Paylaş
Terim, “Kendi işimizi göreceğiz, Old Trafford’da İngilizlere güvenmiyoruz” derken haklıydı. Çok zor oldu, ama oldu. Bu galibiyetle Şampiyonlar Ligi’nde son 16’ya kalan Galatasaray’ın dün gece ortaya koyduğu futbolun eleştirilecek o kadar çok yönü var ki... Bir takım komple nasıl bu kadar düşer, anlaşılır gibi değil. İlk yarı tel tel dökülen Melo’nun galibiyet golündeki katkısı ve Galatasaray’ın gruptan çıkmasını sağlayan asisti tabii ki Şampiyonlar Ligi tarihinin sayfalarında yazılacak.
KENDİ İŞİNİ KENDİ GÖRDÜ
Bu bir hesap müsabakasıydı. Sarı-kırmızılılar kontrollü oyunu seçti. İstanbul’da çok iyi kontrataklarla galibiyeti elde eden Braga, bakalım set oyununda ne yapacaktı? Galatasaray ilk yarı, işte bunu test etti. Ama Hamit’iyle, ayaklarına pranga vurulmuş Selçuk’uyla, top kaybeden, ıska geçen Melo’suyla, Galatasaray ilk yarı Galatasaray gibi oynamadı. Set oyunu oynayamayan Galatasaray’da Elmander’e ne gerek vardı maça başlarken? Topa vurmadan ilk yarıyı bitirdi.
İkinci yarıya başlarken, Hamit - Aydın, Amrabat - Elmander değişiklikleri kadar sarı kırmızılıların1-0’dan sonra kendi şahsiyetli futboluna dönüşü de maçı çevirdi. En zayıf yönünü, en güçlü haline getiren ve dün akşam da mükemmel bir kafa golüne imza koyan Burak, Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi hikâyesindeki en önemli isimlerden biridir.
Dün akşam Galatasaray, belki galibiyeti hak edecek, güzel bir futbol oynamadı, ama Şampiyonlar Ligi her türlü skora gebe bir oyun. Braga için 1 milyon Euro çok büyük paraydı, ama bu tur Galatasaray ve Türkiye için10’lu 20’li değerlerin üstünde bir değerdi. Bir kez daha gördük:
1-İngiliz ipi sağlam bir ip değil.
2-Kendi işini kendin göreceksin.
Paylaş