Paylaş
Bir renk ve lezzet fırtınası esiyor İstiklal Caddesi’ndeki Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin iki katında.
‘Tat ve Sanat: Lezzetli Resimler’ sergisi, ilhamını verimli topraktan ve denizden, meyvelerden, sebzelerden, balıklardan, yemeklerden ve sofralardan alan sanat eserlerini bir arada sunuyor.
Yiyeceklerin, özellikle de meyvelerin hayranlık uyandıran biçimleri ve renkleri sanatçıların her zaman dikkatini çekmiş ve onları eserlerinde resmetmişler.
Küratörlüğünü, müzenin de kurucu küratörü Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun üstlendiği sergi, ilhamını doğadan, denizden, pazar yerlerinden, balıkçılardan ve sofralardan alan 90 sanatçıya ait 200’ü aşkın tablo ve heykeli izleyiciyle buluşturuyor. Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndan 150’den fazla eserin seçildiği sergide, farklı koleksiyonerler ve kurumlardan ödünç alınan 50’ye yakın eser de yer alıyor.
ALTI BÖLÜMDEN OLUŞUYOR
Toplam altı bölümden oluşan sergi tarla, bağ ve bahçelerdeki rengârenk ekinlerin eşsiz düzeninin ve toprağın cömertliğini şekillendiren insanın yansıtıldığı eserlerle başlayıp, meyveler, çiçekler ve sebzelerle bezeli natürmortlar, pazar yerlerinin, dükkânların ve sokak satıcılarının ilham verdiği çeşit çeşit balıkları ve balıkçıları gösteren tablolarla devam ediyor. Mutfak temalı eserlerden sonra adını Orhan Veli’nin ünlü dizesinden alan “Cânân ki Degüstasyon’a Gelmez” bölümündeki kahve ve çay ile kahvehaneleri, gazinoları, lokantaları, sofraları konu alan eserlerle sona eriyor.
Müzenin büyük beğeni ile karşılanan ilk süreli sergisi “İstanbul’un Resmi”nde olduğu gibi, bu sergideki eserlere de edebiyatımızın usta isimlerinden şiirler ve alıntılar eşlik ediyor.
KARAMÜRSEL SEPETİ GİBİ
Serginin Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılan kitabını da hazırlayan Prof. İrepoğlu, başta natürmortlar olmak üzere, yeme-içmeyle ilgili resme geçirilen betimlemelerden geniş bir seçkiyi bu sergide bir araya getirdiklerini söylüyor. Sanatçı Özer Aktimur’un adını müze binasının ilk sahibinin adından alan ‘Baudouy’nin Bereketi’ adlı eseri bu sergiye özel yapılmış. 19. yüzyılda Sultan Abdülaziz’in Karamürsel ziyareti sırasında kendisine sunulan bol miktardaki meyvenin küçücük bir sepete sığmış olmasına şaşırarak hayranlığını belirtmesi söylentisine dayanan ‘Karamürsel sepeti gibi’ deyimini karışık teknikte ürettiği meyveleriyle hayata geçirmiş. İki kata yayılan sergi de aslında bir Karamürsel sepeti gibi çok fazla eseri içinde barındırıyor.
NAZAN AZERİ’NİN ‘İÇİNDEKİ ŞARKILAR’
BAĞIMSIZ sanatçılar için eserlerini sergileyebilecekleri sanat alanı yaratmak amacıyla yola çıkan bir galeri Nispetiye Caddesi’nin girişindeki Loft Art.
Akfen Holding’in bünyesinde faaliyet gösteren galeri elde ettiği gelirleri de genç ve çocukları merkezine alan çalışmalarda bulunan Türkiye İnsan Kaynakları Eğitim ve Sağlık Vakfı (TİKAV) projelerine aktarıyor.
Yılda bir kez usta sanatçıları ağırlayan Prestij Sergisi’nin konuğu bu kez ‘İçimdeki Şarkılar’ adını verdiği küçük çaplı bir retrospektifiyle Nazan Azeri.
30 yılı aşkın bir süredir istikrarlı bir şekilde, bağımsız bir sanatçı kadın olarak üreten Nazan Azeri’nin resim, fotoğraf ve video gibi farklı türlerden çalışmalarına yer verilen serginin küratörlüğünü Nergis Abıyeva üstelenmiş.
Azeri’nin akademik çalışmalarıyla sanat pratiği arasındaki güçlü bağlara da dikkat çekilen eserlerinde klasik anlayıştan çağdaş sanata renk kullanımı ile geçmişten günümüze toplumsal hayatın içinde kadının konumu sorgulanıyor.
Sanatçı daha çok sezgilerine dayanan üretim pratiğini “Böyle bir bölgede kadın oluşum beni etkiliyor, iklim krizi çok etkiliyor, savaşlar çok etkiliyor. Bunlar algılarımın içine girip bedenimde bir takım duygulanımlar oluşturuyor; buna tepki ya da yanıt olarak üretim sürecim devam ediyor, imgelere dönüşüyor” diye tanımlıyor.
Sergi 1 Aralık tarihine kadar görülebilir.
Paylaş