Paylaş
Mersin maçındaki 2 ve dün akşam da yine 2 büyük hatası yakışmıyor Beşiktaş kalecisine. Futbolda kazanmanın yolu savunmadan geçer. Dün akşam iki takım da atılan gollerin yazıldığı, yenilenlerin silindiği bir gösteri maçına çıkmıştı sanki. Böyle futbol olmaz. Bu kadar disiplinsiz, sadece golü düşünen bir oyun yapısını iki hocaya da yakıştıramadım doğrusu. Tamam tribünlere hoş geliyor olabilir. Ama mahalle maçlarında bile bu görüntü yok. Oğuzhan’ın cezasında Samet Hoca, Veli’ye görev verdi. Veli, Oğuzhan gibi fuleli koşan, hızlı, mesafe kat eden bir oyuncu değil. Almeida gibi bir duvarı bulduğunda topu verip alacak bir oyun yapısı da yok. Fernandes’in ince paslarına depar atacak hal de yok. Necip ile Veli özellikle ilk yarı atletik, pas yapan, basan Bursa orta sahasının içerisinde kaybolup gittiler.
Hücum! Hücum! Hücum!
Bursa iyi hazırlanmış, dersine iyi çalışmış, direnci yüksek ve dirayetli bir takımdı. Komutan Batalla önderliğinde defansta uzun süre sonra forma giyen Serdar, Belluschi ve Ferhat takımın etkili isimleriydiler. İkinci yarı başladığında Beşiktaş bütün hatlarıyla basıyor, yardımlaşıyor, geçtiğimiz haftalardaki ekip ruhunu sahaya yansıtıyordu. Fernandes rakip alanda sahayı sağdan sola geziyor, Holosko, kendi kale sahasından top çıkarıp rakip kale sahasından ağları kaldırıyordu. Almeida diklemesine sahayı 100 metre kullanıyor, Beşiktaş’ın oyuncuları kazanmak için her şeyi feda ediyordu.
Herkes gol için gidiyordu. Defans güvenliği sıfırdı. Bu arada Bursa birkaç pozisyon bulunca onlar da Beşiktaş’ın madenine dalmak istediler. Onlar da savunmadan koptu ve maç çok atanın kazanacağı bir tabloya dönüştü. 3-3 değil, 10’a 10 da bitebilirdi. Beşiktaş’ın bu kadar kolay gol yeme hakkı yok. Birinci golde Uğur Boral sahayı bırakmış yan hakemle sohbete gitmişse, 2. golde McGregor gelen topa yuımruğunu yere doğru vurmuş ve o top da İbrahim’e çarpıp gol olmuşsa, 3. golde Batalla Beşiktaş kale sahasında, sabah ayazında Kısıklı otobüsü bekleyen vatandaş gibi tek başına kalmışsa, Beşiktaş’ın feda zamanında ekip ruhuna da Aybaba’nın yarattığı büyük heyecana da yazık olur.
Paylaş