SONUÇ sürpriz değil. Defansı bu kadar açık veren, orta sahasında Hasan Şaş gibi el freni olan bir takımın, bugünün dünya futbolunu oynaması mümkün değil.
Üstelik iki yıldır 25'e yakın futbolcu transfer edip, takım iskeletini kuramayan Terim'in her maçta değişen kadrolarıyla sonuca gitmek çok zor. Fenerbahçe maçının ilk 11'deki yıldızları Batista, Baliç, Arif, Volkan bu maçta yok. Juventus maçının Hakan Ünsal'ı, Batista'sı, Pinto'su sahada yok. Kim var, haftalardır PAF Ligi'nin gediklisi olmuş Tamas ile futbol kimliği Fatih Terim tarafından bir türlü iltifat görmemiş Ayhan var. Son haftaların iyilerinden Batista da yok. Aklım karıştı. Terim ne yapıyor, anlamaya çalışıyorum.
Hakan Şükür ve gol
Hasta Galatasaraylı by-pass'lı dostum Hüseyin, devre arasında aradı; ‘‘Dört damarım değişti. Ama Tamas'tan iyi oynarım.’’ İlk yarının son dakikasında Galatasaray ilk gol şansını yakaladı. Hasan Şaş topun gelişine vurdu, İspanyol defansında kimse yoktu. Ama, kaleye giden top Hakan Şükür'den geri döndü. ‘‘Hakan çok iyi stoper oynar’’ diyen Erem ağabeyim aklıma geldi. Ve 61'inci dakikada Arif'in derin pasına, yüzünü kaleye mükemmel dönen ve kalecinin tersine vuran Hakan Şükür, beraberlik golünü bulurken, ben, ‘‘Bu adam stoper değil, Türk futbol tarihinin en büyük golcüsü’’ dedim, kendi kendime.
Temel sıkıntı, bir takım yaratmaktı. Dün, 46 ve 61'inci dakikalar arasında 15 dakika mükemmel oynayan Galatasaray vardı. Ve bu dakikalarda golü de buldu. Futbol hep koşanlarla ve zamanı sonuna dek kullananlarla güzel oluyor.
G.Saray'ın Şampiyonlar Ligi umutları bitti. Fatih Terim, maç kasetini seyrederken kimseye bakmasın, De Boer'i izlesin. 72'nci dakikada Alonso kafaya kalkıyor, golü atıyor, Hollandalı sanki rakibe merdiven! Ayakları yerde. Madem kalkamıyorsun, bari kalçanı koy. Bu kadar kolay gol yenir mi? Bu defansla G.Saray daha çok ağlayacak.
Terim'in zorunluluğu
Hasan Şaş'a çok kez eleştiri yaptık. Sahada oynamazken, kulübeden kırmızı kart görüyor, Şampiyonlar Ligi'nde rakibinin yakasına yapışıyor. İyi oynayan futbolcu bunları yapmaz. Kendine güvenen, rakiple oynamaz.
Nihat, gol için geldi. Atmadı, ama maçın başında Tamas'ı sürklase ederek, golün asistini yaptı. Nihat, almış olduğu futbol birikiminin semeresini veriyor. Tabii ki, Türkiye'deki Nihat'tan çok daha farklı bir görüntüde.
Sonuç olarak Galatasaray için UEFA hesapları gündeme gelecek. Ama Terim, bir takım yaratmak zorunda. Yaratamadığı bu takımın sıkıntılarını yarın kendi de yaşayacak. Artık kim, neye yakışıyor sorusunu bir tarafa bırakalım, futbolun dünü olmadığını bir kez daha hatırlayalım.
Televizyonlardan seyrettiğimiz görüntüsünü yansıtamayan Real Sociedad karşısında Galatasaray bu maçı da kazanamıyorsa, artık yapacak bir şey yok. Terim, şapkayı önüne koymalı.