İlker Yasin

Terim gibi açık olalım

6 Aralık 2020
Hiçbir zaman mazeret üretmeyen Terim dün de farklı mesajlar verdi.

Bu yazıya bir Terim yazısı diyebiliriz. İki noktadan bakacağız. 1) Covid 19 ve masallar, 2) Mazeretlere sığınmama. 10 yıl kadar önce bir Şampiyonlar Ligi maçı öncesinde basın toplantısında Barcelona Teknik Direktörü Pep Guardiola, futbolcuları hiç kampa almadığını hatta yakın deplasmanlara bile sabah otobüsle gittiklerini söylemiş, oyuncularının aileleriyle birlikte olacakları her anın takım motivasyonuna bireysel katkı yapacağını ifade etmişti. 10 yıl sonra dün maç öncesinde bu Covid günlerinde Terim kampı mecbur olmadıkça kaldırdığını, evden maça dönemi başlattıklarını söylerken sanki bu pandemide günlük vakaların resmi 30 bini aştığı ortamda futbolun, liglerin iptalini ister gibiydi.

Terim haklı. Mesafeye, hijyene dikkat, beraberlikten, yakın temastan kaçının talimat ve nasihatlerinin havada uçuştuğu ortamda nasıl olacak bunlar. Futbolun içinde maalesef hepsi var. Beraber olmak yok, yakın temas yok, tam hijyen yok o zaman futbol da oynanamaz. Ama öyle bir endüstri ki bu futbol, her ülke kapanıyor ama sadece futbol kapanmıyor. Fatih Terim’in parmak bastığı nokta çok kişinin dikkat etmesi gereken noktadır.

TERiM FARKLI MESAJLAR VERDi

Yıldızlarım sakattı, cezalıydı, Covid’di gibi mazeretler başarıyı getiremez. Başarı, ele gelen kağıtlara değil, o kağıtların nasıl kullanıldığına bağlıdır. Son iki maçta rakip ceza sahasında 85 kez topla buluşan 23’ü isabetli 48 şut atan bir 11’i değiştirme kararı kolay verilemez. Belhanda, Arda, Falcao, Babel değil hatta Messi bile olsa...

Terim takımın kimyasını en iyi belirleyen liderlerden biridir. Ama ‘kazanan takım bozulmaz’ diye bir mantık yok. Yan yana gelen yek diğerini tamamlama hedefe odaklanma isteği aynı oyuncuları performans düşmedikçe yan yana tutmak çok normal. Oynasın oynamasın futbolcularına güven ve adalet izlenimi veren, yıllardır eksiklerine rağmen mazeret üretmeyen ve varlarla, oynayanlarla hedefe giden Terim dün de çok farklı mesajlar verdi.

iKiNCi GOL HATAY’I YIKTI

Maça gelirsek... Hatay 62 dakika her an beraberlik golüne ulaşabilirdi ama 64’te 2’yi yiyince maç bitti. Son vuruşlarda, atak sonlandırmada ve ceza alanı içinde pas hamlelerinde başarısızdı konuk ekip. G.Saray ilk haftadaki ritminden uzak, savunmada pozisyon veren bir görüntüdeydi. Terim oyunun sonlarına doğru Arda, Belhanda, Babel, Luyindama’ya iltifat etmeyip başlangıç felsefesine uygun şekilde genç Ali Yavuz ve Kerem’i oyuna katarken isimleri büyük ama gayretleri küçük isimlere bu yarışta ihtiyaç duymayacağını söyledi.

Son sözüm; değeri Hatayspor’un değerine yakın Diagne, attığından çok daha kolay golleri kaçırıyorsa Falcao’ya forma şansı kısa zamanda doğar.

