Paylaş
1860-64 arası Amerikan İç Savaşı’nda Kuzey bölgesini cumhurbaşkanı olarak yönetecek olan fakat Güney’e karşı zafer kazan Abraham Lincoln’e yapılan suikast ABD tarihinde bilinen ilk sarsıntıydı. Köleliğin kaldırılması Kuzey bölgesinin hâkimiyeti, Güney’deki plantasyon sisteminin; on binlerce kölenin çalışmasıyla üretilen pamuk, yani tekstil hammaddesini elinde tutanlarla savaştı ve Güneyliler Kuzey’in zaferini hazmedemedi.
KUZEY - GÜNEY SAVAŞI ZİHİNLERDE BİTMEDİ
Güney – Kuzey Savaşı bitse de zihinlerde bitmiş değildir. 1964’te genç başkan J. F. Kennedy’nin Teksas’ta organize suikastla yok edilmesi dönem içinde sadece Amerika’da değil hâliyle bütün dünyada yansımasını buldu. Kennedy’nin suikastı bir paradokstur, tezattır. Doğu Bloku’na, Komünizme karşı aslında bir üstünlük de kazanmıştı. Dönemin Sovyetler Birliği’ni yöneten diktatörü diyebileceğimiz Nikita Kruşçev daha nefes alınabilir bir rejime adım atmıştı, anti-Stalinizm dönemiydi; değişiklik başlamıştı. Açıkçası Sovyet halkının refah düzeyi de “kvartira, maşina, daça”; yani 40 m2 apartman dairesi, küçük bir araba ile Moskova ve Leningrad civarındaki daçalar denen kulübe evlerle artmıştı. Rusya uzay araştırmalarında da öne geçmişti ve Küba Sovyetlerin yanına geçmişti. Kennedy’nin Küba’ya müdahalesi başarılı değil fakat Sovyetlere karşı üs kavgasını kazandı. Berlin nutkuyla bugünün aksine Avrupa’da ABD başkanları müthiş sempati sahibiydi.
Suikastlar noktasında Cumhuriyetçilere de sıra geldi; Ronald Reagan. Donald Trump’tan evvel en ağır derecede suikast tehlikesi atlatandı. Neden? Kuşkusuz ki Britanya sisteminden gelen kanun ve usul üzerine kurulu bu demokraside her şeye rağmen zorbalığa yer var; zira konfederasyon, sistemi önemli ölçüde ağırlaştırıyor. Dünyada hiçbir yerdeki konfederasyon başka yerdekine benzemiyor. Adliyede, güvenlik sisteminde, maliyede, eğitimde inanılmaz farklılıklar var. Bir eyalette suç sayılan öbüründe idamı getiriyor. Bazı konularda ise inanılmaz esneklik farkı görülüyor.
Şaşılacak bir şey herkes Amerika’dan daha çok dış dünyada Amerikan rüyası görür. Yoksul ve her şeyi vatanında kaybetmiş insanların fırsat bulduğu ve yükseldiği... Efsaneler gerçeklerle karıştırılır, bire bin katılır. ABD’de de insanların sınıf değiştirmesi hiç de o kadar kolay bir iş değildir. Daha çok “occupational mobility” denen iş değiştirme, yer değiştirme, bir grubun içinde nispeten daha iyi yere gelme mümkündür. Dışardan gelen milyarderlerin gürültüsü ve reklamı hayatında durgunlukları ve riskleriyle her zaman tezat teşkil eder. Amerika fırsatlar ülkesidir, teorik olarak çok insan yararlanabilir, engel yoktur. İnsanların nereden geldiğine bakılarak kadrolar verilmez. Ama olmadık yerlerde de bir rengin, uzun bir süre cinsiyetin olumsuz rolü çok olmuştur, hâlâ de oluyor.
