Paylaş
Geçen hafta yazmıştım Samet Aybaba’ya. İşte budur Aybaba. Kaptan Toraman’ın yokluğuna, o alışacak, siz de kararlı olacaksınız ve de yüreğiniz büyük. Bu takım, ‘FEDA zamanının ideal 11’i’ olarak görünüyor. Solda Uğur ve Olcay, sağda Holosko, ortada Necip, hatta Ersan, aksamıyorlar mı? Evet... Eksik tarafları yok mu? Çok... Ama takım konsantrasyonuna ve yardımlaşma duygusuna kendilerini öyle vermişler ki, dün gece Uğur Boral bile alkış aldı.
Yeni bir yıldız doğar
Beşiktaş’ın iki farklı oyun yapısı vardı. İlk yarı gole aç, skoru bulduktan sonra kendi sahasına kapanan ama kontraataklarında gol bulamayan bir takım...
Dün gecenin ve ilk yarının flaş ismi Oğuzhan, Beşiktaş’ın yarınlarda Fernandes’idir. Hızlı, çabuk, ayağına hakim, görüşü iyi... Bir de kuvvetlenirse, vücut vücuda çarpışmayı Fernandes gibi öğrenirse, Türk futbolu bir büyük yıldız kazanacak. İkinci yarının hemen başında görmüş olduğu kırmızı kart, yaptığı asistin, atmış olduğu golün heyecanına ve sadece toyluğuna bağlanabilir.
Beşiktaş, kontraatak (Veya aniatak) anlayışını ilk yarıda çok iyi uyguladı. Kendi alanından ani ve derin paslarla çıkmayı denedi. Mesela ikinci golde Necip, kendi sahasından rakip defans arkasına mükemmel top atarken, Uğur’un ortası ve Oğuzhan’ın plasesi, alkışlanacak güzellikteydi. UEFA Teknik Komite Başkanı Roxbury, ‘1- Kontraataklarda gol atamıyorsanız ve 2- Rakibin kontraataklarına engel olamıyor ve gol yiyorsanız başarılı olma şansınız yok’ der. Son yıllarda Şampiyonlar Ligi’nde ve Avrupa Şampiyonası’nda kontraataklarla atılan gollerin sayısında büyük artış var. Ama Beşiktaş, özellikle kapandığı ikinci yarıda bulmuş olduğu kontraataklardaki gol pozisyonlarını acemice harcadı.
Olmazsa olmaz Fernandes
Manuel Fernandes, Beşiktaş’ın olmazsa olmazı. Yetenekleri, seyirciye zevk veriyor. Biraz daha sorumluluk alsa, Samet Hoca da aynı zevki alacak. Dün gece ilk yarıdaki Beşiktaş’a evet, ikinci yarı büyük bölümü 10 kişi oynayan Beşiktaş’a Bursaspor karşısında biraz daha kuvvet, biraz daha iyi futbol gerek.
Paylaş