OLAY mahalline bakalım... Karşı kapalı tribünün hemen önünde Ümit Karan topu kaybediyor, isyanlarda. Hakem Yunus Yıldırım’ın yardımcısı Erdinç Sezertam bayrağını kaldırıyor.
Yıldırım yanına koşuyor ve dinleyip cebinden kırmızı kartını çıkartıyor. Kimine göre küfür var, kimine göre su sıçratma. Biz küfürü yakından duyma şansına sahip değiliz. Ancak bir hakemin durup dururken kırmızı kartını çıkaracak hali de yok. Diyelim ki, yanlış bir şey oldu. Ümit sen bu takımın kaptanısın, oyundan atılana kadar hiç durmadın, ona itiraz ettin, buna itiraz ettin. Sana kaptanlık pazubandını takıyorlar, sen takım arkadaşını yöneteceğine kendini yönetemiyorsun, sonra da ’bunu şunu yapmadım’ diyorsun. Yazık.
İtiraz hastalığı
Galatasaray’da bu itiraz ve kart konusu hastalık haline geldi. Hele Sabri... Oyun oynanıyor, yan hakem bayrak kaldırmadı diye alkışlıyor, bereket Yunus Yıldırım’ın arkası dönük, göremiyor. Görse o da gidecek. Galatasaray Futbol Şubesi’nde bulunan herkesi uyarıyorum, bu böyle gitmez. Kaptanlık için kavgalar oluyor, ama hiçbir kaptan da gerçek kaptanlığı yapamıyor. Verin bir kişiye kaptanlığı alsın götürsün takımı. Galatasaray’da bir şımarıklıktır gidiyor.
Sahaya bakıyorsun... Öyle bir zemin ki, çimen buz tutmuş. Herkes kayıyor, düşüyor. Her iki takım futbolcusunun da topu ayarlaması imkansız. Hele topa sahip olmazsan vay haline. Futbolcular birbirine pas atmak istiyor, ama nafile. Koşu yoluna atsa bir dert, ayağına atsa başka bir dert. Çünkü top olmadık yerde takılıyor. Buzlu zeminde krampon vidaları gevşiyor, futbolcular saha kenarında malzemeciye sıktırıyor. Böyle sahalarda futbol oynamak zor ve sakıncalı. Hele atılan bir topa ilk hamlede müdahale edemiyorsan bir daha o topla buluşman imkansız.
Bravo Uygun
Aslında Galatasaray birinci bölümde oyunu Sivasspor yarı alanına yerleştirmişti. Bu buzlu zeminde nasıl oynaması gerektiğini de iyi kestirip uygulamıştı. Ama ilk yarının son dakikasında kaptan Ümit Karan’ın atılması, zaten sakat ve cezalısı çok olan Galatasaray’ı teslimiye götürdü. Sahaya baktığınızda Galatasaray’da koşan, mücadele eden bir tek Barış vardı. Sabri hakemlerle oynayacağına, kendi kanadından gelen gollere engel olmaya çalışmalıydı.
Skibbe’nin dün yapacak bir şeyi yoktu. Oyuncu değişikliğine de girse, elinde Alpaslan, Semih, Yaser, Aydın gibi isimler vardı. Onların da bu maçta yapabilecekleri sınırlıydı. Bülent Uygun’u kutlamak lazım. Yükselmek için, daha ileri gitmek için her şeyini harcıyor, Sivasspor’u basamak basamak yukarı taşıyor. Bir Anadolu takımına unvan kazandırdı, bravo. G.Saray’a son bir söz... Böyle laubalilikle giderse yolda kalır. Dünkü yenilginin de tek suçlusu Ümit’ti.