Paylaş
Fernandes’li olan, eğer Oğuzhan da varsa, Beşiktaş’a çok olumlu yansıyor. Fernandes’siz olansa, Oğuzhan sahada olsa da yeterli olmuyor. Dün iki farklı Beşiktaş vardı sahada. İlk 45 dakika, oyunuyla ve heyecanıyla hiçbir şey olmayan, ikinci devre ise her şeyiyle oynayan, yapılacak bütün işleri yapan Beşiktaş... Bir takımı, soyunma odasında nedir böyle değiştiren? Samet Aybaba’ya soracağım. Bu nasıl konsantrasyon?
İlk yarı kaleye tek şut, o da rakibe çarparak gol oldu. Rakip ceza sahasına giremeyen bir Beşiktaş. Nasıl girecek ki? 4-3-3 formatında orta sahadaki Necip-Toraman-Veli topu rakip ceza sahasına taşıyamazken, bütün gol hamleleri sağda Hilbert-Holosko, solda Uğur-Olcay bindirmelerine kaldı. Özellikle ilk 35 dakika, hiçbir şeyi doğru yapamadı Beşiktaş... Attıkları golde bile top Aykut’a çarpmasa Ramazan’da kalacaktı.
Kartal kalktı
Haftalardır bilinen gerçek; Beşiktaş yediğinden fazlasını atamazsa, maç kazanamaz. Çünkü, bu yılki oyun anlayışı, disiplinli savunmayı unutturuyor Kartal’a... 2. yarı Beşiktaş bütün riskleri alıp, gol için saldırırken, arkasında da her zaman olduğu gibi geniş alanlar bıraktı. Ancak müthiş gol arzusu ve hırslı oyunu bu yarı Almeida’yı 3, Olcay ve Holosko’yu da 2’şer net gol pozisyonuna getirdi. G.Birliği de gole çok yaklaştı. Kalesinde çokça eleştirdiğimiz McGregor, 86. dakikada yaptığı kurtarışla Beşiktaş’ın yenilgisini önleyen isim olurken, 67. dakikada 2 metreden boş kaleye topu gönderemeyen Almeida da galibiyete sekte vuran birinci Beşiktaşlı futbolcuydu.
Devre arasına 1 hafta, ara transfere 20 gün kala Beşiktaş’ın sıkıntıları ile ilgili notlarım şöyle;
1- Fernandes’in yokluğu...
2- Savunmanın solu...
3- Üst düzey bir kaleci eksikliği...
4- Savunma göbeğinde kademe hataları ve duran toplara önlem alamamak.
5- Son günlerde artan sarı kartlar.
Paylaş