Paylaş
Ünlü bir yazarın sosyal medyada gündem olması gayet normal karşılanabilir. Oysa İhsan Oktay Anar’ı gündemde ilk sıraya taşıyan neden tam tersi. Ünlü ama ünsüz biri gibi yaşaması.
İhsan Oktay Anar gerçekten de ortalarda görünmeyi pek sevmeyen bir yazar. Bırakın her yeni kitabı çıktığında medya planlaması yapmayı, çarşaf çarşaf röportajlar verip o televizyon kanalından diğerine koşmayı, tam tersi telefonlarını kapatıp neredeyse sessizliğe bürünür.
Bir sokak röportajında tüm samimiyetiyle ortaya çıkınca büyük bir sürpriz oldu hayranları için.Sanırım ilk önce yazar Murat Menteş paylaştı Twitter’da.
“Hiç röportaj vermeyen, ekrana çıkmayan, davetlere, törenlere katılmayan üstat, sokakta sorulan soruyu cevaplamış. Yılın gazetecilik başarısı. Harika bir sürpriz” diyerek.
Bir sokak röportajcısının evrim teorisi ile ilgili sorduğu sorulara cevap veriyor. Yayınına ‘Tüylü Mikrofon’ adını veren röportajcının konuştuğu kişinin kim olduğu hakkında bir fikri olmadığı çok belli.
Anar da tanınmamış olmanın rahatlığıyla cevaplıyor soruları.
“Evrim teorisine inanıyor musunuz?” sorusuna şöyle cevap veriyor usta yazar: “Evrim teorisi inanılacak bir şey değil, sadece bilimsel bir veri ve adı üzerinde teori.”
“Gerçekliği nedir sizce?” diye araya giriyor Tüylü Mikrofon.
Anar’ın “Bir kere ben uzman değilim bu konuda. Eğer bir biyoloğa sorarsanız size gayet kabul edilebilir ve gerçekçi bir şey olduğunu söyleyecektir. Ama tabii kutsal kitaplara da inanabilirsiniz. Bu çok daha basittir ve açıklayıcıdır. Size çok daha zaman kazandırır. Ama böylece gerçekten mahrum kalırsınız” demesi üzerine röportajcı hem evrime inanıp hem de Müslüman olanların varlığından söz edince, finalini yapıyor Anar: “Ben inanmayı değil, bilmeyi tercih ederim.”
Bu final cümlesi sosyal medyada büyük sevinç dalgasıyla karşılandı. Konuşan bir İhsan Oktay Anar kadar, verdiği mesaj da etkili oldu bu coşkuda.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde uzun yıllar öğretim üyesi olarak çalıştıktan sonra 2011 yılında emekli olan İhsan Oktay Anar İzmir’de yaşıyor. Başta ‘Puslu Kıtalar Atlası’ olmak üzere romanlarında hayatla, felsefeyle ilgili görüşlerini yarattığı Uzun İhsan Efendi karakteri aracılığı ile dile getiren yazar, sokak röportajında da bir tür o kimliğine bürünmüş gibiydi “Ben inanmayı değil, bilmeyi tercih ederim” derken.
BOZACI ABDULLAH BOZACI MEVLÜT'Ü HATIRLATTI
Kültür sanat dünyasının sosyal medyada yakından takip ettiği bir diğer gündem ise opera sanatçısı bariton Burak Bilgili’nin bozacı Abdullah ile yaptığı düet oldu.
Burak Bilgili’nin, eşi Seda Esen Bilgili ve keman virtüözü Cihat Aşkın’la Beşiktaş’ta karşılaştıkları bozacıya eşlik ettiği video da like üzerine like aldı, retweet’lere doyamadı.
Neden mi?
Yıllardır beklenen bir mucize gerçekleşmişti.
Yüksek sanat dendiğinde ilk akla gelen operanın halkla bağı kuruldu adeta. Dünyanın en ünlü opera binalarında şarkı söyleyen Bilgili ile sokaklarda boza satan Abdullah, soğuk bir kış gecesinde Beşiktaş’taki bir sokakta aynı ses renginde buluştu.
Ve iki baritonun “Boozzaaaa” diyerek yaptılar düetleri bir Meksika dalgası yarattı sosyal medyada.
Hem müzik hem yazı dünyasının gözdesi bozacılar.
Orhan Pamuk’un ‘Kafamda Bir Tuhaflık’ romanının başkahramanı bozacı Mevlüt’ü hatırlattı bu olay.1960’ların sonundan 2000’li yıllara İstanbul’daki toplumsal değişimi Mevlüt’ün gözünden anlatmıştı.
Paylaş