Al gülüm ver gülüm

Makyavelist felsefeyi her şeyin üstünde tutan anlayış, paranın olduğu yerde etik değerleri ve meslek haysiyeti çöpe atarken bir saniye bile tereddüt edilmiyor.

Haberin Devamı

İŞTE Türk Futbolunun hali. Bochum savcılarının başlattığı bahis skandalında en büyük payı alan ülkemiz, Patagonya’da yaşanması mümkün olmayan bir garip olaya daha tanık oldu. Kasımpaşa kalecisi Murat -kadro dışı bırakıldı- Rizesporlu Koray ile birlikte menajerlik şirketi kurmuşlar. Eskişehirspor Teknik Direktörü Bülent Uygun da bu işlerin içindeymiş. Hepsi disiplin kuruluna sevk edildi. Arkası sürülürse, kulüp başkanlarının, yönetim kurulu üyelerinin, teknik direktörlerin ve daha pek çok faal futbolcunun bu potanın içinde olduğu görülecek. Kendileri, çocukları veya akrabaları.

Sırada Schuster mi?

Ligde 10 maçta 4 defa yenilen sekizinci sıradaki G.S aray’ın hocası Rijkaard veya Hagi değil de mesela Giray Bulak olsaydı, yine 10 maçın 4’ünü kaybeden altıncı sıradaki Beşiktaş’ın başında Metin Tekin veya Feyyaz Uçar bulunsaydı bundan daha mı kötü olurdu? Asla. G.Saray’ın, Şifo’nun Antalya’sı, Beşiktaş’ın, Rıza’nın Sivas’ı karşısında özellikle ikinci yarılardaki hali taraftarları da büyük endişeye sevk etti. Kayseri yine deplasmanda kazandı. Şota başarıya aç. İlk teknik direktörlük denemesini yapıyor. Kendini ispat edecek, yürüyecek ve büyüyecek. Oysa ağlamaklı, romantik Rijkaard ve Nietzsche’nin felsefesindeki Schuster öyle mi? İsimleri parlak, banka hesapları kabarık. Del Bosque, Aragones, Löw, Zico, Gerets, Skibbe’den biliyorlar bu ülkede uzun süreli kalmayacaklarını. Rijkaard gitti, Schuster de düşünmeye ve menajeri ile görüşmeye başlamıştır bile. Kendilerini kanıtlamış Türk teknik adamlar, kendilerini öne çıkartmak isteyen ve makro planları olmayan yönetimlere kurban edilmezse, Terim, Denizli ve Güneş barikatı yıkılacak ve Türkiye yeni hocalar kazanacaktır. Sıfırdan başlayan ve Kayseri’yi başarıya taşıyan Şota’nın bu günkü performansında önce Hikmet Karaman sonra Ertuğrul Sağlam daha sonra Tolunay Kafkas’ın oluşturduğu temellerin etkisi yok mu?

Haberin Devamı

SEYiRCi KAÇIYOR

İngiltere, İspanya, Almanya, Hollanda, İskoçya’da tribünler tıklım tıklım dolu. Herhalde farkındasınız Türkiye’de statlar boşalıyor, seyirci kaçıyor. Kulüplerin, Federasyonun ve medyanın bu büyük tehlikeyi gündemde tutmaları şart. Bilet bir paket çekirdek fiyatına, zaman zaman bedava ama Anadolu’da tribünlerde yer bulan taraftar artık buna da iltifat etmiyor. Niye etsin ki? Saha dışında her türlü manipülasyon var. Saha içinde de seyirciyi mutlu edecek hiçbir şey yok. Futbolun güzellikleri, estetiği, teknik adamların ne olursa olsun kaybetme felsefesi ile ve havada uçuşan tekmelerle, oynamaktan çok oynatmayan sistemlerle kaybolup gidiyor. Niang, Arda, Baros, Quaresma, Kewell, Guti bir var, bir yoklar.

Haberin Devamı

Evinde ve Ümraniye’de

Hep söyledim. Yıldız futbolcular genelde iyi teknik direktör olmuyor. 1989 yılında Åžampiyon Kulüpler Kupası yarı final maçında Schuster Real Madrid’in, Rijkaard da Milan’ın yıldız isimleriydi. Milan 5-0 kazanırken Rijkaard’ın bir golü vardı. Bu akÅŸam iki takımın maçını Rijkaard Amsterdam’da evinden Schuster’de Ãœmraniye’den seyredecek.Â

İşte böyle

Futbol yetenekleri ile alkışlanan, özel yaşamında insanlığı tartışılmayan Emre Belözoğlu son haftalarda saha içinde çok olgun. Yersiz hırslarından, hakem ve rakiple oynamaktan ve güçlü egosundan arınmış. O zaman Emre’yi seyretmeye doyum olmuyor. Biz futbol içinde kalan Emre’yi çok seviyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları