Paylaş
Çünkü Galatasaray skora erken gitti. İtalyan hoca, ‘Takımın hangi bölgesini tedavi etmeliyim’ düşüncesindeydi. Önce takımın makine dairesinde, dişlileri kontrol etmeliydi. Öyle de yaptı. Dişlilerde ufak değişiklikler yaptı. Önce Yekta’yı defansın önüne yerleştirdi. Selçuk, yine takımın beyniydi. Sahanın her yerinde iyi çalışıp, rakibe top bırakmadı.
Melo, takımın enerji ve temposunu korudu. Elazığ’a geçit vermedi. Peki defans ne alemdeydi? Önceki maçlardan daha derli topluydu. Seken topları bırakmadılar. Muslera’ya neredeyse hiç iş düşmedi. Gökhan hamleleri ile önünde oynayan Riera’yı çok iyi rahatlattı.
Skoru korudular
Attığı güzel frikik golünde Burak’ın içine mi doğdu bilinmez, direkt topun başına geçti. Vuruşu da mükemmeldi. Ama kimse Burak’ı ofsayta düşmemesi konusunda uyarmıyor mu? Aynı zamanda yerlere yatmaya da, yine devam ediyor. Galatasaray’ın hırslı, kazanma duygusu taşıdığı, özverili futbol oynadığı bir maç sonucunda galibiyet geldi. Oyuncular, hem takım olgusunu oturtmuş, hem de tatlı bir rekabete girişmiş durumda...
İlk yarı golleri bulan Cimbom, 2. yarıda aynı oyunla skoru korudu. Birkaç pozisyonda golü bulsa fark daha da artardı. Şimdi G.Saray’ın önünde Juventus maçı var. Bu fizik gücü devam ederse, Elazığ maçında ‘arızasız’ bir görüntü çizen sarı kırmızılılar Juve, mücadelesinden de hasarsız çıkar.
Dün gece, Mancini’nin etkileri;
1-Mancini, Galatasaray’a uzun bir aradan sonra heyecan getirmiş.
2-Özellikle hücumda doğru kararları verip sonuca gittiler.
3-Oyunu iyi açıp, rakibin boşluklarından faydalanmayı bildiler.
4-Yaratıcı bir performans sergileyerek Arena’da galip geldiler.
MAÇIN İYİSİ
Tek bir kişinin adını veremem; Selçuk, Riera ve Melo.
MAÇIN KÖTÜSÜ
Attığı nefis gole rağmen Burak Yılmaz...
HAKEM: Oyunu çok kesmeden yönetti.
Paylaş