Galatasaray gibi bir takımda da görüldü ki, her oyuncu dikiş tutturamıyor.
Baros futbol oynamayı, ve takım arkadaşlarını unutmuş. Baros'un Necati ile birlikte hücumda oynarken böyle bir görüntü ortaya çıktı. Topu kazanan oyuncu duvar pası mı, yoksa koşu yoluna mı top atacak? gibi zıt bir oyun sergilediler.
Sabri de takımdan uzak kaldığı için kendisini adeta bırakmış.
Riera da duran topları bile doğru dürüst kullanamıyorsa, tehlikeli bölgeleri sık sık ziyaret etmiyorsa, o da yok demektir.
Ankaragücü ligden kesin düştükten sonra şimdi de Samsunspor ateşe düştü. Manisaspor da düşmek üzere...
Bu hafta öyle güzel goller atıldı ki... Bazı takımlar eline fikstürü alıp kendilerini tartacaklar, bazıları boş bardağı doldurmak için son hamlelerini yapacak. Bakalım kimler neler yapmış görelim. RENKLİLER: Sow, Alex: Bu ikili attıkları gollerle izleyenleri ayağa kaldırırken, '0hhh be neydi o füze' dedirtiler, adeta sahalara renk kattılar . Sonrası mı, takım halinde hüsran... Fenerbahçe'nin oynadığı kötü futbol bu gollere gölge düşürdü. "Fernandes, Quaresma: Beşiktaş sahaya çıkarken, takımın hem senaristi, hem yönetmeni, hem aktörü Fernandes'den başkası değil. Ayakları, beyni futbol için yaratılmış. İstediği rakibi istediği gibi geçen, geçtikten sonra atacağı topu bilerek kullanan, kendisine güvendiği zamanda kaleye gönderdiği füzelerin birini daha gördük.
Quaresma'nın tek isteği 'verin topu ben onunla oynayayım yeter' felsefesi her zaman var, attığı golde ben seni isteğim yere gönderirim vuruşu idi. Javito( Orduspor): Takımın adeta dişlisi, hiç durmadan her tarafı adımlamayı seven oyuncu. Attığı golde bunun eseri .Hem arkasındaki oyuncuya yardım ediyor, hem rakibi devamlı bozuyor. Arı gibi dersek yeridir. Sapara (Gaziantepspor): Takımın yöneten kişi idi. Atılan gollerin hepsinde rolü vardı, hiç bir zaman da oyundan kopmadı. Karabükspor orta alanı kendisiyle baş edemeyince takım olarak oyundan düştüler. Takımın neferi Sapara idi. Hasan Ali (Kayserispor): Takımın düzenli bir şekilde oynayan tek oyuncusu. Öyle pozisyonlar da kendisini gösterdi ki, belki de Samsunspor'un puan almamasını sağlayan kişi oldu. Ters kademelere girerek, takımını adeta ipten aldı.
Nobre (M.İdmanyurdu): Takımını ayakta tutan kişiydi. Büyük takımlarda oynadı, tekrar geri dönmesi için harekete geçildi, ama o 'Mersin' dedi. Hocası da mutlu kendisi de, her zaman gol için yaratılmış bir yapısı var. Mersin halkının sevgilisi oldu çıktı... Elmander( Galatasaray) Aslında Fenerbahçe karşısında kelecisinden başlayan herkes iyi idi. Biri vardı renk katan o da Elmander. Pivot hucum adamı olarak örnek oyuncu. Hem hucumda, hem geri alanda durmadan top kovalayan bir yapısı var. Attığı golde zamanlamasını çok iyi ayarladı.RENKSİZLER.
Volkan Demirel: Kalede herkesi rahatsız edecek bir duruşu var. Topu kazandığı zaman daha önce ne yapacağını bilmediği için yersiz hareketler yapıyr. Bunun dışında biraz da şımarık. takım önde gittiği zaman kendi kendine topla göğsüne alıp top çevirmeler, zaman geçirmek için, soğuk hareketler. Bunun dışında yediği ikinci golde, atılan top hızlı olabilir hiç olmassa yalandan uzan, çünkü yakınından geçen bir cisim oldu, ama sen baka kaldın. Kendisini oyuna verse dahi olur...
Burak Yılmaz: Her maçta gol atacaksın diye bir kaide yok. Öyle zaman gelir ki su gibi akar atar, senin kendi lehine çevirir, öyle zaman da gelir ki atacağın toplar gol olmaz. Bu ne sinir, kendi kendine kavga edersen, işi yokuşa sürersin. Önce kendini toparla, oyun kendini daha fazla ver. Ekiko( Samsunspor): Öyle güzel futbol oynadı ki, rakibi altüst etti. Böyle güzel futbol karşısında öyle de pozisyonlara girdi ki, gol olmaması mümkün değildi. Aslında Samsunspor'a gol ve goller lazımdı, bunları yapamadığı için oyununa gölge düştü; belkide takımı da oyundan düşürdü...
Mehmet Yıldız( Karabükspor): Kendisini Sivas'ta oynadığı zamandan bilirim. Biraz tribün seven kişiliğe sahip. Karabükspor kendi sahasında oynadığı zaman aslan kesilen Yıldız'ı dış sahada göremessin. Ama bu kadarı yeterli olmaz...
Hayat bir yandan su gibi akıp gidiyor...
