33’lük Franco, 33 metreden gelen topun yere vuracağını kestiremedi ve maçın adamı Selçuk hesabı kesiverdi. Ali Sami Yen’de Fenerbahçe, disiplin, konsantrasyon ve sabırla sonuca gitti. Aziz Yıldırım’ın Samandıra nöbetleri böylece etkisini gösterdi. Galatasaray’da Neill dışında dünkü maçı iyi oynayan yoktu. 57. dakikada Dos Santos, Jo’nun sol taraftan gönderdiği topu içeri vurabilse, Fenerbahçe’ye gol atıp Galatasaraylı olacaktı. Güiza var ama yok... Forvetsiz bir Fener. Galatasaray’da ise üç tane... Jo, Dos Santos ve Keita. Üçü de renkli. Ama futbolları renksiz. Galatasaray, kenarlardan gelişen ataklarla gol planlamıştı. Fener de Güiza’ya atılacak uzun ve derin paslardan. Bu paslardan birinde 17. dakikada Güiza, golle burun buruna geldi. Bahattin Duran kaldırdı bayrağı, “dur” dedi. Yoktu ofsayt. Selçuk mükemmeldi Bu Rijkaard bir ömür adam... Haftalardır pası, topu dürterek veren, kreatif tarafı az, Sarp ve Topal’ı ortaya, Elano’yu sola alarak başladı oyuna. Bereket 10. dakikada uyandı. Aslında bir Rijkaard gerekli Galatasaray’ın orta sahasına. Onun gibi oyun vizyonu olan, sürekli koşan, yardımlaşan, 20 yıl önceki Rijkaard. Yoksa Elano gibi yalandan oynayan biri değil. Orta alanda kora kor bir savaş vardı. Savaşın öne çıkan adamı Selçuk’tu. Mükemmel top oynadı. Kimse Emre’yi aramadı. Defansın önünde hem kesen, hem yönlendiren futboluyla bir de şans golü attı. Alex de son yılların en rahat maçını oynadı. Rahatsız eden, ona önlem alan yoktu. Orta sahası olmayan Galatasaray, Topal’ı çıkarıp Arda’yı ve Jo’nun yerine de Baros’la hamle yaptı. Ama Rijkaard’ın maçı kazanma yolunda aldığı riski 70. dakikada Franco, yediği golle oynamadan bitirdi. Golden sonra Galatasaray’da her şey sıfırlandı. Maçı Daum kazanmadı. Trabzon’da olduğu gibi Rijkaard da kaybetmedi. Maçı, kaleci Franco kaybettirdi Galatasaray’a. Ve tabii gecenin yıldızı Selçuk’un atmış olduğu gol, futbolunun bir ödülüydü.