Hocalara sorular

Mustafa Denizli’ye

Servet’in, oynamayacağını bilseydi, yine Nobre ile başlar mıydı? Yoksa Bobo’yu mu sahaya sürerdi?

Tabata ve Yusuf ikilisinden birini ilk 11’de sahaya sürmeyişinizin sebebi Nobre ile başlamanız mı? 60 dakika beklemek size şart mıydı?

Ekrem sizce, Beşiktaş’ın veya bir başka şekilde söyleyelim; bugünün saliselerle oynanan ve hızlı pasa dayanan futbolunun oyuncusu mu?

Santrforsuz G.Saray’dan bu kadar korkmanın, 4’lü defansın önünde iki ön libero tutmanın, yılların Denizli’sinin felsefesiyle uyuştuğunu söylemek mümkün mü?

Frank Rijkaard’a

Mesela Barış’tan santrfor yapmak, Arda’yı hiç gitmediği bir alanda kullanmaktan daha iyi olmaz mı?

Karar verdiniz mi? Servet mi, Emre Güngör mü? Madrid’de ve İnönü’de ne değişiyor? Perşembeye Ali Sami Yen’de hangisi?

Galatasaray’ın atak başlangıçlarında Arda hep ortada değil kenarlarda kaldı. Arda, pas atacağı yere adam bekledi. Oraya Elano mu, Barış mı gelecekti?

İnönü Stadı’na beraberlik için mi geldiniz? Yoksa Madrid yorgunu musunuz? Sarp’ı oyuna almakta biraz geç kaldınız mı?

KORKUYA iTiMAT

AYNI Madrid’de olduğu gibi özellikle ilk yarıda şans Galatasaray’ın yanındaydı. Beşiktaş ise şanssız. Franco, Madrid’de yaptığı kurtarışlarla Galatasaray’ın bahtını değiştirmişti. Ama attığı golle tahta Keita oturmuştu.
Denizli yanlış kadro ile başladı. Hücumda kenarlarda kalan Arda’ya, santrforsuz Cimbom’a, 4-2-3-1 felsefesi ile başlamak, hiç yakışmadı Denizli’ye. Hızlı, derin pas yapan, adam atlatan Tabata ve Yusuf yok, solda kendi ekseninde dans eden Ekrem ve sağda soluk Holosko var. Mustafa Denizli’nin korkusu Rijkaard’ta da vardı. Ortada Jo ile başlamamak, Arda’yı kenarlarda tutmamak hataydı. Arda zaten hep kenarda kaldı.
Beşiktaş, Galatasaray’a güven ve cesaret verdi. Çünkü Beşiktaş, yanlış kadroyla, yanlış oynadı. Oyuna girecek oyuncu seçimlerinde de Rijkaard daha başarılıydı. Maçın başında Beşiktaş, kolay kazanabileceği maçı sonlara doğru kaybedebilirdi de. Geldiğinden bu yana ilk defa Rijkaard, oyunun gidişinde doğru taktikler ve oyuncu değişiklikleriyle göze çarptı.

Lucas Neill

PREMIER Lig oyuncusu olmak kolay değil. Vicente Calderon’da da, İnönü’de de takımın en başarılı ismiydi. Galatasaray’ın büyük kazancıydı. Nereden anladık? Birimiz söyleyelim. Galatasaray savunmasının atak başlangıcında öne çıkışıyla, Beşiktaş savunmasının öne çıkışı arasında en azından 10 metre fark var. Galatasaray’da patron şu an için Lucas Neill.

Dün gece yıldız yoktu

Derbinin yıldızı kim diye soran olursa, “Dünkü maçın yıldızı yoktu” derim. Hafta içinde Şampiyonlar Ligi’nde Ovrebo ve Hansson gibi hakemleri gördükten sonra Fırat Aydınus’a da başarılı demek doğru olur. Beşiktaş, geçen yılki hırsından, çabukluğundan ve konsantrasyonundan uzakta. Galatasaray bu tür üst düzey maçlarda başarılı. Aynı başarının perşembe günü Atletico Madrid karşısında gelmesi en büyük dileğimiz. Dün akşamki maçın kısa özeti her iki takım da kendine göre değil, rakibe göre plan yaptı ve inançları ve cesaretlerine değil korkularına itimat ettiler. Sonuç normaldir.
Yazarın Tüm Yazıları