Paylaş
Bol bol dizi izliyorum ama.
En son Türkiye’nin ilk mistik polisiyesi olarak sunulan ‘Alef’i merak ettim. Güçlü bir kadro ve iddialı bir slogan. Emin Alper’in yönettiği dizinin senaryosunda Emre Kayış’ın imzası var. Kenan İmirzalıoğlu, Ahmet Mümtaz Taylan ve Melisa Sözen başrollerde.
Kenan İmirzalıoğlu dizide İngiltere’den yeni dönmüş dedektif Kemal’i, ortağı Settar’ı ise Ahmet Mümtaz Taylan canlandırıyor. İki dedektif, İstanbul’da işlenen ve kökleri eskilere dayanan gizemli cinayetleri çözmesi için üniversitede öğretim görevlisi olan Melisa Sözen’in canlandırdığı Yaşar’dan yardım istiyorlar.
Dizinin konusu ve temel aldığı meseleler çok tanıdık geldi bana. Bunu bir yerden biliyorum ben duygusu...
Evet, yazar Cem Selcen’in 2013 yılında Sel Yayıncılık tarafından basılan ‘Tek Kişilik Din’ romanına kadar götürdü beni bu duygu.
Kitapta, bir yazar ve yaşlı bir komiser, Osmanlı’da zulme uğrayan bir sufi tarikatının etrafında gelişen seri cinayetleri araştırıyor.
Dizide kelimesi kelimesine aynı işi, biri yaşlı komiser, biri Londra’dan gelmiş genç polis yapıyor.
Kitapta İslami tarikatları araştıran bir felsefeci öldürülüyor, dizide ise ikinci cinayette cemaatlerle bağlantılı bir yazar öldürülüyor.
Kitapta da dizide de bir kayıp metin var.
Kitapta meseleyi yazar araştırıp açıklarken, dizide bu işi üniversiteden bir akademisyen kadın üstleniyor.
Selcen’in felsefi bir kara polisiye olarak kaleme aldığı roman, aksiyonu arttırılmış bir mistik polisiyeye dönüştürülmüş gibi geldi bana.
Çok tuhaf bu benzerliği ya da esinlenmeyi fark etmem, 26 Nisan’da kutlanan ‘Dünya Fikri Mülkiyet Günü’ne denk geldi.
Tesadüf işte.
HEPİMİZ BİRER EDWARD HOPPER FİGÜRÜYÜZ
SOSYAL mesafeyi ilk çizen sanatçı belki de Amerikalı ressam Edward Hopper’dı (1882-1967). Tam da günümüzde olması gerekeni çizerek anlatmış sanki.
O yüzden Instagram hesabında Hopper’ın bir tablosunun altına “Hepimiz Edward Hopper resimleriyiz” diye yazarak post eden yazar Michael Tisserand 200 binin üzerinde beğeni almış.
Hopper özellikle geç dönem işlerinde izolasyon ve yalnızlık konularına odaklanmıştı. Kafeleri, barları resmetmiş ama insanlar hep belli bir mesafede.
Çoğunlukla da yalnız.
Her biri Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan “yaklaşma” uyarısı almış sanki.
İsviçre’nin Basel kentindeki Beyeler Vakfı Müzesi şu günlerde Edward Hopper’ın eserlerine ev sahipliği yapıyor. Müze fiziki olarak kapalı olduğundan sergi dijital ortamda gezilebiliyor.
Beyeler Vakfı, Edward Hopper sergisi için ünlü yönetmen Wim Wenders’e bir de film hazırlatmış. ‘Edward Hopper Hakkında Bildiğim İki Üç Şey’ adını veriği filmde Wenders, Hopper resminde görülen sahneyi 3D olarak canlandırıyor. Hopper resimlerine baktığında hep bir sonraki anda ne olacağını merak ettiğini ve hikâyeleri bu şekilde ele aldığını anlatıyor Wenders. Sanatçının ünlü benzin istasyonu resmi ‘Gas’a bir araba yanaşıyor mesela.
Beyeler, Hopper’ın iyi bilinen eserleri ve daha az bilinen eserlerinin yer aldığı sergiyi her cuma akşam 19.00’da canlı olarak rehberli gezme olanağı da sunuyor.
Özellikle Wenders’in filmini görmenizi tavsiye ederim. Seyirciyi pentür, film ve hikâye anlatımı arasında büyülü bir yolculuğa çıkarıyor.
Bu arada küçük bir hatırlatma: Wim Wenders’in bir diğer belgesel çalışması, büyük fotoğrafçı Sebastiao Salgado’nun dünyasını anlattığı 2014 yapımı ‘Toprağın Tuzu’, ‘saltonline.org’ sitesinde çevrimiçi olarak 10 Mayıs tarihine kadar görülebilir.
MUHTARLI SERGİ TURU YAYINDA
SANATÇI Hüsamettin Koçan’ın doğduğu köyde, Bayburt’un Bayraktar köyünde kurduğu Baksı Müzesi’nin online olarak erişime açılacağını daha önce duyurmuştum.
Üç bölüm olarak planlanan çekimler tamamlandı ve ilk bölüm ziyarete açıldı.
Baksı Müzesi’ndeki sanal turun diğer müzelere göre en büyük farkı rehberi.
Sergileri köy muhtarı Nabi Akçelik’in rehberliğinde geziyorsunuz.
Şakir Gökçebağ’ın ‘Aşina’ sergisinde yer alan eserleri muhtar kendine özgü üslubuyla tek tek anlatıyor.
Paylaş