Paylaş
Başkan Ünal Aysal ile Adnan Öztürk'ün kafaları birbirine uyuyor, ama Ali Dürst eski düşüncelerine sahip olduğu için bir türlü ortak bir tavır alınamıyor.
Yönetime gelmek için iki seçenek var; 1-Hizmet, 2-Seçilmek için.
Adnan Öztürk, bir kurum çalışanı. Bir yönetici olarak eksikleri bildiği için sürekli dile getirdiği tek şey de futbolun profesyonel kişilere emanet edilmesi; Bizlerin gözetiminde, maaşlı, bu işi bilen, Avrupa kulüpleriyle ilişkileri iyi bir Ceo alalım.
Bu kişi de hazır.
"Tomas Turth, dünya futbolunda herkesle iç içe olan birisi. Yapmak istediklerini, yapamadıklarını gözlemledikten sonra bu yapıyı kuralım, nasıl işlediğini görelim" dendiği zaman Ali Dürüst, "Ben ve Fatih Terim, bu işi götürürüz" diyorsa, bunun adına 'kavga' denmez. Dünya görüşlerinin farklı olduğu ortaya çıkar.
Transferlerin Terim'in isteğiyle yapılmadığı ortada. Riera alındı, Terim günlerce kulübe bağlamak için uğraştı. Yiğit Gökoğlan geldi. Ancak Yiğit, henüz Galatasaray'a hizmet etmiş değil, şimdilik kenarda. Niye oynamıyor?
Kazım, Olimpiyakos'a seve seve mi gitti? Kazım, kendi futbolunu beğenen, fazla karışılınca isyan eden bir yapıya sahip. Yani Fatih Terim, bu oyuncunun üstüne fazla düşünce Kazım da "Yeter artık, ben sıkıntıya gelemem. Alıp başımı gideceğim" dedi.
Bir başka sorun da Ünal Aysal'ın yıllarca birlikte olduğu, güvendiği Bülent Tulun'da yaşanıyor. Dönemin teknik direktörü Eric Gerets ile Hollanda kampında olduğum zaman, Ünal Aysal'ın takımın bazı sorunları olduğunuda Bülent Tulun ile sürekli telefon görüşmesi yaptığına şahit oldum.
Birbirlerinin huyunu, suyunu tam amlamoyla biliyorlar. Ünal Aysal, boşu boşuna Bülent Tulun'a laf söyletir mi?
Fatih Terim, Galatasaray'a gelir gelmez nasıl Florya'ya kendine yakın kişileri yerleştiriyorsa, Başkan Ünal Aysal'ın da Bülent Tulun'u yanında tutması normal.
Paylaş