TAKIMLAR her hafta bir haftayı geride bırakıp öndeki yarışmaya hazırlanıyor. Sahaya çıktıklarında oynamak istedikleri oyun felsefesi çeşitli kalıplara dönüşür. Burada esas olan kazanma duygusudur.
Bunu önce antrenör ve asistanlar aşılar sonra da iş futbolcuya kalır. G.Saray’ın oyun felsefesi Erciyes karşısında kazanma üzerineydi. Bunu 2-2’den sonra açıkça gösterdi. Muradına zor da olsa erdi...
Futbolun "cilvesi" hatadır. Erciyes’in pozisyonları değerlendirememesi Bouazizi’nin yanlış top değerlendirmesi, o zamana kadar pek bir varlık gösteremeyen G.Saray’ı hayata döndürdü. O zamana kadar Cimbom yardımlaşma yerine, uzun toplarla sonuca gitmek istiyordu. Ancak bunda da başarılı değildi. Cimbom, oyunun birinci bölümü bitmeden bu kargaşadan 2 gol buldu. Arkasından da 1 gol kendi kalesinde gördü.
Sen şimdi topu iyi kullanamıyorsan, topu kazanmadan önce düşünemiyorsan, önde başladığın oyunu tehlikelere sokarsın. Oyun felsefen dağılır, acabalar içine girersin. O zaman da antrenör ve asistanlar değişime gider. Bu oyun fesefesinde yetenekli, tecrübeli oyunculara ihtiyacın vardır. Hele rakip kapanmış, sen de kenarlardan doldur-boşalt yaparsan, bu çilingir Hakan Şükür olur. İşte Kral son bölümde oyuna girip 2 golün hazırlayıcısı ve galibiyetin önemli ismi oldu.
G.Saray’ın sol şeridi akan en iyi yerdi. Orhan ve Ayhan maç boyunca bir makina gibi çalıştı. Hücumda Ümit’in savaşı vardı. Necati golden başka sahnede yoktu. G.Saray şampiyonluk yolunda ekip olarak kazanma duygusu içinde. Bunu, attıkları her golden sonra, kulübe dahil olmak üzere kenetlenmeleri gösteriyor.
Mösyö Gerets, oyuna müdahaleyi gecikmeli yaptı. Hasan Kabze ve Hakan’ı oyuna soktu. Hedefe odaklandı. Bunda da doğru tercih yaptığını gösterdi. Ama G.Saray’ın oynadığı bu futbol tatmin edici olmadı. Hakemler bu maç için zayıftı. Yardımcılar bayrak kaldırma konusunda standardı tutturamadığı gibi, orta hakem Zafer Önder İpek, Devran’ın çizgiden topu elle kesmesine penaltı yerine devam kararı vermesi ise inanılmaz bir hataydı.