Renkliler, renksizler

Bazı şehirlerde, hüzün, dram ve sevinçli  sahneler vardı.

Takımlarda her hafta değişik bir oyun sergilendi. Önceki hafta iyi oynayan oyuncu sahada yok, oynamayan oyuncu sahnede. Bazı oyuncular da var ki aynı randımanla oynuyor.

İşte geçtiğimiz haftada bazı oyuncular futbola renk katarken, bazı oyuncular da renksiz olup çıktılar.

Şöyle bir bakıldığında hakemler dahil, renk katanlar ve renksiz olan kişileri bir araya topladık, bakalım kimler ne olmuş?

RENKLİLER:

Melo: Galatasaray'ın hırçın, azimli, hataları kabul etmeyen, kazanma duygusu yaşayan Melo, hırsının mükafatını alan oyuncu oldu.

Emre Çolak: Genç futbolcu gün geçmiyor ki, ligin havasına girip yavaş yavaş "ben yükseliyorum" desin. Kazandığı topları tam isebetlerle kullanan, top gelmeden düşünce zenginliğine sahip olan, topsuz alanları kullanma duygusu Emre'yi yukarlara kadar çıkartıyor.

Culio: Orduspor'un  film yönetmeni gibi  arkadaşlarını hem beyni hem de ayakları ile çekim yapıp kullandığı tüm topları "alın size rahat  bir top" diyerek hizmet verdi. Orduspor 3 gol atarken imzaların altındaki ad ise Culio idi.

 Hasan Kabze: Orduspor'a gol atma, maç kazanma hırsını yükselten oyuncu. Takıma geleli az bir zaman olmasına rağmen hemen işlerini yaptı bunun dışında da yalnız rakip alanlarda kalma yerine, defansa da gelip yardım etmesi ayrı bir görevdi.

Tolga: Trabzonspor kaleci açısından en rahat olan takım. Tolga Trabzonspor'un adeta güvencesi. Defansın kötü olduğu günlerde kalesini dev gibi koruyor. Türkiye'de kaleci yetişmez imajını silen bir yapıya sahip.

Cernat: Karabükspor'un olmazsa olmazların başında geliyor, takımı saha içinde ikinci bir teknik adam gibi yönetiyor. Kaptan olduğu zaman oyun okuyup arkadaşlarına ne yapacaklarını söyleyen kişi.

Birol: Karabük'ün enerji küpü. Oyunun başında ne tempoda oynuyorsa , oyunun sonlarında  da aynı tempoda  da kalmasını biliyor. Kaleye, gitmesini, gol atmasını da seviyor. Fenerbahçe maçında defansın arkasına atılan topu sezip, depara kalkması ve golü atması  güzeldi.

Emrah: Antalyaspor teknik direktörü Mehmet Özdilek, Emrah'ı oyunun bitmesine 11 dakika kalmasına yakın sahaya sürdüğünde, kim bilir "keşke daha erken oyuna sürseydim" diye kendi kendini yemiştir. Emrah gelecekte ismi daha fazla duyulacak bir oyuncu . Antalyaspor'a  bu kısa zaman içinde futboluna daha fazlasını katan, attığı serbest atışı, köşeye noktalaması, kendisinin çok çalıştığının bir göstergesiydi.

Erman Kılıç: Sivaspor'un yükselişinin başında gelen bir oyuncu. Erman adeta sahanın tüm parsellerini dolaşan, topu kazandığında  ne yapacağını,boş iş yapmayacağını bilen bir kişi. Hele kendine güvendiği zaman  sahanın neresinde olursa olsun topu  hedefe nişan alan bir oyuncu.

RENKSİZLER:

Orhan: Gençlerbirliği'nden çıkıp başka takımlara giden oyuncular  oralarda  kendisini gösterir yükselişe geçerdi. Ama Orhan Fenerbahçe'nin oyuncusu olmadığı kesin. Ağır, rakibi markaja alma yanlışlıkları, hücuma katıldığı zaman top kulanma eksikliği  ve biraz da ağır olması  kendisini geriye atıyor, zaman onun için geri sayım yapıyor.

Baroni: Son haftalarda gösterdiği performansla yaşlı bir futbolcu tipi gösteriyor. Orta yuvarlakta kazandığı  topu ne zaman nereye servis yapacağım diye vakit kaybeden oyuncu. Top kazanmadan düşünmeyen bir yapısı var. Şanslı gününde uzaktan attığı top hedefe gidiyo. Zamanlamada altı pastan cılız vuruşlar yapıyor, Karabükspor maçında olduğu gibi.

Mehmet Topuz: Kayserispor'da oynadığı futboldan eser yok. Orta alanda  arkadaşına atacağı "bravo ne güzel bir pas" dedirtecek bir performans sergilemedi.

Stoch: Karabük karşısında  sağlam bir adam buldu. Uğur Uçar, kendisine yol vermeyince sinirlendi. O sinir halinde de sahalarda görmediğimiz bir pas kullandı, Karabüksporlu Cernat bile buna şaşırdı ve haftanın en çok söz edilen olayı oldu.

Kuddusi Müftüoğlu: Son maçlarını izlerken  kendisini o kadar rahat  hissediyor ki, koşmaya, yakın takibe almak için bir gayret göstermiyor. Düdüklerini bile ne zaman çalacağını kestiremiyor. Bunları da yapmayınca Manisaspor, Bursaspor maçında hatalar zincirini birbirlerine ekledi.

Hüseyin Göçek: Bu aralarda kart çıkartmayı sevmeye başladı. Çıkardığı kartlarda  sinirli olduğu gözden kaçmadı. Hele Samsunspor'un yeni gol makinesi Gekas'a  ikinci çıkardığı kartta ne vardı kimse anlayamadı ve çözemedi. Yaptığı tek şey iki parmaklarını açıp oyuncuya göstermek oldu.