Paylaş
Dünyanın en popüler ve en sevilen tenoru İtalyan sanatçı Andrea Bocelli. Çok özel bir ses. İstanbul’da verdiği konserine Türkiye’nin dört bir yanından hayranları ve İran, Azerbaycan, Gürcistan, Bulgaristan, Yunanistan gibi yakın coğrafyadan müzikseverler büyük ilgi göstermişti.
İki bölümden oluşan konser programında bis hariç toplam 20 parça seslendirildi. Beş kez bis yapan sanatçının konseri yaklaşık 2 saat sürdü.
Marcello Rota’nın şefliğini üstlendiği İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve İstanbul Opera Korosu’nun eşlik ettiği Bocelli ile birlikte soprano Serena Gamberoni, kemancı Anastasiya Petrysak, bariton Faik Mansuroğlu, pop sanatçısı Red ve dansçılar Angelica Gismondo ile Francesco Costa da belli parçalarda sahne aldı.
Sanatçı, Guiseppe Verdi’nin ‘La Donna e Mobile’ rigelettosuyla başlayan konserin ilk bölümünde Puccini, Rossini, Giordano, Massenet ve Bizet’nin operalarından aryalara yer verdi.
Konserin ikinci bölümü ise albümlerinde de seslendirdiği ‘Funiculi Funicula’, ‘Mamma’, ‘Granada’ gibi klasik ve pöpüler İtalyan şarkılarından oluşuyordu.
Konser boyunca sahnedeki dev ekrana söylediği eserlere ait opera ve temaya uygun görseller yansıtıldı.
Bis olarak seçtiği son parça Sarah Brightman’la birlikte meşhur ettiği şarkıları ‘Time to Say Goodbay’dı. Parçayı söylerken ekrana Türkiye’nin tarihi alanlarından ve istanbul’dan görüntülerle Türk bayrağı yansıtıldı. Büyük alkış alan sanatçı seyircinin ısrarına karşılık vererek bir kez daha sahneye gelerek ‘Nessun Dorma’ ile veda etti.
Canlı bir stadyum konseri değil de stüdyoda kaydedilmiş albüm dinledik sanki. O kadar temizdi.
KARİYER FİLMİNE EKLENECEK BİR KONSER DAHA
Sahnelerdeki 30’uncu yılını kutlayan ve konserlerini bu kapsamda veren Andrea Bocelli’nin operada üstlendiği rollerle başlayan ve bir dünya yıldızına dönüşen kariyerinin basamaklarını nasıl çıtığını anlatan belgesel niteliğindeki görüntülerine yer verildi konser öncesinde ve ikinci bölümün hemen başında.
2013 ve 2016’da ABD Başkanı Barack Obama ve dünyanın dört bir yanından birçok devlet başkanının katıldığı saygın Ulusal Dua Kahvaltısı, 12 Nisan 2020’de pandeminin doruğunda Milano Katedrali’nde sergilediği ‘Music for Hope’ performansı, 11 Haziran 2021’de, UEFA Euro 2020 açılış töreninde seslendirdiği ‘Nessun Dorma’, 12 Aralık 2020’de Parma’daki Teatro Regio’dan canlı olarak yayınlanan ‘Believe in Christmas’ konseri gibi.
Eminim bundan sonraki vereceği konserlerde göstereceği o görüntülerin arasında artık İstanbul Beşiktaş Stadı da eklenecektir.
Onlardan hiç de aşağı kalmayacak kadar şimdiden efsaneleşen bir konserdi çünkü.
TOSCANA’DA EV SAHİBİ GİBİYDİ
Andrea Bocelli 1958 yılında İtalya, Toscana’daki Lajatico’da doğdu ve 12 yaşında görme yetisini kaybetti. Bir dünya starı olduktan sonra köyünü de her yıl verdiği konserlerle bir marka haline getirdi. Köyün dışında göz alabildiğine uzanan Toscana manzarasına kurduğu Theatro del Silienzo’da verdiği konserlere dünyanın dört bir yanından hayranları akın akın gidiyor. 2019 yılında verdiği, yağmur nedeniyle iki gün ertelemek zorunda kaldığı konserini izleme fırsatım olmuştu. Atlara düşkünlüğü ile bilinen Bocelli o yıl sahneye beyaz bir atın üstünde çıkmıştı. Şov ağırlıklıydı sahne gösterisi. Dostları yine eşlik etmişti ona, hatta kendisi gibi şarkıcı olan oğlunu ve küçük kızını bile çıkarmıştı sahneye. Bir dünya starı olduğu kadar ev sahibiydi ve misafirlerini en samimi haliyle memnun etmeye çalışıyordu.
Andrea Bocelli’nin doğduğu köy olan Lajatico’da 2019 yılında verdiği ve sahneye at üstünde çıktığı konserini izlemiştim.
Önceki gece Beşiktaş Stadı’nda ise dört dörtlük planlanmış ve hiç sarkmayan bir konser programıyla çıktı seyircisinin karşısına. Tabii ki Bocelli’yi Toscana’nın atmosferinde ve köyünde izlemek büyük bir ayrıcalık ama İstanbul’u da hafife almamalı.
BOCELLİ BANDANALARI ELDE KALDI
Metroyla ulaştığım Kabataş’tan Beşiktaş Stadı’na doğru yürümeye başladığımda stad çevresinin meşhur tükürük köfte dumanı ve kokusu karşıladı beni. Maç varmışçasına kaldırımlardaki yerlerini almışlardı. Pişirilip ızgaraların kenarına yığılmış köftelere pek yüz veren yoktu. Biraz sonra üzerinde Andrea Bocelli yazan kırmızılı yeşilli bandanaları satmaya çalışan gençlerle karşılaştım. Onlar da şaşkındı bu ilgisizlikten ve siftah yapamamışlardı. “Bir iki atkı sattım ama kimse bandana almadı” diye yakındı. “Metal ya da arabesk konseri olsa çok satardık” dedi bir diğeri.
Onlar da ilk kez stadyumda düzenlenen bir opera konseriyle karşılaşıyordu ve ezberlerindeki ürünler ellerinde kalmıştı. Olur da ileride yapılacak opera konserlerinde makarna, rizotto ve dilim pizzalarla karşınıza çıkarlarsa sakın şaşırmayın.
Paylaş