TOPUN da canı vardır. ‘‘İstemezse girmez’’ derler, ‘‘Atamayana atarlar’’ derler. Galatasaray dün gece bu sezonun en çok gol pozisyonuna girdiği maçını oynadı.
Direkleri dövdü ama kaleci Murat'ı geçemedi. Sağdan soldan denedi, yapılması gereken herşeyi yaptı. Futbolda bunlar da var. Ama Galatasaray bu skoru, şampiyonluğa giden yolda bu en hayati maçta, ilk yarıda oynadığı silik, kişiliksiz futbolla kendi hazırladı.
Savunmasında üç ağır adam; Bülent, Xavier, Hakan Ünsal'la 3-5-2 oynamak ve bu oyunda orta sahadan kopuk kalmak büyük hataydı. Terim, Adana'nın böylesine ofansif olacağını hiç düşünmemişti. Hele hele sağ tarafta geri gelmeyen Hasan Şaş ve yardımcısı Cihan ile, Terim,Yılmaz Vural'a öyle bir koz verdi ki, Adana hocası bunu gerektiği gibi kullandı.
Şans yanında değildi
Necati ve Cafer ile ağır Galatasaray savunmasına pres yapmak ve araya Volkan Bekiroğlu ile İbrahim gibi hızlı adamları sokarak golü bulmak, maç öncesi düşünülmüş bir senaryo izlenimi verdi. İlk yarı 2-1'lik Adana üstünlüğü, ikinci yarıda 6-7 farklı Galatasaray galibiyetine dönüşebilirdi. 21'i bulan köşe vuruşu ve 20'ye yakın gol pozisyonunu değerlendiremeyen Galatasaray'ın şansı da dün gece yanında değildi.
İkinci yarı Hasan'ın yerine Ayhan'ın alınışı doğru, dar alanda kıvrak ve zeki bir Arif'in kenarda bırakılışı bence hataydı.
Kaleci Murat inanılmaz kurtarışlarla maça ismini yazdırdı, ama yaptığı büyük hatalar da gözden kaçmadı. Cesur, enerjik, pozisyonlara yakın ama tecrübesi eksik hakem, maçın kaderinde etkili oldu. Saymadığı gol (Lukunku'nun attığı), vermediği penaltı gibi (Kerem'in yaptığı) hataların yanında, sayısız süzüş ve yorum yanlışları da vardı. Bülent Demirlek ve yardımcıları dün gecenin kader adamlarıydı. Bu tür maçlar gelecek vaadeden hakemlerin parlatılacağı maçlar olmamalı.