Paylaş
Bu temel de ancak oyuncunun genç ve heyecanlı olduğu dönemde inşa edilir. Önceki gün öyle iki maç izledim ki, bitmesini istemedim. 20 Yaş Altı Dünya Kupası’daki karşılaşmalar bana, “İşte hayal gücünü sahaya yansıtmak budur” dedirtti.
Önce Irak-G.Kore karşılaşması... ‘Irak’ deyip geçmemek lazım. O ülkedeki karışıklıkları hepimiz biliyoruz. Bu gençlerin büyük kısmının anne ve babaları ile akrabaları, yaşamını yitirmesine rağmen genç yaşta geleceği düşünen bir spor ve futbol topluluğu geriye miras bırakılmış.
DÜŞÜNCE ZENGİNLİĞİ...
İŞTE futbolun güzelliği de buradan kaynaklanıyor. Sahada hangi ülkeden olursanız olun, o yeşil zemin her şeyi unutturuyor. Kardeşliği ortaya koyuyor. Irak-G.Kore karşılaşması dışında, Şili-Gana mücadelesi de, ‘Bitmesin’ dediğim maçlardandı... Her iki ekibini oyuncuları da beyinlerindeki futbol sanatının ögelerini ortaya koymak için adeta yarıştı. Hepsi, ayrı bir düşünce zenginliği içindeydi.
BİZ NEDEN YAPAMADIK
TOPLA ne zaman oynayacaklarını, sahada nasıl yer tutacaklarını, ne şekilde uyum sağlayacaklarını biliyorlar. Çoğu futbolsever tahminimce bu maçları izlememiştir. Ama ne kadar çok şey kaçırdıklarının farkında değiller. İzledilerse de, eminim futbol adına güzel şeyler kapmışlardır.
Doğuştan yetenek sahibi olan gençlerin zevk veren kapışmasının kıymetini, zaman geçmeden anlamak gerek. Ben anladım ve kendi kendime, “Biz neden böyle oynadığı futbol izleyenleri mest eden gençler yetiştiremiyoruz. Niçin böyle bir ekip kuramıyoruz” dedim...
Paylaş