Avusturya seçimlerinin şifreleri

Merkez sağ parti % 37.1’e yükselmiş, aşağı yukarı 4 puan fark. Sosyalist parti tarihinin en büyük yenilgisini aldı (% 21.5) ve onun hitap edemediği kitleler Yeşiller’e ağırlık verdiler ve oyu % 10 arttı. Bunda Avusturya Cumhurbaşkanı Van der Bellen’in sempatik, mutedil, herkesi hayran bırakan kişiliğinin de tavrı var. Çifte vatandaş Türklerin seçimlere katılma oranı ise % 7. Hiçbir yerde görülmeyen ibretlik bir durum.

Haberin Devamı

Aşağı yukarı 10 yıla yakın bir müddet Avusturya’da seçimler ve hükümetin teşekkülü, Kuzeybatı Avrupa’nın alışılmış seçim ve koalisyon oluşumlarına uymuyor. Almanya ve Avusturya’da yeni partiler çıktı. Merkez sağ ve sola uygun olmayan hatta 1970’ler sonunun ürünü Yeşiller Partisi’ni bile bir tarafa iteleyen atılımlar bunlar. O memleket insanlarının ve siyasal grupların da söylediği gibi Nazizm kalıntısı partiler sistemin içinde. Alışılmıştan uzun geçen koalisyon görüşmeleriyle oluşan son Alman hükümetinden sonra Avusturya’da merkez sağla aşırı popülist ve milliyetçi FPÖ’nün (adı Avusturya Hürriyetçi Partisi) koalisyonu umulmadık bir şekilde bayağılık kokan bir skandalla çatırdadı. Bu oluşumu ustalıkla dağıtmayı bilen merkez sağ parti (Avusturya Halk Partisi) seçimlere gitme kararı aldı. Sonuçlar pazar günü ortada. Merkez sağ parti % 37.1’e yükselmiş, aşağı yukarı 4 puan fark. Ayrıldığı ortağı ise % 10’a yakın bir kayıp veriyor.

Haberin Devamı

SOSYALİST HEZİMET

Sosyalist parti tarihinin en büyük yenilgisini aldı (% 21.5) ve onun hitap edemediği kitleler Yeşiller’e ağırlık verdiler ve oyu % 10 arttı. Bunda Avusturya Cumhurbaşkanı Van der Bellen’in sempatik, mutedil, herkesi hayran bırakan kişiliğinin de tavrı var. Bazen bağımsız bir kişilik sergileyen devlet başkanının partisi bu sayede rey kazanabiliyor. Koalisyonda merkez sağ yine eski ortağıyla bir araya gelebilir (bunu istemeyen seçmenler kadar isteyenler de var) ve bu koalisyon devam ederse Avusturyalılar çevre sorunlarının ve bilhassa gelişmiş endüstriyel bir topluma yakışmayacak görünümdeki çocuk fakirliğinin çözüme kavuşturulması hayal olur diyorlar. Çevre sorunları ve iklim değişimi ise bütün insanlık için bir facia olmaya doğru giderken maalesef büyük endüstri ülkeleri bazı halde de sanayileşmiş orta boy ülkeler (bunların küçüğü olmaz) vurdumduymazca davranabiliyor.

TÜRK KATILIMI %7

Durum Avusturya’daki Türk nüfusu için çok zor olacağa benziyor. Maalesef çifte vatandaşlık işini ortaya koyduk, çok avantajlı gibi görünüyor, oysa Avusturya-Almanya blokunda çifte vatandaşlık hoş görülen, kanunen kabul edilen bir statü değil. Bu anlayışa ve yapılanmaya müdahale edecek beynelmilel bir hukuk sistemi ve anlayış da mevcut değil. Zaten oradaki yurttaşlarımızın bu konuda kendilerinin bile hareket yolunu seçtikleri söylenemez. Türkiye seçimleri için konsolosluklardaki sandıklara gidiyorlar. Hatta havaalanlarında ve Trakya’daki sınırda rey veriyorlar ve bu Avusturya’daki Türkler arasında % 70’e ulaşıyormuş. Doğrusu bunun anayurda duyulan ilgi ve bağlılığın dışında çok yararlı ve yaratıcı mekanizma olduğu kanısında değilim. Sebepleri muhteliftir. Fakat başka bir korkunç rakam var ki o insanı çok düşündürür. Avusturya’daki Türkler bilhassa çifte vatandaşlık statüsü dolayısıyla bu ülkenin yurttaşlığını aldığı halde seçimlere katılma oranı % 7. Şu manzaraya bakınız.