İnsan olgunluğu değişimleri hep sürüyor...
Fatih Terim'in futbolculuğunu, futbolu bıraktıktan sonrasını, teknik adamlığından bu yana kadar tanırım...
Hele hele, Galatasaray'ı şampiyonluğa Avrupa kupalarına sarıldığında, ben ve meslektaşlarım hep beraberdik...
UEFA Kupasına halat saldığı zamanlarda, içerde dışarda, uçaklarda, kamplarda birlikte yaşadım...
Şöyle bir kafamı geriye çevirdiğimde, Fatih Terim'in geçen yılları ile bugün arasında Terim'in olgunluğunu görüyorum...
Yıllar önce Fatih Terim'in kişiliği zordu...
Galatasaray cephesinde bir gizlilik hakim...
Böyle maçlarda bir teknik direktörün gizli silahları vardır...
İki gün kala son provalar yapılır, saha içinde de teknik adam tek tek göstere göstere… Oyuncularına oyun kalıbını ezberletmek ister...
Fatih Terim de dün Florya'da adeta giriş çıkışları yasakladı. İdman sahasında bir teknik adam ve oyuncular hakimdi.
Taraftarlar, karaborsacılar, sevgi, saygı hak getire...
Maç biletleri ailece bir restorant fiyatının üstünde, artık tavan yaptı. Bırakın takım arkadaşlığını, karşı takım futbolcularla bile düşman gibi. Gelelim yılın ikinci derbisine...
Bugüne kadar, ne Fenerbahçe, Galatasaray maç önceleri gördüm... Galatasaray'ın eski futbolcularından, Rahmetli Kamil Altan'ın Şişli'de bir Cafe'si vardı. Burada Fenerbahçeli, Galatasaraylı az da olsa Beşiktaşlı
futbolcular bir aradaydı.
Maç önceleri bir arada gır gır maç sohbetleri, yahut sevgili muhabbetleri yapılırdı. Kimler vardı kimler. Tam bir bir milli takım karması gibi, Selçuk Yula, Erdoğan Arıca, Arif Kocabıyık, Abdülkerim, B. Metin, Fatih Terim, Mustafa Denizli, Ayhan Akbin, Sinan, Beşiktaş'tan kaptan Necdet, Sinan Engin, Kaleci Yaşar, Ahmet Ceyhan(Çaycı Ahmet), Fenerbahçe Kaptanı Onur Kayador...
Ve daha unutmuş olabiliceğim niceleri. Bu futbol ordusuna Fenerbahçeli olan İbrahim Tatlıses ve Vahdet Vural isimli şöhretlerde eklenmişti. Bir gün Fenerbahçe Galatasaray maçı oynanacak. Fatih Terim, Onur Kayador'a bu maç için fal baktı.
"Onur kardeş, senin yer bir hayli kabarık, aman aman neler görüyorum, direğe doğru Füze gibi bir cisim gidiyor. Vay vay vay, falın çok çok karışık, kardeş artık devamını getirirsem sen düşer bayılırsın" Onur, donmuş kalmıştı. Ağızından "Bu fal yanlış, yoksa düşer bayılırım" dedi ve Fatih Terim, Adana usulü "Baboş benim fallarım boş geçme, ama moralin bozulmasın, hadi bana eyvallah"
Cafe'nin önüne çıktı, Mustafa Denizli ve Fatih Terim, Onur'un o rengini görünce gülmekden adeta yıkıldılar. İbrahim Tatlıses bilardo hastasıydı, böyle büyük maçlar öncesinde ortaya bir iddia atar ve beklerdi. Galatasaray' oyuncularına;
Galatasaray aldı başını gidiyor...
Tek ensesinde olan Fenerbahçe...
Bu hafta da karşı karşıya gelecekler...
Bu maçların öncesi yok, her zaman olduğu gibi bitiminde kim gülecek, kim ağlayacak...
Süper Lig'in yeni kulübü Orduspor’un kadrosu 25 kişi...
Takımdaki 20 futbolcu, 1980'li yıllarda, 4 futbolcu da 1990'lı yıllarda dünyaya gelmiş. Yaşlı olan tek oyuncu ise 1977 doğumlu Fatih Tekke.
Diğer 4 futbolcu Ulvi Yağcı, Erdal Pekdemir ve Batuhan Türkmen, henüz şans bulamadı. Geriye kalan tek oyuncu Abdülkadir Kayalı, takımda zaman zaman yer alıyor.
Önümüzdeki sezon da takımın başında olacağını açıklayan Hecton Cuper, oyuncu listesini incelediğinde, futbolcuların 21 ila 26 yaş aralığında olmasının avantaj sağlamasına rağmen gelecek sezon bazı revizyonların yapılması gerektiğini açıkladı.
Cuper, Bank Asya 1. Lig'den çıktıktan sonra her takımın yapmak zorunda kaldığı hızlı transferi kendilerinin de yapması gerektiğini vurgulayarak, "Kolay değil. Takımı yeniden oluşturmak çok zor. Bu nedenle şimdiden bazı yerlerde yaşaann problemleri düzeltmek zorundayız. Bunun için de çalışmalar yapıyoruz. Kadroyu genç, yetenekli ve geleceği olan futbolcularla takviye etmek istiyoruz. Kolları şimdiden sıvamak gerekir" ifadelerini kullandı.