Paylaş
Dün 80 yaşında hayata veda ederek sonsuzluk kapısından geçti.
Halil Akdeniz yalnızca sanatıyla değil, üniversitelerde açtığı Güzel Sanatlar bölümleri, yüksek lisans ve doktora programları, yaptığı araştırmaları, sanatçılar üzerine yazdığı yazılarıyla da alanının en üretken ve yaratıcı isimlerinden biri oldu.
PEK ÇOK ÖĞRENCİ YETİŞTİRDİ
1944 yılında Antalya’da doğan Akdeniz, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nü bitirdi. Devlet Yurtdışı İhtisas Sınavı bursunu kazanarak Almanya’ya gitti. Berlin Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde lisans ve uzmanlık öğrenimi gördü. İzmir Ege Üniversitesi ve İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nde master, sanatta yeterlilik ve doktora dereceleri aldı. 1986’da yardımcı doçent, 1987’de doçent, 1994’te profesör oldu. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü (bugünkü Gazi Üniversitesi), Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Ege, Dokuz Eylül ve Bilkent üniversitelerinde Resim ve Güzel Sanatlar Bölümlerini kurdu. 1996-2001 yılları arasında T.C. Bonn ve Berlin Büyükelçiliği Kültür Müşavirliği ve 2001’de Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevlerinde bulundu. Türkiye’de ilk kez sanat bilimini kurarak Anadolu Üniversitesi’nde ve Işık Üniversitesi’nde Sanat Kuramı ve Eleştiri Yüksek Lisans Programlarını açtı.
ESERLERİ MÜZELERDE VE ÖZEL KOLEKSİYONLARDA
Eserleri yurtiçi-yurtdışı müze ve özel koleksiyonlarda yer alan Halil Akdeniz, sanata ve eğitime katkıları nedeniyle Almanya Münster Sanat Akademisi ‘Şeref/Onur’ üyesiydi.
Halil Akdeniz son dönemlerinde Anadolu’nun değişik kültür bölgelerini kapsayan çalışma dizilerinde ‘Anadolu Uygarlıkları-Kültürlerarası’, ‘Anadolu Uygarlıkları-Kültür Çevresi’, ‘Anadolu Uygarlıkları-Kültür Logoları’ ve ‘Anadolu Uygarlıkları-Kültür Bakiyeleri’ üzerine yoğunlaşmıştı. Bu süreçte ortaya çıkan eserleri, birçok ulusal ve uluslararası sergi, bienal, trienal, sanat fuarları ve müze sergilerinde yer aldı.
Halil Akdeniz’in eşi Nadide Akdeniz ve kızı Yeşim Akdeniz de günümüz sanatının tanımış isimleridir.
SANATININ İTİCİ GÜCÜ ÇOCUKLUĞUNDA OYNADIĞI LİKYA VE ROMA KALINTILARI
Halil Akdeniz son sergisi ‘Kayıt Dışı Yitik Uygarlıklar’ı geçen yıl Mine Sanat Galerisi’nde açmıştı. Akdeniz, Anadolu uygarlık katmanlarını eserlerine taşıdığı sanat anlayışının köklerinin çocukluk yıllarına dayandığını söylüyor:
“...Hem sanatçılarda ve hem de bilim adamlarında benim gözlemlediğim, yaratı kaynaklarımızın çoğunda bir itici gücün varlığı ve hatta bunun çocukluk dönemlerimizdeki yaşantılarımıza kadar uzandığıdır. Çocukluğum güney kıyılarında Antalya’da Likya ve Roma dönemi medeniyetlerinin kalıntılarının bulunduğu antik yörelerde geçti. Çocukluğumu geçirdiğim yörelerde henüz ilkokula bile gitmediğim zamanlarda üzerinde oynadığım üstü yazılı, resimli şekillerle dolu büyük blok taşları bugün gibi heyecanla hatırlıyorum. Onlar çok yabanıl bir dünyanın kalıntıları idi benim için. Tanımadığım başka dünyalardan, gökyüzünden gelen birileri tarafından yapılıp sonra da bırakılıp gidilmiş gibi gelirdi bana. Sanırım insanın çocukluğunda ya da yaşamının bir bölümünde onu çok etkileyen şeyler, birbiriyle ilgisi yokmuş, birbirinden bağımsız gibi görünseler de bir zaman sonra yaşamının bir bölümünde bir yerlerde buluşup kesişme noktaları göstermeye başlıyor. İnsanın sanat yaşamında ele aldığı konular, konseptleri ve sanatsal tavırları dönem içinde değişiyor. Sanatsal yaşamım, birikimlerim ve araştırma hevesim, yetiştiğim toprakların kültürel zenginliği içinde deneyimlenerek gelişip bugünlere geldi diyebilirim. Ele aldığım konuları yaşadığım kültürel bölgeler içinden seçtim. Nedense buna hep ihtiyaç duydum. Bazılarının sandığı gibi bunun milli ya da ulusal bir sanat yaratmakla ilgisi yok. Bu tamamen benim, sanatımı temellendirmeye çalıştığım, sanata bakış açımla ilgilidir.”
FULYA ERDEMCİ ARŞİVİ SALT ARAŞTIRMA’DA
SALT Araştırma Sanat Arşivi, 1950’lerden günümüze Türkiye’de sanat tarihi araştırmaları kapsamında kendine bağışlanan pek çok önemli arşivi dijitalleştirerek erişime açıyor.
Son olarak 2022 yılında kaybettiğimiz küratör ve yazar Fulya Erdemci’nin arşivinin dijitalleştirme ve kataloglama çalışmalarına başlandığı açıklandı. Ailesiyle başlatılan işbirliği sonucu Salt’a devredilen arşiv, Erdemci’nin 1990’lardan 2022’deki vefatına kadarki süreçte gerçekleştirdiği sergilere dair belge ve fotoğraflar ile yazılarını bir araya getiriyor. 2002 ve 2005 yıllarında kentin sokaklarına yayılan İstanbul Yaya Sergileri’ni düzenleyen Erdemci, aralarında Modern ve Ötesi (Semra Germaner, Orhan Koçak ve Zeynep Rona ile birlikte, Santralistanbul, 2007), SCAPE Kamusal Alanda Sanat Bienali (Danae Mossman ile birlikte, Yeni Zelanda, 2008), 54. Uluslararası Venedik Bienali Türkiye Pavyonu (2011) ile 13. İstanbul Bienali’nin (2013) de bulunduğu sergi ve bienallerin küratörlüğünü yaptı.
Paylaş