Paylaş
İstanbul Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 1 Temmuz’da Kadıköy Caferağa Mahallesi Mühürdar Sokak’ta bulunan bir sahafa baskın düzenlemiş ve yapılan aramalarda, ‘2863 Sayılı Kanun’ kapsamında olan ve Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivleri tarafından da aranan 12 adet Osmanlı Devleti’nde ‘Kadı Hücceti’ olarak adlandırılan belgeler ve bu belgelerin kayıt altına alındığı ‘Kadı Sicili/Şeriye’ olarak adlandırılan klasör ele geçirilmiş. Belgelerde, Kastamonu Vilayeti Cide kazasında görevli kadılar tarafından görülen davalara ait kararların yazılı olduğu tespit edilmiş.
Haber pek çok yerde sahaf İsmail Lütfü S. büyük bir tarihi eser kaçakçılığı yaparken suçüstü yakalanmış gibi sunuldu.
Kimdir İsmail Lütfü S.?
Sahaf dünyasının ucundan kıyısından geçmiş hemen herkesin tanıdığı, son dönem İstanbul sahaflarının en önemli ve tanınmış isimlerinden Lütfü Seymen, daha çok bilinen adıyla Sakallı Lütfü.
CİMER’E ŞİKÂYET ETTİLER
Kitabiyat, yayıncılık, gazetecilik tarihine, okuma kültürüne, edebiyat tarihine büyük katkıları olan Sakallı Lütfü, dükkânıyla aynı adı taşıyan kitap ve sahaf kültürü dergisi ‘Müteferrika’yı 1993 yılından beri çıkarıyor. Son olarak 59’uncu sayısı bu ay yayımlandı.
Sahaf Müteferrika adlı sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Tanıdığım biri tarafından CİMER’e şikâyet edildiğimden ifadem alındı. Otuz seneye yakın elimde bulunan Cide şeriye sicillerinin elimde olmaması gerekiyormuş. Cide ve tarihine ilgi duymanın bedeli...” diye yazdı.
Çöpten bulmuş ve muhafaza etmişti belgeleri. Cide tarihi ile ilgili yazacağı kitabında kullanacaktı. Satışa çıkarmamış, kendi arşivinde saklamıştı. Kaldı ki internette şöyle bir arama yapsanız benzeri yüzlerce belge bulup satın almanız mümkün. Koca koca padişah fermanları müzayedelerde alınıp satılmıyor mu? Resmi kurumlar kendi ihtiyacı olan belgeleri satın alma yoluyla arşivlerine tekrar katabiliyorlar böyle müzayedelerden.
CİDE’DE TEKSAS, TOMMİKS KİRALAYARAK BAŞLADI
Memleketinin tarihine olan özel ilgisiyle de tanınıyor zaten. Akgün Akova’nın çektiği fotoğraflar eşliğinde hazırladığı ‘Üsküdar’a kadar Kastamonu’ kitabı Aralık 2008’de Yapı Kredi Yayınları’ndan yayınlanmıştı.
Sahaf Lütfü Seymen memleketi Cide’de gazete bayii olan babası İhsan Bey’in yanında Teksas, Tommiks kiralayarak başlayan kitap ticaretini 1974 yılında İstanbul’a geldiğinde sürdürmüş. Bu tarihten sonra seyyar kitapçılıkla başlayan sahaflık hayatı Kadıköy’deki kitap dükkânlarıyla ünlü Akmar Pasajı’nda devam etmiş. Halen çarşıda küçük ve dar bir dükkânı bir de büyük bir depo/dükkânında kitapseverlere hizmet etmeye devam ediyor.
28 yıldır sadece dergi çıkarmakla yetinmeyip önemli ve özellikle kitap kültürü ile ilgili yayınlara da imza attı.
Orhan Koloğlu’nun ‘Osmanlı Basının Doğuşu ve Blak Bey Ailesi’ (1998), Başak Ocak’ın ‘Tüccarzâde İbrahim Hilmi Çığıraçan’ (2003), Hasan Peter Kraus’un ‘Bir Nâdir Kitap Destanı’ isimli anılarını (2004) ve Necmettin Hilav’ın ‘Fetvâ Mecmûası’nı (2012) yayımladı. Kendisiyle yapılmış bir söyleşide ‘Sahaflık nedir?’ sorusuna Cerrahiye Tarikatı şeyhlerinden ve Sahaflar Çarşısı’nın ünlü sahaflarından Hacı Muzaffer Özak’ın şu sözleriyle cevap veriyor: “Ölülerin evinden kitap alıp ölecek olanlara satmak.”