Yazının Devamını Oku

Anlatmak değil, anlamak daha önemlidir

30 Kasım 2020
Çok kötü bir F.Bahçe, hakem ve 2’şer gol atan Aboubakar ve Ozan.

Acil şifalar versin, Türk futbolunun renkli siması teknik direktör Yılmaz Vural, “Türkiye’ye yabancı teknik direktör gelmesin. Ben Türkçe anlatamıyorum, onlar gelip nasıl anlatacaklar?” demişti, bir zamanlar. O tarihler Türkiye liglerinde yabancı tapon oyuncuların şimdiki gibi cirit attığı yıllar değildi. Futbolda yabancı teknik direktör belki anlatmakta zorlanıyor ama bizim teknik direktörler maalesef yıllardan beri anlamakta zorlanıyor.

Erol Bulut bu maçın Caner ve Serdar Aziz için ne denli önemli olduğunu, Novak ve Lemos’tan kat be kat fazlasıyla motive olacaklarını nasıl anlamaz, onları yedekler sırasında oturtur. Sergen Yalçın maçın akışı içerisinde Fenerbahçe’nin gole en yakın ve tehlikeli adamının Ozan Tufan olduğunu nasıl anlamaz? Onun tedbirini orta alanda çıkış noktalarında nasıl alamaz? Bunu da anlamış değilim.

15 DAKiKALIK OYUNCULAR

Beşiktaş 3-1 öne geçtiği maçı son dakikalarda riske atacak bir sonuca getiriyorsa Sergen Hoca bunu anlayacak mı, anlatacak mı? Fenerbahçe’de Sosa, Perotti ve Cisse zaten 15 dakikalık oyuncu. Dün onlara Gustavo da katılınca bütün takım adeta Ozan’a kaldı. Pelkas’ı soruyorsanız, soğuk havada ısınmayan eski motorlar gibi. Beşiktaş oyun yapısı itibarıyla geniş sahayı sever, Aboubakar’ı var. Kenarlarda iki bek Rosier ve Rıdvan sürekli atağa katılıyor. Josef De Souza her deliğe yama. Atiba ve Mensah sahada olmayan Fenerbahçe orta sahası içinde kendi oyunlarını oynadılar.

Maçın başında Larin’in pasında ve 20’nci dakikada Ghezzal’ın ortasında eski günlerin bitirici Aboubakar’ı vardı. Sosa’nın topu ayağına aldığı nadir anlardan birinde, kullandığı kornerde Cisse skoru 2-1’e getirdi. Mert Hakan, Caner ve Ademi’nin ikinci yarı oyuna katılması Fenerbahçe’ye hiçbir katkı sağlamadı. Larin’in kırmızı kartıyla 10 kişi kalan Beşiktaş Necip’in kafa golüyle skoru 3-1’e getirdiği anda bile Sergen Hoca skordan emin bir görüntü vermiyordu.

Kadıköy’de 10 kişi oynamak kolay değildi. Welinton ve N’Sakala’nın oyuna katılması da Beşiktaş’ta farklı bir direnç yarattı. Riskleri alan Fenerbahçe Ozan’la ikinci golü bulurken, siyah beyazlıların ceza sahasında 3 Beşiktaşlı, 5 Fenerbahçeli vardı.

HAKEM HER ŞEYi ETKiLEDi

Uzatma dakikalarındaki o pozisyona penaltı veriliyorsa bu ligde konuşulacak fazla bir şey yok. Hakem, maçın kaderinden tutun, futbolcuların kaderine ve Sergen Hoca’nın kariyerine dek her şeyi etkiledi. Bu hakem belki kuralları iyi biliyor ama futbolu bilmiyor. Çok kötü bir Fenerbahçe, çok kötü bir hakem ve iki gole imza atan Beşiktaş’ta Aboubakar ile Fenerbahçe’de Ozan Tufan. Geri alıyorum; bu Fenerbahçe şampiyonluğun en güçlü adayı değildir. Yazımın başında da belirttiğim Yılmaz Vural’ın söylemiş olduğu teknik direktör sıkıntısı, yerlide de var. Anlatamayacaklarından daha önemlisi, anlamadıklarını anlamalarıdır.

Yazının Devamını Oku

Son düdük çalmadan...

