Dans tiyatrosu bu kafeden çıktı
***
ALMANYA’DA geçen çocukluğunda en sevdiği şeylerden biriydi ailesinin işlettiği Café Müller’de saatlerce oturup insanları seyretmek. Savaş sonrası atmosferinde, yıkılmış bir toplumda yaşam mücadelesi veren insanları gözlemledi, adı daha sonra dans tiyatrosunun yaratıcısı olarak anılacak olan Pina Bausch. 1978’de bu deneyimlerinden, insan ruhunu okumadaki ustalığıyla bir başyapıt çıkardı ve dans tarihinde bir dönüm noktasına imza attı. ‘Cafe Müller’ arzunun ve yalnızlığın hikâyesini anlatan muazzam bir dans tiyatrosu örneği olarak kabul edildi.
Pina Bausch
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, Işıl Kasapoğlu küratörlüğünde düzenlenen 27. İstanbul Tiyatro Festivali, 25 Ekim’de Pina Bausch’un bu ölümsüz başyapıtı ile açılıyor. Dansı, 20. yüzyılda devrimci bir yaklaşımla yeniden tanımlayan ve dans tiyatrosunun yeni bir tür olarak kabul görmesini sağlayan Pina Bausch’un yeri İstanbullular için ayrıdır.
Café Müller
20 YIL SONRA GELİYORLAR
Bausch, topluluğu Tanztheater Wuppertal ile 1998’de ‘Cam Temizleyicisi’ ve 2000’de ‘Masurca Fogo’yu İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelemiş; ardından 2003 yılında İKSV ve İstanbul Tiyatro Festivali ortak yapımı olan, İstanbul üzerine özel projesi ‘Nefes’i üretip sahnelemiş ve izleyenlerin adeta ‘nefesini kesmişti’. Bausch’un tüm dünyada halen izleyicileri derinden etkileyen eserlerini repertuvarında koruyan ve bu mirası büyük bir adanmışlıkla yaşatan Tanztheater Wuppertal, 20 yıl sonra bu kez ‘Café Müller’ ile İstanbul Tiyatro Festivali’nin konuğu olacak ve iki gece seyirci ile buluşacak.
Çifte Cinayet
DANSIN ROCK STARI
Festivalin bu yılki programında dikkat çeken tek dans gösterisi Café Müller değil. Günümüzün dans rock starı Hofesh Shechter de ‘Çifte Cinayet’ ile programda. Pina Bausch devrimci bir yaklaşımla dansı yeniden tanımlamıştı, Hofesh Shechter ise çağdaş dansı geniş izleyici kitlelerine açma konusunda bir öncü olarak kabul ediliyor. İlk kez Türkiye’de izleyiciyle buluşacak Shechter, ‘Çifte Cinayet’ ile 14-15 Kasım’da Avrupa ve Uzakdoğu turnelerinin hemen ardından festivalin konuğu oluyor. Sahnede hayranlık uyandıran 10 dansçı, seyirciyle çok az dans gösterisinde rastlanabilen bir yakınlık kuruyor. Hatta gösterinin sonundan dansçıların salona inip seyircilere sarılmasına da hazırlıklı olun!
İZMİR’DEN YAYIN ATAĞI
İZMİR Büyükşehir Belediyesi yayın dünyasına ilk etapta yayımladığı 17 kitapla iddialı bir giriş yaptı. İzBB Yayınları, daha önce belediyeye bağlı farklı kuruluşların yaptığı yayınları tek bir çatı altında toplayıp profesyonel yayıncılık anlayışıyla yoluna devam edecek.
Genel Yayın Yönetmenliğini, Oğlak ve Yapı Kredi Yayınları gibi önemli yayınevlerinin yöneticiliğin yapmış, yayın dünyasının yakından tanıdığı Raşit Çavaş’ın üstlendiği İzBB Yayınları salı günü yapılan Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde yapılan bir basın toplantısıyla duyuruldu.
Tunç Soyer - Raşit Çavaş
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir için yeni bir sayfa açtıklarını belirterek İzmir’i odağına alan sanat, tarih, arkeoloji, edebiyat ve akademik yayınlar yapacaklarını söyledi.
İlk olarak yayımlanan 17 kitap arasında Erkan Serçe’nin ‘26 Ağustos’tan 9 Eylül’e İzmir Zaferi’, Halit Ziya Uşaklıgil’in ‘İzmir Hikâyeleri’, Tarık Dursun K.’nın ‘Ben Unutmadan’ ve Mevlüt Çelebi’nin ‘Mondros’tan Kurtuluşa İzmir’ gibi kitapları bulunuyor.
Yerel yönetimlerin yaptığı yayıncılığın en büyük açmazı düzgün dağıtımlarının olmaması, bulundukları kentle sınırlı kalmasıdır.
2024 yılı sonunda İzBB Yayınları’nın 50’nci kitabını yayımlayacaklarını söyleyen Raşit Çavaş, dağıtım ağıyla Türkiye genelindeki kitabevleri ve online mağazalarda yerlerini alacaklarının altını çiziyor.
SOYUT RESMİN İKİ BÜYÜK USTASI
İZMİR Arkas Sanat Merkezi’nde, modern Türk sanatında yeni bir dönem açmış olan Nejad Devrim ve Mübin Orhon’un yapıtlarını bir araya getiren ‘İki İmge Yolcusu’ sergisi devam ediyor. Müjde Unustası’nın direktörlüğü ve Dr. Necmi Sönmez’in küratörlüğünde 22 Eylül’de açılan sergi, Cumhuriyet’in 100. yaşını kutladığımız bir tarihte, Cumhuriyet’le yaşıt ve onun idealleriyle sanat hayatlarını, eğitimlerini şekillendiren sanatçıların olgunluk dönemi eserlerini ilk kez eş zamanlı bir süreçte ele alıyor.
Nejad Devrim
Mübin Orhon
İki sanatçının uluslararası alanda yankı getiren, dünyanın sayılı modern sanat müzelerinin koleksiyonlarına girmiş olan resimleri, Cumhuriyet’in hedeflemiş olduğu uygarlık seviyesinin görsel sonuçları olarak değerlendirilebilir.
Her ikisi de İstanbul’da doğan, 1945 sonrasında Paris’te çalışarak birçok önemli başarıya imza atan Nejad ve Mübin, resimlerinde özgün yorumlar geliştirerek Türk sanatı ile Avrupa sanatı arasında köprüler kurdular ve büyük bir başarı elde ettiler.
İki kata yayılan ‘Nejad Devrim & Mübin Orhon: İki İmge Yolcusu’ sergisi için 6 koleksiyondan bir araya getirilen 90’ın üstünde eserden pek çoğu, ilk defa sergileniyor.
18 Şubat 2024’e kadar ziyarete açık olan sergi, iki usta sanatçıyı ve eserlerini daha yakından tanımak için iyi bir fırsat.
