Paylaş
Okey masasında hükümet kuranlar, “Bizim zamanımızda çocukları böyle değildi” diye yakınıyor.
12 Eylül’ün yasakçı zihniyetine alkış tutanlar, ezberci eğitime ses çıkarmayanlar fikir yürütüyor.
“Eğitim öğretimin parasız ve herkese eşit derecede dağıtılması gerekir” kanununa rağmen, çocukları dershane dershane gezdirip, özel öğretmenlerle yarış atı yapan sistemi sorgulamıyor.
Okullar için yeterli ödeneği ayırmayanlara kızacaklarına, dersliklerin eksikliklerini, gariban öğrencinin ihtiyaçları için para toplayanlara karşı çıkıyor.
Sonra da oturup karamsar tablo çiziyor.
* * *
Siz ne düşünürseniz düşünün, ben bugün sizlere bu sistemin içinden sıyrılıp gelen, yüreği sevgiyle dolu üç genci anlatacağım. Dünyayla alakası olmayan, karpuz kesmesini bile bilmeyenlere inat onları alkışlayacağım.
* * *
Melihcan Sehim, Remzi Ataç ve H. Övünç Uyar, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü öğrencileri.
Oturmuşlar, Sokak Hayvanlarını Koruma ve Sahiplendirme projesi yapmışlar.
“Yaşam alanımızı paylaştığımız dostlarımıza gereken ilgiyi göstermek adına insanlara hayvan bilincini aşılama ve sokak hayvanlarına sahip çıkma” diye de proje tanıtımı yapmışlar.
Aradılar, “Bize destek verir misin?” diye sordular.
Ben de, “Neler yapacaksınız, nasıl yapacaksınız bir anlatın da ayakları yere basıyorsa destek veririz” dedim.
Gençler, anlatmaya başladı, “Projeyi başlatma gerekçemiz, insanların gerekli hayvan bilincine sahip olmaması. Barınaklardaki hayvanlar maalesef yardıma ve ilgiye muhtaç. Biz bunların kısırlaştırılması için de çaba göstereceğiz. İnsanların hayvanlara gereken değeri vermesi ve sorumluluk taşıması için bilgiler sunacağız. Amacımız, petshoptan hayvan alınmasını engellemek, insanları barınaktaki hayvanları sahiplendirmeye teşvik etmek. Bu barınakların eksikliklerini gidermeye çalışmak” dedi.
Yol haritalarını “1-Yiyecek, 2-İlgi, 3-Barınma” olarak çizdiklerini söyleyen gençler, “Yiyecekleri kafe ve restoranlarla görüşerek çözeceğiz. ‘Bu işletme hayvan dostudur’ etiketleri hazırlayıp işletmenin reklamını yaparken, hayvanların yiyecek ihtiyaçlarını karşılayacağız.
İlgiyi ise ilköğretim okullarında hayvan sevgisi seminerleri düzenleyerek artıracağız. Ayrıca, seminere katılacak öğrencilere katılım belgesi vereceğiz. Öğrencilerle barınaklara geziler düzenleyeceğiz.
Sokak hayvanlarının barınma sorununu ise çeşitli etkinlikler düzenleyerek, kafe ve restoranlarda yardım kutuları koyarak gönüllülerle ile birlikte çözeceğiz” diyerek projelerini anlattı.
* * *
Şimdi söyler misiniz, siz olsanız bu gençlere destek vermez misiniz? Alkışlayıp alınlarından öpmez misiniz?
Son vişne ağacı kurumadan
KÜTAHYA Şaphane’de kurulmak istenen “Sülfürik Asit Tesisi” var ya..
Hani bilim adamlarının, “O tesis asit yağmurlarına neden olur. Dünyanın en güzel vişnelerinin yetiştiği ovayı bitirir. Kirlilik Gediz’le İzmir Körfezi’ne kadar gelir” dedikleri...
Ziraat Profesörü olan MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın TBMM’ye soru önergesi olarak taşıdığı, AK Parti Milletvekili Makine Yüksek Mühendisi Soner Aksoy’un “Çevreye, doğaya ve insan sağlığına zarar veren tesisleri kabul edemeyiz” dediği...
“Yeter artık yazmayayım; kabak tadı verdi” diyorum şu Şaphane’de kurulmak istenen sülfürik asit tesisini.
* * *
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar duymuş, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Bayraktar’a anlatmıştır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker de ziraatçıların göreceği zararı hesaplamıştır” diye düşünüyorum.
Ama çevreciler, “İşin peşini bırakma” diye uyarıyor.
En son arayan Kimya Mühendisi, Uşak Sanayi Kurucu İl Müdürü, Çanakkale Çevre eski İl Müdürü Ahmet Duman...
* * *
Duman, çok öfkeli, “Etrafı yerleşim alanı olmuş, çevresi ev, okul, sosyal konut dolmuş o sanayi sitesinde sülfürik asit fabrikasına izin verilemez” diyor. O tesis için ÇED raporunun, sanayi sitesi kılıfının arkasına saklanıldığını düşünen Çevre eski Müdürü Ahmet Duman, “Sor bak bakalım İbrahim Bey. O sanayi sitesinin ÇED raporu var mı? Orada bu şartlarda kurulacak asit tesisi çevreyi duman eder” diyor.
Duman müdür, “Asit tesisinin bacasına istediğiniz kadar filtre takın. Filtre ile sadece tozu tutarsınız, çıkan gazı tutamazsınız. Ben en azından öyle biliyorum. Emisyon vermeden asit elde etme yöntemi var mıdır, TÜBİTAK’a sorsunlar” diye de uyarıyor.
* * *
Kütahya’nın sayın yeni Şehir ve Çevre İl Müdürü, eski meslektaşınızın uyarılarını duydunuz. Asit tesisi izinlerini bir daha gözden geçirsek kamu yararı olur mu dersiniz?
Kızılderili Reisi’nin dediği gibi, şimdi biz de konuşalım isterseniz..
“Son Vişne ağacı kurumadan.
Asit’in ekmeğe sürülecek bir şey olmadığını anlayalım. Ve gözlerini para hırsı bürümüş kişilere, gökyüzünü, havayı, suyu ve de toprakların önemini, yaşamın kutsallığını anlatalım.”
Paylaş