29 Kasım 2020
Başakşehir Demba Ba ile 3-0’ı bulunca takımın konsantrasyonu dağıldı.

Bu lig, 10 maçta 16 puan kaybeden Başakşehir’i şampiyonluk yarışında tutabilecek skorlara gebe bir lig. Ama Başakşehir bu yarışta olmak isterse. Bu kadar gol yiyen, kazandığına inanıp disiplininden kopan bir Başakşehir ile bu iş olmaz. Başakşehir’in Manchester’daki gol arzusu ile savunmayı az adamla bırakan oyun anlayışı Denizli’de de vardı. Ama Old Trafford’da Başakşehir’in başına gelenler ilk 20’de dün Denizli’nin de başına geldi. Sizden güçlü takımlara karşı deplasmanda oynuyorsunuz. Set oyununa dönüp rakip sahaya gidiyorsunuz ve savunmada az adamla kalıyorsunuz. Olmaz. Kendi atak çıkışlarınızda topa sahip olacak ve rakibe kontra şansı vermeyeceksiniz. Chadli, Visca gibi oyun görüşü iyi, ayak hakimiyeti harika iki futbolcu milimetrik paslarla Denizli savunmasının içine Gulbrandsen gibi hızlı, çabuk, ani patlayan ve gol vuruşları mükemmel bir adamı iki kez soktu, maçı adeta bitirdi. Denizli aynen United karşısındaki Başakşehir gibiydi. Açık oynuyor, gol istiyor ve arkayı açıyordu. Rodallega, Aissati, Sagal ve Bakalorz bu gol şanslarını buldu. İkinci yarı tablo aynıydı. Ba ile 3-0’ı bulunca konsantrasyon kayboldu. Hatta Okan Buruk, aynı anda yapmayacağı değişiklikleri yaptı, elinde olsa ümit takımı oynatacaktı. Skor 3-1’e geldiğinde bile son düdük çalmadan maçın bitmeyeceğini unutmuştu Başakşehir. Rodallega’nın skoru 3-2’ye getirmesinden sonra panik yaşayan Başakşehir’de Skrtel açık bir penaltıyla Mustafa’yı düşürdü ve 90+5’te VAR davetiyle verilen penaltıda Denizli, skoru 3-3’e getirdi. Bu Başakşehir’in Old Trafford’da yapamadığı şeydi. Bu lig, her skora gebe.

Misli.com'a üye ol, sanal oyun kuponu yap, 10 TL kazan! Sadece Misli'de, hemen üye ol...

Yazının Devamını Oku

Kazanmayı istemek yetmez

25 Kasım 2020
Başakşehir dün net fırsatlar yakaladı ancak bunları değerlendiremedi.

Böyle bitmemeliydi. Başakşehir özellikle ikinci yarıdaki oyununun ve gol arzusunun sonucunu alamadı, alamazdı. Şampiyonlar Ligi’nde Old Trafford’da ilk yarıyı 3-0 geride kapattığı maçı çeviren takım var mıdır şu an bilmiyorum. Uçurtmalar, rüzgar gücüyle değil, o güce karşı koydukları için yükselirler. 23. kez Şampiyonlar Ligi gruplarında oynayan M.United’ın Alex Ferguson sonrasında eski rüzgarı kalmamış hatta sıradan bir takım halini almış görüntüsü İstanbul’da Başakşehir mağlubiyetiyle alay konusu olmuştu. Dört as oyuncusuyla sahaya çıkan ev sahibi takım Başakşehir uçurtmasının yükselmesine dün izin vermedi.

‘BU SEFER CiDDiYiM!’

Yüksek konsantrasyonla maça başlayan, oyunu Başakşehir sahasına yıkan, ayağa hızlı ve derinlemesine paslarla oynayan United, “Bak bu sefer ciddiyim” diyen bir havadaydı. 7. dakikada Fernandes’in attığı mükemmel vuruşla maç adeta bitti. Hele hele Visca’nın kaçırdığı golün ardından gelişen Manchester atağında Mert’in topu ellerinin arasından Fernandes’in önüne bırakması ve bu oyuncunun plasesi ile skor 2-0 olunca ev sahibi de bir rehavetin içine girdi.

MERT’iN BÜYÜK HATASI

Okan Buruk’un kişilikli oyun oynatmak ve galibiyete ortak olduğunu rakibine hissettirmek için önde basma planını her İngiliz takımı çok rahat bozardı. United da öyle yaptı. Başakşehir üçüncü bölgede iyi pas yapan, oyunu çevirebilen bir takım ama dönen toplarda kendi birinci ve ikinci bölgelerinde rakibi durduracak bir oyun anlayışı yok. Maç boyunca Visca ve Demba Ba başta olmak üzere birçok net pozisyon bulan Başakşehir atak sonlandırmada etkisizdi. Maçın kırılma anı 19. dakikada Milli Takım’ın ve Başakşehir’in kurtarıcısı ve Türkiye’nin en iyi kalecisi Mert’in çok büyük hatasıyla skorun 2-0’a gelmesiydi.

KONSANTRASYON EKSiĞi

Ünlü İtalyan futbolcu Roberto Baggio “Yaptığım hiçbir hareketten pişmanlık duymam. Bugünün hataları yarının deneyimleridir” der. Doğrudur ama Mert kucağına gelen topu Fernandes’in önüne bırakmayacak kadar deneyim sahibi zaten. Başakşehir’de dün en büyük sıkıntı konsantrasyon eksikliğiydi. Old Trafford’un büyüsünden etkilenmiş gibiydiler. Gol arzusunu maç boyu kaybetmeyen ekibimiz 75’te Deniz’in nefis frikiğiyle golü buldu. Özellikle ikinci yarı United’a korku dolu anlar yaşattı. Başakşehir temsil olarak disiplin olarak iyi ama konsantrasyon açısından ve oyun planlaması itibariyle maçı zaten ilk yarıda kaybetmişti. İstanbul’da Leipzig önünde alacağı bir galibiyet Şampiyonlar Ligi’nde ilk provasını yapan Başakşehir içini yeterli olacaktır.

Yazının Devamını Oku

37’lik Atiba ve genç kaleci Utku

22 Kasım 2020
Başakşehir önünde Beşiktaş’ta dün geceki maça damga vuran iki isim vardı.

Yaş 37, bek, stoper, ön libero, orta saha göbeği, forvet arkası. Nereye koyarsan koy. Gol kurtarır, gol attırır, gol atar. Türkiye’de 46 yıldır profesyonel futbol yorumcusuyum. Atiba gibi profesyonelini çok az gördüm. Dünkü maçın kader adamıdır. Yoğun Başakşehir baskılarından bunalan Beşiktaş savunmasının büyük gedikler verdiği son dakikalarda genç kaleci Utku Yuvakuran da kurtardığı iki mutlak golle maçın 2 numaralı kader adamıdır.

Sekiz eksiğiyle maça başlayan Beşiktaş kendisini ciddiye almayan ve M. United maçının rüyasıyla yatıp kalkan Başakşehir’e gerekli bir ders verdi.

AKILDAN GEÇENLER

S.Y: Bu akşam hayat biraz zor. Sorun Covid 19 değil. Şu Başakşehir’in yedeklerinden Mahmut, Chadli, Azubuike, Giuliano, Gulbrandsen’den üçü bende olsaydı çok rahat kazanmıştık bu maçı.

O.B: Yakalamışım Beşiktaş’ı böyle, hiç maça çıkmamış Utku kalede, geri dörtlü sağdan sola ilk kez beraber, işimiz pek zor olmayacak. S.Y: Rosier Vida, Welinton, N’Sakala hepsi aynı güne denk geldi. Ne kötü şans!

O.B: Bu maç salının provası olacak. İlk maçın rehavetinde olmayız inşallah. Evet, iki teknik adam maç öncesi bunları düşünmemiş olamaz.

iRFAN’I ARA Ki BULASIN

Beşiktaş onca eksiğine rağmen özgüvenli ve topa sahip olarak maça başladı. İlk 20 dakika çerçeveyi bulan şut yoktu. Aboubakar daha korku veren görüntüdeydi. Dorukhan sağ bekte kendi yerindeymiş gibi, solda Rıdvan artık buradan ayrılmam der gibiydi. Başakşehir, beklediğinden daha diri bulduğu Beşiktaş önünde ilk yarı solda Deniz sağda Visca ile pozisyon bulamazken İrfan Can yine depresif günlerinden birindeydi sanırım. Ara ki bulasın. Sanki Başakşehir Beşiktaş’ı kolay lokma gibi görmüş, bir asrı aşan tarihini unutmuştu.

Yazının Devamını Oku

Zirve bensiz olmaz sıkışalım biraz!

9 Kasım 2020
F.Bahçe, Alanya ve Beşiktaş’ın puan kaybettiği haftanın en kârlısı G.Saray.

Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin 3’er, Trabzon ve Alanya’nın 2’şer puan kaybettiği haftanın son maçında Galatasaray, deplasmanda Sivasspor’u yenerek üst üste 3. maçını kazandı ve adeta “Zirve bensiz olmaz, sıkışalım biraz” dedi. Futbol yetenekleri tartışılmayan ama profesyonel anlayışları zayıf, ilerleyen yaşlarıyla vermeden de para kazanmaya odaklanan Feghouli ve Belhanda’nın iyi günlerinde Galatasaray her maçı kazanmaya yakın. Hele arda-Babel gibi bedeni yorgun ama futbol tekniği ve zekası yüksek iki ustanın desteğinde bu işler daha da kolay olur. Bir de Emre Kılınç gibi arı misali çalışan, ince iş yapan, şut atan adamınız varsa keyifler keka.

ATSAM ATAMAM SATSAM SATAMAM

Sivas, Galatasaray’ın istediği oyuna maçın başında teslim oldu. Ayağa pasla rakip alanda kalan, oyunu sabırla rakip alana taşıyan ve Sivas’ın hatasını bekleyen Galatasaray, 19. dakikada Feghouli’nin asistinde Belhanda ile güzel bir gol attı. Belhanda ve Feghouli, Terim için için ‘atsam atamam, satsam satamam’ nitelikte iki adam. 5 dakika sonra Babel’in pasında Emre Kılınç topu auta atarken, 35’te Feghouli’nin şutunu Samassa kurtardı ve Galatasaray’a ikinci gol şans vermedi. Marcao ve Luyindama’nın Galatasaray’ın stoperleri olmadığını sürekli yazıyorum. Her an hataya açık, sakatlanma risklerine gebe, baskıda zorlanan bu ikili arasına taç atışında sızan Kayode Marcao tarafından düşürüldü ve penaltı Fajr direğe nişanlayarak Sivas için maçın kader anlarından birini imza koydu. İkinci yarının hemen başında Belhanda’nın nefis asistiyle Arda 9 yıl sonra Galatasaray’a gol kazandırdı.

OKAN KALEDE DEVLEŞTi

Türkiye ligleri, Avrupa ve Afrika’nın 2. sınıf, tapon futbolcularının pazarı oldu. Sivas’ta bu vasıflara uygun 4 oyuncu var. Galatasaray’ın futbolunu ve futbolcusunu çözmüş, set oyundan nasıl skora gidileceğini iyi bilen hocası ve yaşlı ama yetenekleri yüksek, iyi günlerinde maç alacak oyuncuları var. Ve özgüven, futbolu bilen kadro son bölümde zorlansa da maçtı almayı bildi. Okan, Gradel’in mutlak bir golünü kurtarırken Galatasaray defansı alarm veriyordu. 76’da Caner farkı 1’e indiren golü attı ve sonrasında sahneye kaleci Okan çıktı. okan’ın golde hatası vardı ama Yasin ve Kone’nin vuruşlarında yaptığı kurtarışlarla maçı çeviren isim oldu. Geçen yıl 2 haftada 1 maç alan hakem abdülkadir Bitigen bu yıl unutulmuş olmanın psikolojik bozukluğu ve küskünlüğü içinde dün verdiği ve vermediği kararları ve vücut diliyle çok kötü bir günündeydi. Fatih Terim akıllı bir hesapla Sivas’tan da alması gerekeni aldı ve zirvede kendini bir yer kaptı.

<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJxS0NoV3dsWCIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>

Yazının Devamını Oku

Tatilde idman maçı

3 Kasım 2020
Bedelsizler ile bedellilerin maçında yenilgiyi bedelsizler hak etmişti...

Güneş, deniz, yemekler harika... Ruslar pandemi olmasa Antalya’dan çıkmazdı. Almanlar ve İngilizler de öyle. Tam bir veteranlar diyarı. 30 yaşın üzerinde, çoğu bedelsiz 8 futbolcu ile maça başlayan Antalya’da Podolski, Nuri Şahin, Naldo, Veysel, Jahovic, Origil, Boffin ve Kudryashov emekli gibi, tatildeler. Maça başlarken Fenerbahçe’de 7 futbolcu 30’un üzerinde. Sahada 15 futbolcu toplam. Başta Sosa olmak üzere sahada 11 bitkin, yorgun ve heyecanlarını, duygularını yaptıkları işe katamamış, sezonun en kötü futbolunu oynayan bir Fenerbahçeli futbolcu grubu.

JAHOVIC SEVİNDİRDİ 

İlk yarının son dakikasında Serdar’ın aşil tendonuna basıp kırmızı kart görev Jahovic’in takımını bir eksik bırakmasına Erol Bulut yedek kulübesindeki yıldız bolluğundan daha çok sevinmiş olmalı. 18 transfer... Belki hepsi birer değer. Ama Fenerbahçe ilk yarıda oynadığı gibi oynamamalı. İlk 20 dakikada 5 net gol pozisyonuna giren sarı lacivertli ekibin kalesinin ilk top 38. dakikada geldi. Fenerbahçe, teknik direktörü gitmiş, bu bedelsiz tatilcileri mutlaka yenecekti. 11’e 11’de olmadı ve ikinci yarı beklenen golle başladı. İlk yarıda saç yolduran oyunun ve kaçırılan gollerin sonrasında Erol Bulut 2. yarıya başlarken yedek kulübesinde pahalı yıldızlarına bakmadı bile. Ve maça başlayan 11’e adeta “İlk 45 dakikayı hatırlamak istemiyoruz. Temizleyin futbolunuzu” der gibiydi.

KAÇIRDIKÇA KAÇIRDI

2. yarı Fenerbahçe yine atak üstüne atak yaparak başladı. Valencia’nın ortasına Ozan temiz bir vuruşla golü buldu ve takımdaki stresi aldı derken, Tisserand ve Caner defansın göbeğinde tatildeki Alman golcü Podolski’ye beraberlik golüna attırdı. Fenerbahçe yağmur gibi geldi 10 kişi kalan Antalya’nın üstüne. Samatta, Pelkas, Tisserand kaçırdıkça kaçırırken Gustavo’nun topu da direkte patladı. Bu sezon Fenerbahçe’nin direkten dönen 6. topuydu. Durarak oynarsa 60 dakikalık futbol gücü olan Sosa’nın yerine Perotti sahne alırken Pelkas da yerini Cisse’ye bıraktı. Ünlü Fransız futbolcu Cantona’nın “Ben belli bir takıma karşı değil yenilgiye karşı oynarım” sözlerini hatırladım.

10 ATACAKKEN...

Bir başka tatilci Nuri Şahin’in çıkması ile oyuna giren Freddy dışında yenilmemek için oynayan oyuncu yoktu Antalya’da. 75 dakikaya kadar rakip ceza sahasına orta yapamayan Antalya, tam anlamıyla dağılmış, oyun tek kaleye dönmüş, rakip kaleye 28 şut atmış, akıl almaz golle kaçırmış Fenerbahçe, kapalı kapınını nasıl açılacağına daha çözememiş bir görüntü içindeydi.

Cisse ve Perotti’den sonra ademi, Mert Hakan ve Sinan’ı da oyuna alarak gol arayan Erol Bulut’un takımı tartışılacak bir penaltı kararının sonrasında düşürülen Perotti’nin vuruşuyla maçı kazandı. 10 gol atacağı maçtan 1 penaltı golüyle ayrıldı. Bedelsizler ile bedellilerin maçında yenilgiyi bedelsizler hak etmişti. Fenerbahçe şampiyon olacaksa, Fenerbahçe lig heyecanını içinde duyan ve hep kazanmaya oynayan futbolcularının heyecanı ve motivasyonu olacaktır. Bu resim şu an görünmüyor.

Yazının Devamını Oku

9 İsrailli 3 Türk'e karşı

30 Ekim 2020
Maça başlarken Sivas’ta 3 Türk, Maccabi’de 9 İsrailli vardı. Hep söylerim bizim ligimiz süper değil, yerli hiç değil.

 Avrupa liglerinden arta kalan üçüncü sınıf Afrikalı futbolcular Avrupa’nın bit pazarı Türkiye Ligi’nde iyi para kazanmayı yıllardır sürdürüyor. İddiasız, düşük bütçeli ama yerli ve 9 İsrailli Maccabi, 3 Türk’ün yer aldığı Sivas’ı Cumhuriyet Bayramı günü Sivas’ta yendi ve Türk takımlarına karşı ilk maçını kazandı.

SİVAS BU HALE NASIL GELDİ?

Gruplar belli olduğunda ‘Birinci Villarreal, ikinci Sivas olur’ demiştim. Öyle ya, Avrupa kupalarında Türk takımlarıyla oynadığı 6 maçta galibiyet alamamış olan Maccabi Sivas’ı nasıl alt edecekti? Mert Hakan ve Emre Kılınç gibi iki lokomotif oyuncusunu kaybeden Sivas evinde ligde kazanamamış ve gol atamamış bir takım haline nasıl dönüştü?

<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJVRVZxVG92eiIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>

FAJR VE HAKAN ETKİSİZDİ

Bir telaşla oyuna başlayan Sivas, oyunu kontrolde ve topa sahip olmada maç boyunca başarılı olamadı. Saha parselasyonuyla blok halinde rakip alana yerleşmek yerine üç gol attığı Villarreal maçına benzer bir anlayışla hızlı Kayode, Gradel ve Yatabare ile rakip ceza sahasına inmeyi denedi. Maccabi daha teknik daha disiplinliydi ve orta alanda daha iyi pas yaparak Sivas’ı uzun toplarla doldur boşalt oyuna ve kenar ortalara itti. İlk 45 dakikada biri Maccabi’nin diğeri Sivas’ın kaçırdığı iki gol pozisyonu vardı. Orta sahada Fajr ve Hakan etkisiz temposu az, coşkusu olmayan bir ilk yarı oynadılar ve bu bölge Sivas’ın istediğini veremezdi.

MACCABI TOP GÖSTERMEDİ

İkinci yarı birinci yarının kopyasıydı. Maccabi orta alanda pas yaparak Sivas’a top göstermedi. Sivas’ın bir oyun yönetmeni yoktu. Deplasmanda oynar gibiydiler. İleride hızlı adamlarla, Maccabi defansında hata aradılar sadece. 55’te Gradel’in ortasında Kayode ile golü buldu Sivas. Skor üstünlüğü bile Sivas’ın oyun formatını değiştirmedi. Yine Kayode ve Gradel’le gol arayışları devam etti. Rıza Çalımbay’ın Fajr’a nasıl dayandığını anlamaya çalışırken Maccabi’nin bir pas organizasyonunda Golasa Samassa ile karşı karşıya kaldı. Her hareketi karta gidebilecek Camara Golasa’yı indirince oyundan atıldı, verilen penaltıyla Biton skoru eşitledi. Beş dakika sonra Maccabi’nin halı sahada oynarcasına ince pas trafiği Peretz’i iki hamleyle gole götürdü.

Yazının Devamını Oku