Paylaş
Mudo markasının yaratıcısı Taviloğlu şimdi 903 sanatçının 2 bin 412 eserinden oluşan müthiş koleksiyonunu aynı anda yedi farklı mekânda açtığı sergilerde yarından itibaren sanatseverlerle paylaşmaya hazırlanıyor.
Salı akşamı sergi mekanlarından Artistanbul Feshane’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da katıldığı tanıtım toplantısından sonra sergilenen eserleri gezdirirken o ilk anki heyecanını hiç kaybetmediği belli oluyordu.
Çok sevdiği oyuncaklarını paylaşan bir çocuk gibiydi adeta. Her eser hakkında bilgi veriyor, Komet, Mehmet Güleryüz gibi yakın dönemde kaybettiğiniz dostu olan sanatçıları anarak ilişkilerini ve eserlerini tek tek anlatıyor. Yarım asırlık bir tutkunun, adanmışlığın ve birikimin hikayesi bu. Türkiye’nin en büyük özel koleksiyonlarından biri Taviloğlu Koleksiyonu. Bir müze koleksiyonuyla yarışacak nitelikte. Uzun yıllar müzesinin olacağı konuşulmuştu ama ne yazık ki bu proje gerçekleştirilemedi.
“Bu koleksiyonun eksiksiz bir şekilde sergilenmesi en büyük arzumdu. Bu sergi, tıpkı iskambil kağıtlarından yapılmış bir kule gibi; tek bir kart dahi eksik olsa, ayakta duramaz, yıkılır” diyen Taviloğlu bu tavrıyla da Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor.
‘Bir Koleksiyoner Hikayesi: Yarım Asırlık Serüven’ adıyla şimdi tamamı sergilenen koleksiyonda pentürden fotoğrafa ve videoya, heykelden yerleştirmeye ve dijital işlere, Türk resminin ustalarından günümüzün genç çağdaş sanatçılarına Türkiye’nin modern ve çağdaş sanat tarihine dair önemli bir bellek oluşturuyor.
Mustafa Taviloğlu
İLK ESER NECDET KALAY’IN ‘KÖY EVİ’
Mustafa Taviloğlu koleksiyonunun ilk eseri 1972 yılında satın aldığı Necdet Kalay’ın 29.5x34.5 cm. ebatlarındaki ‘Köy Evi’ adlı yağlıboya tablosu: Hikayesini şöyle anlatıyor:
“O zaman büromda posterler falan vardı, yeni bir yere geçecektim, gerçek bir tablo almak istedim. Bir şey bilmiyordum, kitaplarda gördüğüm resimlere benziyordu. Gözüme ve cebime hoş geldi. Çok dolaşırım ben. O zaman Hilton’da bir fuar vardı. Oradaki bir stantta gördüm ve Yahşi Baraz’dan satın aldım. Sonra Yahşi ile pek çok ressama gittik. İlk gittiklerimden ve tanıştıklarımdan biri Burhan Uygur’du. Onu tanıyınca sanata bakışım değişti benim.”
OSMAN HAMDİ’NİN TÜRBE TABLOSUNUN ARKASINDA NÜ BİR KADIN FİGÜRÜ ÇIKTI
Serginin hazırlık aşamasında hayli ilginç bir keşif de yapıldı. 1980’li yıllarda dünyada oryantalist sanata ilginin arttığını gören Mustafa Taviloğlu bunun da etkisiyle Türk resim sanatının kurucularından Osman Hamdi Bey’in bir eserini satın almak ister ve tüm dünyada piyasayı takip eder.
Bir gün İsviçreli bir arkadaşı arayarak koleksiyonunu değiştirmek isteyen Fransa’daki bir müzenin Cenevre’deki galeri aracılığı ile Osman Hamdi Bey’in ‘Türbe Ziyaretinde İki Genç Kız’ adlı tablosunu satışa çıkaracağını söyler. Hemen İsviçre’ye uçan Taviloğlu satın aldığı tabloyla Türkiye’ye döner ve eseri evine asar. 150 yıllık tablo biraz yorgundur. Evin duvarından hiç inmeyen tablo geçen yıl bakımı için Sabancı Müzesi’nin restorasyon uzmanlarından Filiz Kuvvetli’ye teslim edilir. Eserin arkasında bulunan kapak kaldırıldığında nü bir kadın figürü ortaya çıkar. Osman Hamdi’ye ait olmayan ve iyi durumdaki çizimde belli belirsiz bir imza bulunsa da kime ait olduğu tespit edilemez.
Osman Hamdi’nin tuvalin iki tarafını da kullandığı pek görülmediği için bu resmi yurt dışında olduğu sırada yaptığı düşünülüyor.
YARIM ASIRLIK SERÜVEN
Taviloğlu Koleksiyonu, kronolojik bir özeti ‘Yarım Asırlık Serüven’ başlıklı sergi ile İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde olacak.
1972 yılından günümüze, koleksiyona giriş tarihlerine göre 10’ar yıllık dönemler halinde sunuluyor.
Koleksiyon ayrıca dört tema altında farklı mekânlarda sergileniyor:
Tanıdığımız İnsanlar: İnsan ve yaşamına dair figüratif eserlerin yer aldığı bu tema, 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanıyor. (Artistİstanbul Feshane ve İş Sanat Kibele Sanat Galerisi. Kibele Galerisi’ndeki sergi 5 Ekim’den itibaren görülebilir)
Yaşadığımız Şehirler: Kamusal alan, kent ve mimariyi konu alan eserlerin yer aldığı bu tema, 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanıyor. (Likör Fabrikası)
İzlediğimiz Manzaralar: Doğayı merkezine alan peyzaj ve manzara eserlerinin yer aldığı bu tema, 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanıyor. (Haliç Tersane)
Gördüğümüz Renkler: Soyut sanatın renkli dünyasını sunan eserlerin yer aldığı bu tema, 20. yüzyıldan günümüze kadar uzanıyor. (Müze Gazhane)
Paylaş