BİRİNCİ yarıda Bordeaux’nun dayılandığı, ikinci yarıda Galatasaray’ın rakibe ağzının payını veremediği bir maçtı. 90 dakika içerisinde, en önemli pozisyon Necati’nin 89. dakikada kaçırdığı goldü. Onun dışında Galatasaray, sahada yoktu.
Tribünde 60 bin kişi eski Galatasaray çizgilerini arıyor. Arda’dan bir Hagi, Ilic ve Inamoto’dan Emre-Okan figürlerini bekliyordu. Ama aynı suda iki defa yıkanılamayacağı ve geçen zamanın geri gelmeyeceği gerçeği ortadaydı. Paranın gözü kör olsun. Inamoto’yu Galatasaray, almış olayım diye aldı. Ama ilk Şampiyonlar Ligi maçında Hakan Şükür’süz kaldı.
Maçın kaderini kim değiştirecek? Galatasaray’da kim damgasını vuracaktı? Sarı kırmızılı ekibin ne yıldızı var, ne de takım olma, birlikte çarpışma heyecanı... Sorun orta sahada. Hem pas dağıtımında, yaratıcı olmada ne de rakibi bozmada, hiç etkili değil Galatasaray.
Sanki sıradan bir lig maçını, bir Gaziantep, Vestel Manisa maçını oynuyor. Oysa bu, Şampiyonlar Ligi maçı.
Bu kadro ile zor
Galatasaray orta sahasında yaratıcı özellikleri fazla bir Ayhan’ın ve direnci yüksek Cihan’ın forma giymesini gönül arzu ediyor. Ama yeter mi?
Dün akşamki şablon gösterdi ki, Galatasaray’ın Hakan üzerine kurulu şablonunu değiştirmek bundan sonra biraz zor. Necati bu kadar kötü olmasa, Ilic eski formunun çok uzağına düşmese, Hasan Şaş eski günlerine dönse belki bir şeyler farklı olacak. Ama Galatasaray’da hiçbir şey iyi gitmiyor. Ve bu kadroyla, bu inançla Şampiyonlar Ligi’ni götürmek oldukça zor.
Bordeaux grubun en zayıf ekibi, sadece fizik güçleriyle oynayan bir ekip. Hiçbir oyun şablonu da yok. Şampiyonlar Ligi takımı görüntüsü vermedi Bordeaux takımı. Ama buna rağmen İstanbul’dan puan almasını bildi.
Bu Galatasaray’ın, bu futbolla Şampiyonlar Ligi’nde bir üst tura çıkması çok zor. Galatasaray, ya aynı yüreği taşıyan 11 farklı adamıyla takım olacak, ya da Hakan gibi yıldızlarıyla enstantene maçlar alacak. Ama yolun sonu aydınlık değil.