Paylaş
Eylemde kullanılan 1 tonluk fabrikasyon bombalar ortalığı inletiyor ve sonuç ortada... Diğer yandad futbol cinayeti işleniyor. 50 yıldan uzun bir zamandır Galatasaray-Fenerbahçe maçlarını izliyorum. O zamanlar bugünlerde yenilenmesi gündemde olan İnönü stadı'nın kapalı ribünün sağ kulvarında, Beşiktaş'lılar, orta bölümde Fenerbahçe, hemen yanında Galatasaraylılar...
Takımların merdiven kısmında en fazla 20, 30 kişilik emniyet mensubu olurdu. Maç başlar herkes kendi takımını alkışlar ve tezürahat yapardı. Ara sıra kulüp liderleri birbirlerine mevsimine göre meyva atar, karşılığını da beklerdi... Yıllar yıları kovaladı ve son otuz yıldır bir fırtınadır kopuyor tribünlerde... Kulüp yetkilileri böyle maçlar öncesinde 'saçma sapan'sözler söylenmesi ortalığı karıştırmıyor da nereyi karıştırıyor... Sanki dünya bir gün olsun durur gibi...
Hele takım kaptanları, maç öncesi, maç sonrasında takımlarının kol kola alıp seyircilerini selamlarlardı...Bir takımın kaptanı olmak o kadar da kolay bir iş değildi. Kaptan yalnız koluna bandı takıp sahaya çıkmak değildir. Saha içinde arkdaşlarını sevk ve idare etmektir. Bununla da kalmaz bir kaptan her zaman kenar yönetimi ile devamlı temas halinde olmaktır. Saha dışında ise takım arkadaşlarının sıkıntılarını bilmektir. Günümüzde takım kaptanlarının birçoğu kendilerini yönetmekten bile acizler...
Futbolda 80'li yıllar uzun bir zaman dilimi değil. Galatasaraylı, Fenerbahçeli, Beşiktaşlı oyuncular her hafta Şişli'de bir kahvehanede buluşurdu. O hafta kimler kim ile yarışmışlarsa , Fenerbahçe'den kaleci Yaşar ve Nurettin, Abdülkerim, Erdoğan Arıca, Arif Kocabıyık Galatasaray'dan Ayhan Akbin,Şevkiler, Aydın abiler, K. Metin, B.Metin, Beşiktaş'dan Kaptan Necdet, Recep, Sinan Engin, Metin Tekin gibi oyuncular birbirleri ile sohbet edip oyun oynardı. Daha sonra da tatil günleri olduğu için, müzikli bir yerlere gidip topluca eğlenirlerdi. Maçları konuşurlar,"Ulan bana nasıl bacak arası attın aynısını yapacaktım ama pozisyon bulamadım" şeklinde diyaloglar yaşanırdı.
Şimdi futbol baştan aşağa kokmaya başladı. Böyle bir Federesyon olabilir mi? Dünyanın neresinde olursa olsun seçimler çok önemli olaylardır... Bizim ülkemizde seçimler renk olsun diye 6 ayda bir yapılıyor. İstikrar söz konusu bile değil. Ne bekleniyor anlamıyorum...
Kulüp başkanları bir maçta mağlup olunca, suçlulular hazır; ya Hakem, ya da Federesyon...Bu bitmeyen bir bozuk plak gibi habire dönüp duruyor... Bu plak bir gün kırılacak, sesi bile çıkmamasından korkuyorum..
Paylaş