Paylaş
Gençlerbirliği ve Fenerbahçe'de oynarken bile sessiz, sedasız yalnız sadece futbol oynamayı düşünürdü. Teknik direktörlüğünde de yalnız işini düşünen birisi...
Orduspor'a giderken, önce Uğur Tütüneker'in ayrılmasını bekledi. Aynı sahneyi bu yıl Kasımpaşa'da yaşadı ve ekibini Süper Lig'e taşıdı. Kendisiyle görüştüğümde birçok şeyi abartmadan anlattı:
"Teknik direktörlük ile ilgili rahmetli Gündüz Tekin Onay'dan çok şeyler öğrendim. Kendisinin her zaman söylediği söz vardı; 'Kalpleri ve beyinleri harekete geçiren teknik direktör takımı tümünü ile ele geçirmiş demektir. Bu felsefe doğrultusunda hareket eden birisiyim. Benim kaderim, yarım devrede kalan takımların başına geçmem. Orduspor'u sezon başından aldım iyi giderken kazalar oldu. Benden sonra gelen dünyaca ünlü antrenör Hector Cuper oynadığı iki finali de kaybetti. Ben ise iki finalde de sevinen kişi oldum. Ancak Cuper'in çalıştırdığı takımlar dünya sıralamaları içinde yer alan kulüpler. Hector Cuper benden sonra Orduspor'u aldı çok şeylerde verdi. Kendisine yetişmek için daha çok uzun yolum var."
"Ülkemizde antrenörleri neticelere bakılarak yargılamak doğru değil. Önemli olan neler yaptığı. felsefelerini oyuncularla olan ilişkilerini, kendini kontrol edip edemediğini, negatif, pozitif yaklaşımlarına göre değerlendirmektir. Bence de doğru felsefe kayda değer herşeyin araştırılmasıdır. Burada en önemli unsur ise insan yönetimi ve liderlik. Artık futbol bilinmeyen bir spor değil, burada en önemli olan tüm kafaların aynı hizada olmasıdır. Bunu bir takımda yakalayan teknik adam birçok şeyi halletmiş olur"
Paylaş