Uğur Boral(Beşiktaş): Bir çok takımda oynadı ama şimdi kendi için ikinci baharı Beşiktaş'ta buldu. Defansta ufak tefek hataları olsa da, Karabük karşısında attığı golü kendi gücü ile yaptı.
Necip(Beşiktaş): Defans ortasında sigorta gibiydi. Yanında bulunan Olcay ve Veli sistemli ileri gelirken kendisine güç kazanıp hem mücadelede, hem de top kullanmada birinci sınıf olma yolunda.
Deniz(Antalya): Büyükşehir Belediye karşısında Webo'yu adeta sildi, hiç bir manevra kabiliyetini yükseltmeye izin vermedi, alınan puanda merkez savunmada tek isim oldu.
Merthan(Akhisar): Yeni bir takımda yeni bir isim. Orta alanda yaptığı servisler, yaptığı ikili mücadelelerde top kazanma duygusu bir hayli fazla.
Dünkü maçı bu ana felsefe çerçevesinde analiz etmeye çalışalım... N’Diaye ve Musa Çağiran, Selçuk ile Melo’yu sürekli baskı altında tutmaya çalıştı. Ancak genel anlamda, kritik anlarda rakibini hataya zorlayan ve bunlardan yararlanması bilen Galatasaray’dı. Galatasaray orta sahası rakibin pas trafiğini bozmada bazı bölümlerde başarılıyken, zaman zaman bunu yapamayınca Bursaspor etkili oldu. Selçuk, pas servisinde bir numaraydı yine. Ancak rakip alanın boşluklarına yeterince sızamadı. Melo da bunu gecikmeli yapınca, Galatasaray daha baskın olma şansını yitirdi. Becerisini kullanan, oyunu çabuk okuyan, ikinci top kullanma sanatını ortaya koyan bir numaralı isim Emre Çolak oldu…
Dün akşam Elmander’i aradım, taradım ama çıkana kadar bulamadım… Bursaspor, Twente macerasını bir kenara atmıştı, adeta zincirlerini kırmak adına sahada ciddi bir mücadele ortaya koydular. Galatasaray’ın ikinci golü maçın en ilginç anlarından biriydi. Top defalarca gidip geldi ve en son Musa Çağıran kendi ağlarını buldu. İşte rakibi hataya zorlamanın en güzel örneklerinden biri. Dün akşam rakibin yaptığı hatalar ve bunlardan iyi yararlanmak G.Saray açısından maçın sırrıydı.
Rakibi hataya zorlamak ve bundan yararlanmak elbette önemli. Ancak kazanmanın yolu her zaman bu değil. İşte bu nedenle Fatih Terim, eminim ki rakibini bu anlamda bir analizden geçirecektir. Çünkü yarınlarda hep rakibin hatalar yapmasını ve bunlardan yararlanmayı beklemeyecek kadar gerçekçidir.
Bir yandan atılan uzun toplar, diğer yandan kanatları kullanmaları arkasından da verkaçlar başlayınca Bursaspor’da orta alanda oynayan Musa, N’diaye ve Batalla top kapmak için sahada topaç gibi dönmeye başladı. Bu üçlü takımı canlandıracak üçlüydü ancak üçü de dün sahada adeta cansızdı.
Ömer gibi futbola yıllarını vermiş bir futbolcu rakibin atıldığı topa kolunu gösterip çıkarken Rizzoli, pozisyonun resmini çekmesin de ne yapsın? Doğruca beyaz noktayı gösterdi. Golden sonra “Bursaspor toparlanır” dedik ama oyun aynen devam ediyordu.
Hatalar diz boyu
İlk yarıda son bölüm geçilirken, Basser kendine bir kulvar buldu. Twente defans boşluğunu iyi kullandı. Baktı Pinto orada “Al kardeşim, sana güzel bir top vur yeter” dedi. Pinto da aynısını yaptı. Bursa soyunma odasına küskün değil, gülerek gitti. İkinci yarıda yine “Bursaspor ayağa kalkar” dedik ama nerede? Takımın birinci bölgesinde, ikinci bölgesinde hareket olmayınca, üçüncü bölge de suskun kaldı. Zaman zaman hareketlenir gibi oldu ancak hatalar diz boyu. Orta alana Batalla hareket getiremedi. Bunlar dururken Basser de kırmızı kart gördü. Eyvah!
Uzatmalarda ne olur diye düşündük ama Twente ilk uzatma bölümünü tek kale oynadı. İlk uzatmada olduğu gibi, ikinci uzatmada da Bursa’da izlediğimiz takımdan eser yoktu.
Hata üstüne hata yaptı takım.
Böyle futbola tur olmaz. Böyle oynayacaksak evde oturalım daha iyi.
Bazı futbolcular kendilerini yavaş yavaş forma sokarken , kimileri de yerinde saymaya başladı.
Bu hafta renkli ve renksizler kimler bakalım:
RENKLİLER:
Selçuk (Galatasaray): Bugünün futbolcu tiplemesinde kim 1 numara derseniz o Selçuk İnan'dır. Selçuk, bir takımı oyun içinde oyunu yönetip, iyi işler yapan futbolcunun başında geliyor...Bence Galatasaray en kısa zamanda Selçuk İnan'ı kaptan yapıp arkadaşlarını yönetecek kişi olmalı.
Galatasaray oyuna öyle bir tempoyla başladı ki... Bu sanatçılardan Selçuk, Emre, Eboue ve Umut sahadaydı. Dördü de doğuştan yetenekli, yaratıcı, oyun vizyonuna sahip kişilerdi. Umut, Beşiktaş defansının arkasına topsuz koşular yaparak birçok pozisyon buldu. Derinlemesine atılan paslarda çok iyi hareketlendi. Ama Galatasaray’ın sağ kanadında eksikler vardı.
Penaltı ağır karardı
Fatih Terim’in, Hamit’i oyunda tutması yanlıştı. Melo’yu çıkartıp, Amrabat’ı oyuna alması da ayrı bir hataydı. Çıkması gereken isim Hamit’ti.
Beşiktaş’ta sanatçılar yok muydu? Başta Fernandes... Adam, futbol oynamak istiyor. Nerede bir arıza var, Fernandes orada... Nerede neticeye gidecek bir pas var, Fernandes yine orada... Bir kişi daha vardı Beşiktaş’ta... Geldi, gitti. Ama tekrar Beşiktaş’ta forma giymeye başladı. Onun adı da Holosko’ydu. Hem gol attı, hem defansa geldi, hem de Hilbert’e yardımcı oldu. Hiç de durmadı.
Ne derseniz deyin, dün akşamki derbi her yönüyle renk verdi. Burak Yılmaz, her zaman düşen-kalkan bir oyuncu... Bana göre, penaltı kararı ağır bir karardı. Oyuna bakarsak, Galatasaray ilk yarıda Beşiktaş’ı allak bullak etti. İkinci yarıda ise aynı şeyi Beşiktaş yaptı.
Alt yapıda bir fabrika kurdu, oradan gelen oyuncuları yüceltti sonra, baktın olmuyor, bazı oyunculara yol verdi...
Yabancı oyuncularda da hep isabetli oyuncuları yerleştirdi...
Hele bir Batalla'yı monte etti, takımın lideri oldu... Büyük takımlarda bulunması zor olan orta alan oyuncusunu kazandırdı ...
Bursaspor'u bir kenara atmak yanlışın yanlışı olur, Avrupa Ligi play-off ilk maçında küçümsenmeyecek bir yarışma çıkardı...