SON dakika gollerinin moda olduğu günlerdeyiz. 1-0 garanti bir skor değil.Maç boyu girdiği net gol pozisyonlarını gole çeviremeyen G.Saray’ın, sayılı haftalar kala şampiyonluk yarışında daha konsantre ve daha inançlı olması lazım. Futbolun adaleti için, Hagi’nin, Hasan Kabze’yi oyuna aldığı 75. dakikada Necati’yi değil, Hakan’ı oyundan çıkarması gerekirdi. G.Saray tarihine imza koymuş yıldızların maç önü 100. Yıl Şovu olmasaydı, tribünler dolar mıydı bilemem. Ama her maçta olması gereken, tribünlerin dün akşam ki gibi dolması ve G.Saray’a desteğin sınırsız olması. Gereksiz yerde, topsuz alanda Cem Beceren’in Hakan’a itme-tutma arası müdahalesinde penaltıyı Metin Tokat değil, yardımcısı verdi. Alkışlanacak bir işbirliğiydi. Hakan Şükür’ün büyük form düşüşünün, yorgunluğunun bu yaşında bahar aylarına rastlaması normal, ama şampiyonluk yarışının korlaştığı, kupa finalinin netleştiği döneme rastlaması Galatasaray için kötü oldu. Kırmızı kart görmesine rağmen Ayhan, dün gecenin yine yıldızıydı. Mesafe katetme ve adam geçmedeki başarısı, ani dönüşleri ve kenar ortalarıyla pekişince G.Saray gole daha kolay yaklaşıyor. Takım arkadaşlarıOyun 2 perde halinde oynandı: İlk 30 dakika G.Saray’ın sahada olmadığı ve Hakan’ın kaçırdığı penaltıdan sonra, oyuna ağırlığını koyduğu 60 dakika. Bir yerde kaçan penaltı doping oldu takıma. 31 ve 39. dakikalar arasında 5 net gol pozisyonunu değerlendiremedi G.Saray. Eğer sakat değillerse Ribery ve Tomas’ı asla oyundan çıkarmamalı Hagi. Tomas, oyun başlatma özelliği ile defansın sigortası. Ribery gole zekası ile en hızlı giden bir oyuncu. G.Saray’da aksayan tek isim Hakan Şükür’dü. Hasan Kabze’nin daha erken dakikalarda oyuna alınması ve Hagi’nin eski takım arkadaşını kollama ısrarından vazgeçmesi lazım. Yıldızlar kötü oynarken kaybettiklerini, yedek sırasında otururken umut olarak kazanma şansına sahiptirler. Hagi’ye sorum şu: Hakansız olmaz mı?