Nusret

Sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde konuşuluyor.

Haberin Devamı

Dubai’de, Miami’de, New York’ta birbirinden ünlü isimleri ağırlıyor.

Dünyanın en köklü gazetelerine, internet sitelerine haber oluyor.

Yabancı yatırımcıların ilgisini çekiyor.

 

Kısacası başarılı, hem de çok!

 

Tarzını, paylaşımlarını, etini, fiyatını, menüsü tartışalım tamam ama; steakhouse’ların memleketi Amerika’da bile restoran açabilen Nusret’e lütfen başarısız demeyelim. Komik oluyor!

 

Hele ki restorancılığın ne kadar zor bir sektör olduğunu, açılan restoranlardan %80’inin ilk 5 yıl içinde kapandığını hesaba katarsak.

 

Ancak ne yazık ki Nusret’in başarısını çoğumuz bir türlü hazmedemiyor. Özellikle Amerika’da restoran açtıktan sonra sosyal medyada bir karalama kampanyasıdır gidiyor! Gastronomiden bir haber, sektörle ilgisi olmayan pek çok kişi, Nusret’i eleştiren Amerikalı yemek kritiklerinin yazılarını paylaşıyor da paylaşıyor! Alt mesaj; “YAPAMADI!”

 

Ve ben anlayamıyorum! 

 

Haberin Devamı

New York gastronominin merkezi. Rekabet had safhada, yemek kritikleri Türkiye’deki gibi değil, oldukça sert. Bu eleştirilerden sadece Nusret değil, New York’taki her restoran nasibini alıyor. Bulaşıkçılıktan yükselen bu adamla gurur duymak yerine neden hemen negatife odaklanıp taşlamaya çalışıyoruz?

 

Bu çekememezlik niye? 


Nusret

Başarılı insanları kıskananlar kadar, başarılı olup bunun yükünü taşıyamayanlar da beni çok şaşırtıyor.

 

Mesela Hülya Avşar.

 

Türk halkı olarak ünlülerin prim yapmak için gündem oluşturacak söylemlerine oldukça alışkınız. Konu “şampiyon benim ikinci kim?” gibi cümleler olunca tolere edebiliyor, gülüp geçebiliyoruz. Ancak işin ucu kadın haklarına dokununca sohbetin tadı kaçıyor, duyduklarımız bizi üzüyor.

 

Haberin Devamı

Genç kız annesi olan, yıllarını işine adamış, ayakları yere basan bir kadının televizyonda “ben erkek çalışsın, kadın evde çocuklarını büyütsüncüyüm” gibi açıklamalar yapmasını aklım almadı. Haber olmak, konuşulmak için hiçbir kadın bu kadar düşmez diye düşündüğüm için Hülya Avşar’ın cinsiyetçi olduğuna kanaat getirdim.

 

Sevgili Hülya Hanım;

 

Öncelikle sizin deyiminizle; "kadın dediğin ’şey" sığınacak bir yer aramıyor. “Erkeğin egemen olduğu ama üstün olmadığı” cümlesiyle tam olarak ne demek istediniz bilmiyorum ancak genç bir birey olarak söyleyebilirim ki, aklı yerinde hiç kimse başkasının egemenliğinde yaşamak istemez. Bu işin kadını erkeği olmaz.

 

Haberin Devamı

Bir de sene oldu 2018. Dünya değişti. Yeni nesilin kadınları gümbür gümbür! Ayaklarımız yere basıyor. Erkeklerle birlikte çalışıyor, yemeklerimizi birlikte yapıyor, çocuklarımızı da birlikte büyütüyoruz. Olması gerektiği gibi.

 

“Beceren nasıl becermeli?” şeklinde yönelttiğiniz sorunuza verilebilecek tek cevap ise; cinsiyetçi zihniyeti yıkarak. Değişime ön ayak olarak, hatta değişimin bizzat kendisi olarak. Hele sizin gibi kimsenin egemenliğine girmemiş, yıllardır azimle çalışan, milyonlara hitap eden birinin Türk halkını doğru yönlendirmesi oldukça mühim.

 

En büyük gayemiz ise;  Türkiye’nin her yerinde yaşayan kadınların, üretmesi, kendine güvenmesi, erkekler ile eşit şartlarda hayatını sürdürmesi! Cinsiyetçi zihninizi değiştiremiyor, çağa ayak uyduramıyorsanız, rica ediyoruz bari böyle açıklamalar yapmayın!

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları