BENİM için şaşırtıcı olmadı. Zaten geldiğinde şaşırmıştım. Diyecek bir şey yok. Her balon söner. Feldkamp, 14 yıl önce şişirilmiş, havası tam bir balondu.
14 yıl havasız kaldı. Futbolun acımasız dünyasında iş yok, güç yok, eleştiri yok, takım yok, gol yok, heyecan yok ve hava yok. Balon yumuşadı ve söndü.
Sönmüş balonu şişirmek bize özgü. Türkiye gibi kompleksli ülkelerde yeni balonları üflemeye çok kişinin yüreği yetmez. Hikmet Karaman’a, Abdullah Avcı’ya, Bünder Ünder’e vs. sadece bir nefes versen, bugünden çok ilerideydi Galatasaray... Geldiğimiz nokta dünün yansıması. Bordeaux, Denizli, Antep maçlarının hepsi hikaye. Galatasaray nerede, ne oynuyor, nasıl oynuyor? Hani o şiirdeki gibi; nerede o heyecan, o şevk, o arzu? Eğer bu takımda birbirini seven varsa, teknik direktörüne saygı duyan varsa bu nasıl Galatasaray? Lincoln, bu sevgi ortamında mı oynuyor? Ümit Karan, bu anlayış ortamında mı yedek kulübesinde oturuyor? Heyecanını hep dik, hep ayakta tutuyor.
Alman disiplinini iyi bilirim. Alman’ı Alman’dan başkasının anlaması da çok zor. Zico’nun sevgi üzerine yarattığı başarıyı Feldkamp, otorite ve disiplin üzerine kurmayı mı deniyor? Allah uzun ömürler versin, 70’li yıllardan bu yana antrenman metotlarının değiştiğinin hiç kuşku yok ki farkında Feldkamp. Mental direncin, fizik direncini geçebileceğini görebiliyor mu? Helsingborg’un teknik direktörü İskoç Baxter’ın dolmuşlarına gelmiş olabilir mi Feldkamp?
Kimse inanmıyor
Feldkamp eleştirilmeli demiştim bir önceki yazımda, şimdi "Gitmeli" diyorum. Kalli’yle Galatasaray’ın geleceği yok. Heyecanını yitirenler, hedefini bitirenler artık heyecan veremezler. Helsingborg’un 36 yaşındaki Larsson’unu ve genç Omotoyossi’sini durduramayan bir Galatasaray savunması... Kademe anlayışı sıfır. Tribünler dolmamış, 1970 ruhunu ararken Galatasaray yalnız kalmış. Kimse inanmıyor. Peki nasıl olacak? Seyircisi inanmıyor, hocası dingin, durgun. Kim Galatasaray’ı götürecek?
Dün akşam Helsingborg’un almış olduğu 3-2’lik skora şaşırmadım. Çünkü bu takımın oyuncuları, hocalarına inanmıyor. Çünkü bu takımın içinde sevgi bağı, ekiptaşlık ruhu yok. Galatasaray’ı zor günler bekliyor.
Lincoln..? İsterse bu yönetimi, isterse Kalli’yi, isterse seyirciyi, isterse medyayı her şeyi bir anda değiştirebilir. Çünkü o bir yıldız. Ama Latin yıldızın üstünde Alman disiplininin ağır baskısı var. Lincoln, Kalli’yi istemiyor.
Kendine değer verecek, kendisini Alex, Roberto Carlos yerine koyacak bir hoca bekliyor. O hoca Feldkamp değil. 14 yıl öncesinin futbolu, antrenman metotları, ekonomisi, medya pazarlaması, psikolojik motivasyonu şimdikinden çok farklı. Peki, Feldkamp ne kadar farklı? Feldkamp, yanına çağın futbolunu bilen ve kendine müdahale edecek, döndürecek, eleştirecek hoca almadı. Tercüman tercih etti. Bu model de 1993’lerin modeliydi. Eskimiş bir hocadan, 2000’li yılların yeni Galatasaray’ın yaratmak zor.