BIRAKIN Ersun Yanal gitsin, Ahmet gelsin hesabını. Yanal, yeni neslin değişen futbol felsefesinin temsilcisidir.Onun gibilerinin sayısı da fazla değildir. Araştırmaya, ekibe inanan ve bilimsel gözlemlerle iş yapan tekik direktör sayısı çok fazla değil. Yöneticiye, medyaya yalakalık yapmaz, isteyen herkese röportaj vermez, kendi doğrularını ve işini yapar, işine bakar. Şu ana kadar gördüğümüz budur. Bu adamı yiyelim... Peki kimi yemeyelim? Galatasaray'da Fatih Terim'i yemedik mi? Denizli'yi, Lucescu'yu, Del Bosque'yi, kendi hesaplarımız içersinde öğütmedik mi?Antrenman maçıBu maç zaten kazanacağımız bir maçtı. Elemelerde hiç puan alamamış Kazaklar'a bu saatte puan verecek halimiz yoktu. Çok kolay maç oldu. Koray'ın yerine Emre'yi hücum başlangıçlarındaki ilk adam olarak seçmek doğru bir tercihti.Aynen Yunanistan maçının ikinci yarısında olduğu gibi. Tuncay ve Necati maça başlarken, Yunanistan maçındaki Yıldıray ve Emre'nin yerlerindeydiler. Tuncay alabildiğine çalışkan ve gayretli, Necati ise çok durgundu. 13.ncü dakikada Fatih'in kafa golünden sonra oyun bir antrenman maçına döndü. İbrahim Toraman ve Tuncay'ın golleri ilk devre skoru 3-0'a taşırken, akıllarda Pire'deki Yunanistan-Ukrayna maçı vardı. Emre Belözoğlu pres görmeden, baskı altında kalmadan, hem maçın kaderine hükmedecek hem de seyirciyi mutlu edecek bir oyun oynadı. Fatih Tekke, iki kafa golü atarak yalnız Türkiye'nin değil, elemelerdeki tüm takımlar içinde en golcü oyuncular arasına adını yazdırdı.Kötü alışkanlıkDün Almatı'da herşey olması gerektiği gibi oldu. Ama şimdi, öyle veya böyle Milli Takım'a, tüm teknik ekibe ve futbolcularına destek olma zamanıdır. Bu Milli Takım ister Ersun Yanal ile olsun, ister Ahmet'le bizim Milli Takım'ımızdır. Hep ileriye bakmak durumundayız. İnsanları kolay harcama alışkanlığından vazgeçmek zorundayız. Çünkü bizim için değerlerin fazla bir değeri yok. Ersun Yanal'a başta federasyon ve medya sahip çıkmalıdır.