Paylaş
Eboue, Semih ve Chedjou da sanki zincire vurulmuş gibi birbirlerinden kopmadan aynı hizada ve anda hareket edince, Kopenhag’ın golü kaçınılmaz oldu. Aslında bu manzara, yeni değil. Geçmişten gelen bir hastalık...
Aslında Galatasaray maça rakip kalede gol arayarak başladı. Drogba, Burak’a ‘Buyrun vurun’ diye ikram ediyor. Ama Burak, ‘Bekleme yapacağım’ diyerek duraklama devrine giriyor. O esnada, kritik bir an yaşandı. Bir oyuncu ceza sahasında elini açıp topa hamle yapıyorsa, bunun adı penaltıdır.
SNEİJDER’I ARADILAR
BİRİNCİ bölümde Selçuk’taki düşüşe anlam veremedim. Aydın’ın, kendini Türkiye’de sanıp ceza sahasına doğru balıklama atlaması bir hayli eğreti durdu. Galatasaray’ın arızalı diğer yanı ise sol kanattı. Riera tarzında, uluslararası maç tecrübesi yüksek olan bir futbolcunun kanadı yol geçen hanı gibi... Sneijder, sahada mumla arandı. Kimse, rakip alana girip şut atma, yaratıcı bir pas verme düşüncesinde değildi. Oyunun genelinde Galatasaray’ın üzerinde fazla yük vardı. Onu üzerlerinden atamadılar.
Maçın bitimine doğru harekete geçtiler. Ama çok geç kaldılar. Telaşa kapıldılar. İleride etkili olmaya çabalayan Bruma’nın, çok zamana ihtiyacı var. Kötü futbolcu değil ama bazı hataları göz göre göre yapıyor.
MAÇIN İYİSİ
Kopenhag’ın hocası dersine çalışmış.
MAÇIN KÖTÜSÜ
Galatasaray defansı tel tel döküldü.
HAKEM: Galatasaray’ın net bir penaltısını vermedi.
Paylaş