Paylaş
Dün, üretemeyen, yürütemeyen, götüremeyen Beşiktaş takımında “Samet’in bir askeri olsaydı, Beşiktaş nerede olurdu” diye düşündüm. Sonra, “Q7, Samet’in askeri olur muydu?” diye sordum kendime. At, adımına göre değil, adamına göre yürür gerçeği ile baş başa kalınca “Samet ile beraber Q7 tavan yapardı”, dedim. Bu Beşiktaş, Aybaba’nın amatör ruhunu Beşiktaşlılık heyecanını, almadan verme arzusunu feda zamanında her şeye razı felsefesini ilk yarıyı 30 puanla tamamlayarak taçlandırdı. Tamamı Q7’siz 3’te1’i Fernandes’siz bu Beşiktaş başarılıdır.
Sakın aldanmayın.. Beşiktaş gol atan, golü kolay yiyen bir takım. Ligin en hızlı, en hırslı oynayan ama defansında da büyük boşluklar bırakan takımı. İlk 40 dakikada McGregor iki muhteşem kurtarış yapmasa, Beşiktaş 2-0 geriye düşmüştü.
TAKIM OLDULAR
5 dakikada mı, 3 dakikada mı bilinmez, ama maçın kaderi 40-45 arasında belli oldu. Defansta Ersan’ın çıkması Toraman’ın onun yerine savunmaya, Veli’nin orta sahaya çekilmesi maçın kaderini değiştiren bölüm oldu. Veli’nin kendinden beklenmeyecek Iniestavari derin topuyla Holosko gol perdesini açarken 2 dakika sonra bir köşe vuruşunda Sivok skoru 2-0’a getirdi.
Beşiktaş’a ayak uydurmak ve hızlı oynama arzusundaki Kayserispor etkili olmadı değil. Ama Kartal’da önce Necip önderliğindeki takımdaşlık ve ekip ruhu sonra Olcay’ın son haftalardaki “Eleştirilere itirazım var” diye baş kaldıran ve muhteşem bir golle sonuçlanan hırslı oyunu galibiyette en büyük etkendi.
Hep söyledim. Fernandes’in yokluğunda Beşiktaş yine gol resitalini sürdürüyorsa, yediğinden fazlasını atıyorsa, şampiyonluğun en büyük adayıdır. McGregor’un katkısı büyüktür ama önemli olan Beşiktaş’ın takım olduğu gerçeğidir.
Paylaş