×
İşte dün hem Akhisarlı hem de Antalyasporlu oyuncular bunu başarmanın mücadelesini verdi. Mehmet Özdilek’in geçen sezon düşmekten son hafta kurtulan takımı, bu defa lider Galatasaray’ı puan olarak yakalamak için sahadaydı.
Maça iki adımlı bakacak olursak, 29 dakikalık ilk yarıda düşük tempo ve silik bir oyun vardı. Antalyaspor takım bilincini daha iyi oturtmuş olmanın verdiği özgüvenle rakibinin üzerine giderken, Akhisar daha çok duran toplardan etkili olmaya çalıştı. İki ekibin karşılıklı direkten dönen şutları, adrenalinin yükseldiği sayılı anları yaşattı izleyenlere...
ANTALYA KENDiNİ HARCADI
NİTEKİM ikinci yarıda da tablo fazla değişmedi. Akhisar Belediyespor fiziksel açıdan olmasa da, maça psikolojik olarak daha iyi hazırlandığını gösterdi. İyi kapandı, yeri geldiğinde de rakip kaleye yüklenmeyi bildi. Kaleci Hakan’ın büyük hatası Akhisar’a sahasında bu sezonki ilk galibiyeti getirdi.
Antalyaspor dün gece, bu mücadeleden önceki 16 karşılaşmada ortaya koyduğu performansın hücum anlamında gerisinde kaldı. Dikine oynayıp, rakip yarı alanda direkt hedefe gidemeyince, zirveye ortak olma şansını tepti. Karşılaşmadan beklemediği bir yenilgiyle ayrıldı.
Müdahale etse futbol özerk. Etmese millet memlekette yaşanan her şeyden iktidarı sorumlu tutuyor. Özerk futboldan bile… Ben bir vatandaş olarak rahatsız oluyorum, o nasıl rahatsız olmasın?
Meireles tükürmediyse, niye tükürdü diye 8 maç ekstra ceza verdin? Bu ne acele?
Tükürdüyse niye cezayı hafiflettin?
Hakem raporda yalan yazdıysa bu ülkede bir daha nasıl maç yönetecek?
MHK’nin, PFDK’nın ciddiyeti bu mu? Bu işler başka ülkelerde böyle mi yürüyor?
Bir daha size kim inanır, kim güvenir?
“Cezayı niye hafiflettin” diye isyan etmiyorum. Adam tükürmediyse niye 11 maç ceza verdin? Buna isyan ediyorum.
KİM CİDDİYE ALIR?
Bu nedenle dünkü maçta esas belirleyici nokta, futbolcuların başlama düdüğünden sonraki performansı oldu. Kilidi açacak ‘Anahtar’ isimlere, iki takımın oyuncuları da hata yapmadığı için skoru değiştirme fırsatı doğmadı. İşte bu nedenden dolayı, Trabzonspor ile Galatasaray sahadan 1’er puanla ayrıldı. O isimlerden bazıları ise, sergiledikleri oyunla dikkat çekmeyi başardı.
Fark yaratan dörtlü
Selçuk: İstediği pozisyonları bulamadı. Derin toplar attı. Ancak bu pasların sonucunu da Burak ve Umut getiremedi.
Melo: Rakibe oyun kuracak alan bırakmadı. Trabzon’un duran toplarını, kendi kale sahasında kesti.
Eboue: Kendi kulvarının kralıydı, Olcan da bu ‘Demir adamı’ geçemedi.
Burak: Trabzon’da tanıdığı arkadaşlarının başında gelen Giray, koşu yollarını bildiği için Burak’ın gidiş trafiği durdu.
Halil evlere şenlik
Zokora: Tek başına takımı toparladı. Orta alan ve defansın yükünü taşıdı. Derinlemesine paslatla hücumdaki arkadaşlarına yardım etti.
Arkadaşlarının ve tribünlerin sevdiği “Sultan Selçuk”
İşte o “Sultan Selçuk” dün gecenin ve maçın yıldızıydı. Attığı golle değil, oyunu okumasıyla, bakış açısıyla ve oyunuyla.
Büyük bir takımda, büyük bir maçı oynamak kolay değildir.
Yapacağınız bir pas, hatalı bir karar tüm ekibi bozar, yoğun baskı altına alır.
Fenerbahçe dünkü karşılaşmada Bekir ile bunun sıkıntısını yaşarken, G.saray Selçuk ile tadını çıkardı.
- ORTA ALAN: Galatasaray’da Selçuk ve Melolu orta saha, Cristian, Topal ve Mereles’den kurulu F.Bahçe orta alanına üstünlük kurdu. Burak ve Umut’un olumsuzluklarını giderdi. Takımı hedefe yönelten bir motor görevi yaptı.
- PLAN: Fatih Terim’in oyun planı tuzak üzerine kurulu değildi. Rakibi kendi alanında baskı altına aldı. Ama bununla da yetinmedi. Rakibin kapasitesini ve neler yapabiliceğini bildiği için oyun kalıbını devamlı değiştirdi.
Bir tarafa gramı koyarsın bir tarafa da sebze-meyve koyarsın biri düşer biri kalkar. En sonunda ayarlanır. Bursaspor ilk yarı kendi sahasında oynar gibiydi. Sonra terazi değişir gibi oldu. Pazarcı Eskişerhirspor öyle bir ağırlık koydu ki... Sol taraftan Dede, Necati’ye al da at diye orta kesti böyle bir top beklemediğinden hedefe atacağına dışarı attı. Bu sefer tüketici olan Bursaspor ağırlığını koymaya başladı. Ve dedi ki; ‘Sen bana fazla geldin ben seni biraz indireyim’ diye ağırlığı koydu maça ve ilk yarıyı önde tamamladı.
İki tarafta mutlu oldu
Tüketici Bursaspor daha ağır basıyordu. Tüketen adam “Olmaz, 150 gram koyalım” dedi. Maça ortak olmaya çalıştı. Ve bu anlattığım maçın hikayesi gibi görünse de Eskişehir’de Alper, Kamara, Necati, Dede Bursaspor’da da Tuncay, Batalla ağırlığını koyunca denge oldu. Dengeyi bozanlar da vardı. Bu güzel alışverişte Yunus Yıldırım yanlış şeylerle uğraştı. Karşılaşmanın sertleşmesine göz yumdu. Sonuçta Tüketici ve alıcı ortak oldular puanları paylaştılar.
Birbirine benzer özellikleri çok fazla olmasa da her iki kaleci de çok konuşuluyor. En önemli kurtarışları onlar yapıyorlar. Hafta sonu da maçın kaderi
Muslera ve Volkan Demirel’in avuçlarının içinde olacak. Peki hangisi daha iyi?
URUGUAYLI Muslera ligimizde geçtiğimiz sezon çok başarılı bir sezon geçirmiş ve 19 maçta rakiplerden gol yememişti. Volkan ise F.Bahçelilerin sevgilisi konumunda. Her iki isim de önümüzdeki hafta sonunda yaptıkları kurtarışlar ve yedikleri gollerle çok konuşulacaklar. Hangisi daha iyi sorusuna belki yanıt bulamayacağız ancak her iki kaleciyi de çok dikkatli takip edeceğiz. Bakalım derbide gülen isim Uruguay Milli Takımı’nın ve G.Saray’ın kalecisi Muslera mı yoksa Türk Milli Takımı’nın ve F.Bahçe’nin kalecisi Volkan mı olacak?
Fernando Muslera’nın özellikleri
Uruguaylı file bekçisinin birebirlerde çok cesur ve etkili çıkışları var.
Rakipten gelen hava toplarını tek elle uzaklaştırmak konusunda etkili.
Fiziksel yapısı nedeniyle çok esnek ve kale sahası içinde çok seri....
Teknik özellikleri çok yüksek. Bu nedenle topu arkadaşlarına kazandırma yüzdesi yüksek.
18 puanı aldı bir yattı bir daha kalkamıyor.
Bursaspor karşısında puan alacak olan takım, "Hayır ben istemiyorum" dercesine hataları birbirlerine vurdu...
Merkez savunmanın ortasında oynayan İspanyol, İnigueze'yi kim aldı, nereden alındı, takip edildi mi, alana veya aldırana sormalı... Rakip hucüm ediyor geri vitese takıyor, top geliyor, ellerini bağlayıp arkasını dönüyor, Fornezzi'yi ters köşeye yatırıyor...
Orduspor'da tek oynayan takımı düşünen, kaleci Fornezzi vardı. Onun da sinirlerini bozup kafaları yerde soyunma odasına girdiler...
Bana bir Ordulu oyuncu futbolcu forma için demiyorum, kazanma duygusundan uzak oyunculara ne söylenir.
Orta alanda Şamil ,Ali Çamdalı ve Nizamettin var mıydı, yok muydu "YOK"...
Defans da aynı "Yok" kelimesi içinde.
Hucümda derseniz, ya bir ya da iki kez Bursa kalesine gidenlere nedersin tabii ki "Yok"
Maçın henüz daha başı... Eboue sağ kanattan indi, Umut’a bırakıverdi topu. Umut da öyle bir vurdu ki...
14 derece sıcaklıktan -9 dereceye Sivas’a gelen Galatasaray’ın içini ısıttı.
1-0 önde başladı maça G.Saray.
Bu gol, Şampiyonlar Ligi moralini ikiye katladı. Ama ne yazık ki, G.Saray’ın (özellikle ilk yarıda) oyununa aynı hızı getirmedi. Ne önde top tutabiliyordu G.Saray ne de orta alanda.
Sivas’ın baş solistti ise Erman’dı.
Önce golü attı, sonra da en kritik anda topu dışarı vurdu. İlk yarı bitmeden ve sıkıntılı anlarda akıl dolu gol geldi Burak’tan. Amrabat’ın hızlı oynama düşüncesine aynı düşünce ile karşılık verdi Burak ve gol geldi.
KANATLAR
DÜN gecenin kahramanlardan biri Amrabat’tı. G.Saray’a uyum sağladıkça futbolu güzelleşiyor.