Haberin Devamı

SOĞUKLUK HAVASI VAR

Kendilerini en çok ilgilendirmesi gereken koalisyon, iktidarı elinde tuttu ve tutacağa benziyor. Öbür partilerin buna ne kadar karşı çıkacağını bilemiyoruz. İnsanlarımız yarım asırdır hatta daha fazla bir süre orada yaşıyor, giden genç işçilerin artık torunları yetişkin adamlar oldular. Dördüncü kuşağa geçiyorlar, çalışıyorlar, iftihar edelim; suçluluk oranları çok düşük, çalışıp biriktiriyorlar ve bulundukları memleketin ekonomisine önemli katkıları var. Buna rağmen bence hak etmedikleri bir muamele, hiç değilse soğukluk havası var. Bu durumda bu kitlenin pazar sabahı sandık başına gitmemesi hangi duygu ve sorumlulukla açıklanır. Normalde bir azınlık grubun sistemli bütünleşmesi kendini kabul ettirmesi için göstereceği büyük atılım siyasettir.

Haberin Devamı

İBRETLİK BİR DURUM

Bunun için bırakın sadece rey vermeyi partilere girip çalışmak, hatta mali kampanyalara katılmak gerekir. Ne de olsa yabancı bir ülkedir, otantik dediğimiz yerleşik bir etnik grubun tarihten gelen hakları değil ora anayasasının verdiği haklar söz konusudur. Seçim sandığına bile gitmemek, bu kadar düşük bir katılım göstermek hemen hemen hiçbir yerde görünmeyen ibretlik bir durumdur. Herkesin suçlamaya alıştığı “Türkiye orada hukuk koruyuculuğunu yapamıyor”, “Devletleri ikna edemiyor” suçlamalarını gölgede bırakacak bir durum. 

Avusturya seçimlerinin şifreleri

TOKAT’A TOKAT

ÇARŞAMBA günü Tokat’ta bir konferansa davet edildim. Gidişim pek kolay olmadı, önce Kayseri’ye kadar uçakla gittim, sonra üç saat kadar bir yolu arabayla yaptım. Dönüşte de günde sadece 1 kere kalkan Sivas-İstanbul uçağına 1.5 saat yolculukla yetiştim. Anadolu’da bazı merkezler var ki bunlardan biri Kayseri’dir, önemli bir endüstri merkezi olmasına rağmen birçok şehir kadar uçak seferi yok. Lokal patriotism’in (yerel milliyetçilik) modern işletmecilik kurallarıyla nasıl bağdaştığını hâlâ anlayamam.

Haberin Devamı

REFAH ARTTI AMA

Tokat en son 15 yıl evvel gördüğüm bir şehir. Daha evvel de gitmiştim. Birçok değişiklik var. Refahın arttığı belli ama bu refahın çok isabetli yansıdığını söylemek mümkün değil. Anormal bir bina yüksekliği gözüme çarptı. Oysa nüfusu çok artmayan dengeli bir yer, asıl beteri herkesin bildiği gibi meşhur üzüm bağlarının sökülüp bu binaların dikilmesidir. Bu anlaşılır bir işlem değil. Eğer bina dikmek üzüm bağlarından daha kârlı bir iş olsa Fransa bu işi yapardı. Çok yakında bu kaybın ne olduğunu anlayacaklar. Üzümlerin çeşnisi ve tadı bir yana (içinde çilekli denen bir tür var ki onun bağlarını nasıl kıyıp da söküyorlar anlamadım) Tokat üzümlerinin ve bağların yaprakları dahi ayrı bir çeşnidedir.

Haberin Devamı

Avusturya seçimlerinin şifreleri
Üzüm bağları sökülüyor yerlerine binalar dikiliyor

SARMA SARILMIYOR

Bugün sarma saran pek kalmadı. Eski mutfağımızı bilen Tokat’ın bağ yapraklarının ince ve damarsız olması dolayısıyla ne kadar özgün bir lezzet olduğunu bilir. Ben bazen Yunanistan’da yaşayan İstanbullu arkadaşlarıma bile gönderiyorum. Türk mutfağı orada daha çok hassasiyetle korunuyor. Okkalı ve ebedi bir gelir kaynağı maalesef kiraya ev vermek gibi bir ucuzluk yüzünden ziyan ediliyor.

BÜYÜKERŞEN LAZIM

Şehirde bir üniversite var. Enerjik valimiz Dr. Ozan Balcı yakında büyük bir kütüphanenin tamamlanacağını söyledi. Şehirde tiyatro yok, müzik salonları yok. Her vilayete bir Yılmaz Büyükerşen lazım galiba. Bununla birlikte Tokatlılar dinamik ve çalışmayı seven bir halk. Bölgelerini de seviyorlar ve her şeye rağmen göç vermeyen bir şehir sayılır. Eli yüzü düzgün, temiz pak bir şehir. Gelecekte bu vasıflara yenilerinin eklenmesi umulur.

Yazarın Tüm Yazıları