Basitçe yaptığı işi böyle tanımlasa da bunun çok ötesinde bir anlam ifade ediyor sahaflıkta Sakallı Lütfü’nün yaptıkları.
Bazı ortak dostlarıyla ideali olan ‘Osmanlı’dan Günümüze Kitap ve Kitapçılık Tarihi Ansiklopedisi’nin hazırlıklarını yıllardır sürdüren Lütfü Seymen, İstanbul sahaflarının medarıiftiharı ve büyük ustalarından birisidir.
ENİS BATUR: GELENEĞİ SÜRDÜREN BİR SAHAF
- Enis Batur, yıllar önce yazdığı bir portrede şöyle anlatıyor Sahaf Lütfü’yü: “Lütfü Seymen’i kitapperestler ‘Sakallı Lütfü’ olarak tanır. Kadıköy çarşısındaki Akmar Pasajı’nda bir dükkânı, dükkânın dibinde küçük bir masası, masanın arkasında hemen gülümsemeye hazır asık bir suratı var Lütfü’nün. Eskici değildir, geleneği sürdüren bir sahaftır: Kitabı, kitapları, kitapların arkasında yüzen hikâyeleri, tarihi anekdotları bilir. Bütün kitap kurtlarını tanır. Fikr-i takip, fikr-i sabit’e dönüşürcesine yer etmiştir işinde: Sorduğumuzu arar, bulur, iletir. Tuzu kuru değildir Lütfü: Pazar günleri, seyyar bir arabayla, çarşının ortasında ekmek parası kovalar. Gene de konu kitap oldu mu, hovardadır. Yeni yayına başladığı sahaflık dergisi Müteferrika bunun kanıtı.
Lütfü’yü en çok üslubuyla severim ben. Yaka paça dükkânına almaz müşteriyi, gelene gidene ters davranışlarda bulunmaz. Alışveriş yapmasanız da olur, az şekerliyi ısmarlar, sigara dumanları arasında bir kitaptan ötekine sıçrayarak sohbeti demler.
Benim Karşıyaka’da ana durağımdır Lütfü’nün dükkânı.”
GENÇ SANATÇILARA YATIRIM YAPIN
ULUSLARARASI Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) özellikle pandemi sürecinde ülkemizdeki genç sanatçıların yaşadıkları sıkıntıları göz önünde bulundurarak bir proje hazırladı. UPSD Başkanı Bedri Baykam açıkladığı projeyle ilgili şunları söylüyor: “Hayırsever bir yurttaş veya kurum tarafından UPSD’ye hibe edilmiş 15 daireli bir bina düşünün... Bir kısmında ressamlar, plastik sanatçılar eser üretiyorlar; diğer dairelerde ise dansçılar, tiyatrocular, sinemacılar, fotoğrafçılar, heykeltıraşlar çalışıyor, ortak kütüphanede beyin fırtınaları yapılıyor ve disiplinler arası diyalog ve temas sayesinde genç Türk çağdaş sanatının bu yaratıcı kozasından 21. yüzyılda dünya öncülüğünü taşıyacak isimler çıkıyor. Hedefimiz bu olmalı!”
Hayırsever ve sanatsever vatandaşların bu kampanya ile UPSD’ye hibe edecekleri taşınmazla ülkemizin değişik kentlerinde sanat evleri oluşturulması planlanıyor. Bağışçının adının yaşatılacağı bu evler salt akar masraflar karşılığında 2 veya 3 senede bir belirlenecek genç üye sanatçılara dönüşümlü olarak tahsis edilecek.
Geçenlerde yapılan bir araştırma genç sanatçıların aylık kazancının 2 bin liranın altında kaldığını ortaya çıkarmıştı. Onları bir nebze olsun rahatlatacaktır böyle bir proje hayata geçerse.
Paylaş