ve Alex’in pasif oyunuyla 8 kişinin performansıyla mücadele eden Fenerbahçe’de orta sahaya koşan, rakibi bozan Appiah ve Aurelio’ya yardımcı olacak yeni bir isim lazım. Ama daha önemlisi Fenerbahçe, santrfor sorununu çözmeli.
Kafasında Fenerbahçe’yi bitirmiş Anelka ve gole giden santrfor özelliği olmayan Tuncay’la Fenerbahçe, gol yollarında hep zorlanacak. Zico döneminde son 3 maçta 15 gol atan Fenerbahçe’de derinlemesine ve rakip kaleye oynayan Alex’in fizik yetersizliği açıkça görüldü. Kiev tam bir takım. Kuvveti, tekniği ve takım oyununu ön plana çıkarmış bir ekip. Yıldızları Fenerbahçe’den çok değil. Ama kollektif futbolun tüm özelliklerini sahaya yansıttılar. Bence, Şampiyonlar Ligi Fenerbahçe için bu saatten sonra mucizelere kaldı. Şükrü Saracoğlu’nun o insanı ürperten atmosferi içerisinde neler olmaz ki...