VAAT ETTİKLERİNİN ÇOK AZINI YAPABİLDİ
Trump bir reklam ürünüdür. Dört yıllık başkanlık döneminde vaat ettiklerinin çok azını yapabildi. Vaatleri yanlış veya doğru bir yanıyla çok renkli ve sarsıcıydı. Fakat çoğu gerçekleşmesi lüzumsuz ya da gerçekleşmesi mümkün olmayan vaatlerdi. Bugün aynı teatraliyle devam ediyor. Bir gerçek olduğuna şüphe olmayan son suikast kendisine yardımcı olacak. Gelecek dört yıl Amerikan rüyası dışında Amerikan çılgınlıklarına ne kadar hizmet edebilecek belli değil. Her şeye rağmen geleneksel muhafazakârlığı ve umursamazlığı temsil eden Demokrat Parti’nin başkan adayı çıkarmadaki başarısızlığı da Joe Biden ile bir kere daha ortaya çıktı.
Önemli bir problem... Genç insanlar, Amerikan siyasetinde çok yol bulamıyorlar. Halk arasında “Harvard’lı olanın yolu Beyaz Saray” diye bir söz vardır ama bunun nasıl ve ne zaman olacağı çok şüphelidir. Harvard mezunu kısa zamanda kalitesine göre uyumlu bir yaşama, orta vadede de Amerikan hukukçu milyonerliğine ulaşabilir. Ama siyasette aynı yolu aşabilmesi çok mümkün olmaz.
AMERİKA’YI YÖNETEN DAR KADROLARIN MARİFETİ
Bugün kadro dışı kalmış, uyumsuz, daha çok psikolojik sorunları olan gençlerin suikastçılığa soyundukları görülüyor. Bu doğru. Ama yakın zamanda aynı tipin tahsilli, güzel konuşan, orada yok edilmezse mahkemeye çıktığı vakit literatüre geçecek bir savunma yapabilecek biri olabileceğini de düşünen yok. Böyle bir ihtiyar hâkimiyetinin (gerontokratik) Amerika’yı yöneten dar kadroların bir marifeti ve anlayışı olduğu açık. 350 milyonu aşan hareketli bir nüfus dar bir çember içinde; yüzde 25 çok fakir, endüstriyel bir ülkeye yakışmayacak kalabalık sayıda okuma yazma bilmeyenler var. New York gibi bir metropol, o şehrin dışına çıkma kabiliyet ve imkânı olmayan işsiz, suça açık bir kitle ile dolu.
Kadın yönetici Avrupa’da ve hatta Asya’da artık alışılmış bir manzara olmaya başladı. ABD için hâlâ büyük bir problem. Akademik hayatta bile Amerikan kadın meslektaşların yolu da çok zor. Genellikle bu girdabı aşanların da zekâları ve çalışkanlıklarından çok hücumla ve entrikayla karşılaştıkları da bir gerçek. Dedikoducuların attığı bu çamur bir yana biz neşriyat dünyasına, kongrelerdeki başarılı tebliğlere, hastane ve sanayideki ünlü buluşları bakarız. Dedikoducuları çürütecek rakamların yüksek olduğunu söylemek mümkün değil gibi. Anglosaksonların yanında Germen asıllıların da bu konuda daha tutucu bir çevrede kaldığını söylemek mümkün.
ESKİ ÜSKÜDAR DİRİLİYOR
Eski Üsküdar dirildi. Yeni Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş doğrusu başarılı bir deniz ulaşım şefliğinden sonra Üsküdar’ın Belediye Başkanı olmak talihini bize getirdi. Geçen hafta tertiplediği (14 Temmuz, Pazar günü) konserle Nevmekan’ın bahçesi şenlendi. Türk klasik müziğindeki valsler Neveser Kökdeş’inki gibi Şef Oğuzhan Balcı ve Başsolist Cihat Aşkın ve Tevfik Rodos tarafından Avrasya Orkestrası eşliğinden seslendirildi. Bu bizim için önemli bir konser çünkü Üsküdar’da sık görmediğimiz eski Üsküdarlılar oradaydı. Arada Dmitri Şostakoviç valsi bile çalındı. Dinleyici müziğe âdeta dansla eşlik etti.
Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş
Bu eski, klasik Üsküdar’ın dirilmesi demektir ve umuyoruz bu tip konser ve tiyatro faaliyetleriyle Üsküdar yeniden eski kişiliğine kavuşacak. Güzel bir gündü. Ümit verecek bir faaliyetti. Cihat Aşkın’a, Oğuzhan Balcı’ya, Tevfik Rodos’a da güzel refakatleri için teşekkür etmek lazım.
Paylaş