Napoléon Bonaparte’ın Rus seferi

210 sene önce, Fransızların imparatoru Napoléon Bonaparte’ın orduları Moskova’ya girmişti. Bu milletler koalisyonu Rusya için yeniydi. Aristokratlar, daha Tilsit Antlaşması’nın (1807) mürekkebi kurumadan Çar Alexander ile İmparator Napoléon arasındaki uzlaşmanın bozulmasına şaşıradursunlar; medeniyetlerinin ruhu Fransa’yı topraklarında görmekten şok geçirdiler. Beethoven veya bütün ihtilalci Avrupa, Napoléon karşısında nasıl sükûtuhayale uğradıysa Rusya’nın direnci de o derecede şiddetli olacaktı.

Haberin Devamı

BORODİNO Muharebesi’nde (7 Eylül 1812) Rusya’nın normal savunma stratejisi, Puşkin’in şiirindeki bütün kahramanlık kasidesine rağmen işlememişti. Doğrusu imparator milletler koalisyonu olan ordusuyla Rusya’yı kendi ülkesinde sarstı ama ikinci safhada Kutuzov kıskaç stratejisi devreye girdi. İskitlerden beri var olan ama bilinmeyen taktik; Osmanlı ordularını bile Çehrin sahrasından daha öteye yürümemeye, ihtiyata sevk eden bir stratejiydi. Çehrin’de Osmanlı duraklamış, geri çekilmişti ve ilerlemedi; Ordu-yu Hümâyun düşmanı gördüğünden değil, göremediğinden. İmparator ise ısrarlıydı. Su kuyularını zehirleyen, tahıl ambarlarını yakıp gerileyen Kutuzov ordularını Moskova’ya kadar izledi. Moskova boşalmıştı ve ulusçu çeteler şehri yakıyordu. Bonaparte’ın bu şehri muhafaza etmesi mümkün değildi ve gecikmeli olarak ricata karar verdi.

Haberin Devamı

‘GENERAL KIŞ’ YETİŞTİ

Ricat kolay yapılıyordu. Kutuzov sivil çeteleri askerin desteğiyle çekilen ordunun ikmal noktalarını yok ettiği gibi imdatlarına “General Kış” yetişmişti. 1812’nin bu altı ayı içinde İmparator Napoléon’un ordusundan ve Ruslardan bir milyona yakın asker ve sivilin öldüğünü rapor ediyorlar. Borodino Muharebesi’nin ortaya çıkardığı kahramanların hepsi Rus tarihinin üstünde kaldılar. Mihail Kutuzov ve General Pyotr Bagration bu muharebede öldü.

14 Eylül’de Napoléon’un 100 bin kişilik ordusunun ele geçirdiği Moskova kuşatması, 1.5 ay sonra Rus ordusunun savaş için teslim belgesini getirmemesi, daha doğrusu Çar I. Alexander’ın hiç oralı olmaması, Kutuzov ordularının Rusya’yı tahrip ede ede çekilmesini seyretmesiyle ve Napoléon’un kışa hazırlıksızlığıyla sona erdi. Kutuzov, generallerinin ısrarına adeta boyun eğerek Borodino’da savaşmıştı ama artık söz onundu; tahripkâr ama düzenli bir geri çekilme. Maloyaroslavets’te yani dönüş yolunun başlangıcında Ruslardan ağır bir darbe daha yedi ama asıl perişanlık dönüştür. Bu dönüşün sonunda Rus orduları Paris’e kadar girdiler. İlginç manzaralar ortaya çıktı. Urallar bölgesindeki Hıristiyan Türk kabilesi olan Nogaybetlerin 10 bin kadar savaşçısı, koca bir birlik halinde kalkanları, mızrakları ve oklarıyla yürüyüşteydiler. Paris halkı dehşete kapılmıştı ve ardından düzenli askeri kuvvetler geliyordu (bugünün Rusya’sında Nogaybet halkının tümü bu nüfusun altında).

Napoléon Bonaparte’ın Rus seferi

Fransa’nın, Napoléon’un sadık müttefiki ve zaferlerinden çok şey bekleyen Polonya, bu yenilgiden sonra artık Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar nefes alamadı. Tarihinin en karanlık ve tedhiş altındaki dönemine girmişti. 1830 Ayaklanması ve asıl önemlisi 1848’de Macaristan’la birlikte Avusturya ve Rusya’ya karşı Polonyalı kuvvetler ve generaller savaştılar, yenildiler; sığındıkları yer Osmanlı İmparatorluğu oldu.

Haberin Devamı

ORTADAN KALKMIŞ GİBİYDİ

Moskova yenilgisi Napoléon Fransası’nı ortadan kaldırmış gibiydi. Avusturya; Rusya ve her şeye rağmen Bourbon’ların geri döndüğü ve Talleyrand’ın manevralarıyla Fransa’da Avrupa’yı yeniden düzenleyecek hayırhah bir muhafazakâr kuvvetin içinde yer aldı. Diplomasi tarihinin en ilginç noktası; bir piskoposun (Talleyrand-Périgord) kralın hizmetinden ihtilal hükümetinin hizmetine geçmesi, İmparator Napoléon yanında onun hariciye nazırı olarak orduların zaferlerini perçinlemesi ve Napoléon yenildiğinde de kralın hizmetinde ve muhafazakâr Avrupa’nın yanında, restoratör koalisyonun üyesi olarak Viyana’da sahneye çıkmasıdır. Viyana Koalisyonu kadar her yönüyle renkli; kadın hükümdarların bile erkekler kadar etkili oldukları bir olaya 19. asır tarihinde rastlanmaz. Şu sıralar Kongre’nin kararları ve çalışması kadar, art planda değil sahnedeki skandallar da tarih okuyucusunun ilgisini çekiyor.

Haberin Devamı

‘HARP VE SULH’U OKUMALI

Napoléon’dan Rusya’ya kalan, Fransız düşmanlığı, yükselen Rus milliyetçiliği, Fransız milföyünün Napoléon ismiyle yaşaması (Rus mutfağına ve oradan da hatta İran mutfağına girmesi) ve tabii Rus aristokratlarının artık evlerinde Fransızca yerine Rusça konuşmaya başlamaları, hatta büyük Puşkin’in bile bu çocuk yaşında Rusçayı dadısından ve hizmetlilerden öğrenmesi, sahneye çıkması.

Büyük felaketler büyük akımları çıkarır. Napoléon Rus seferini siyasi ve askeri tarih kitaplarından ne kadar okusanız Tolstoy’un “Harp ve Sulh”u kadar hissedip öğrenemezsiniz. Okunacak kitap budur. “Harp ve Sulh”, Hasan Âli Ediz’den başlayarak son zamandaki Leyla Soykut’un tercümesine kadar Türkçeye mükemmel olarak kazandırıldı.

Yazarın Tüm Yazıları