Karbon ayak izini kimler örtüyor

GEÇEN hafta Türkiye büyük bir poyraz faciası yaşadı.

Haberin Devamı

İstanbul’da, İzmir’de, Bodrum’da çatılar uçtu.
Deniz üstündekileri alabora etti, tekneleri fındık kabuğu gibi sahile fırlattı.
Teknoloji harikası Boğaz Köprüsü’nde bile trafik durdu.
Velhasılı hava koşulları yaşamı esir aldı.
İnsanoğlu bu olanlar karşısında maalesef aciz kaldı.
Peki durup dururken patlayan bu doğal afetler sizce kendi kendine mi oluyor?
Bozulan doğal dengenin, karbon salınımlarının, sera gazı etkilerinin bu faturada payı yok mu?
“Bostan tarlalarına apartman dikmeyin. Nar bahçelerini tahrip etmeyin, Kara bağları bozmayın. Doğa intikamını fena alır” diye yıllardır boşuna mı yazıyoruz.

***

Tüm bunların olduğu günün sabahı ben İzmir Kültürpark Rotary Kulübü’nün konuğuydum. Hürriyet Gazetesi yazarlarından Ayçe Dikmen ve Kültürpark Rotary Kulübü Dönem Başkanı Özlem Bakan’ın isteğiyle onlara “Karbon Ayak İzi”ni anlatacaktım.
Fransız Kültür’ün arkasındaki Küçükkulüp’te buluştuk. İlköğretim, lise, üniversite öğrencilerine yıllardır çevre konferansı veren ben, sabah sabah karşımda pırıl pırıl insanları görünce heyecanlandım.
İtiraf ettim... “Türkiye’nin kara teslim olduğu günlerde ben Adıyaman’da halka çevre konferansı verdim. Uçaklar kalkmadığı için Gaziantep’te mahsur kaldım. İzmir’de ilk defa bir sivil toplum kuruluşu benden mini çevre konferansı istedi. Sabah sabah isten, sisten, karbondioksitten bahsedecek birini dinlemeye geldiğiniz için beni heyecanlandırdınız. Çevre yazılarımın işe yaradığının umudunu verdiniz. Sizlere teşekkür ediyorum” dedim.
Karbon ayak izinin insanoğlunun doğaya karşı işlediği günahları olduğunu anlattım. Oksijen alıp karbondioksit veren bizlerin harcadığımız enerjiyle ne kadar doğaya tahrip ettiğimizi, yepyeni giysilerimizi kullanmayıp israf ederken, otomobil kullanırken, uçakla seyahat ederken doğada ne kadar yaralar açtığımızı sıraladım. Fosil yakıtların, termik santralların çevrenin neden düşmanı olduğunu da anlattım.

***

Haberin Devamı

Doğa için yapmamız gerekenleri ise şöyle sıraladım:
1- Kullan at yönteminden vazgeçin.
2- Ulaşımda mümkün olduğunca toplu taşım araçlarını kullanın.
3- İhtiyacınız olmayan eşyaları sokağa atmayın, onlar üretilirken müthiş enerji harcanıyor, lütfen ihtiyacı olanlara verin.
4- Toplum önderi olan sizler çöpleri ayrı ayrı toplayın, dönüşümünü sağlayın. Hiçbir şey yapamıyorsanız çöpleri ıslak ve kuru çöpler olarak ikiye ayırın.
5- Belediyelerin çöpleri göstermelik değil, gerçekten dönüşüm için toplaması/toplatması gerektiğini belirtin, baskı uygulayın, uyarın.
6- Evlerimizdeki normal ampulleri tasarruflu ampullerle değiştirin hem kesenize, hem de memleketimize katkı koyun.
7- Banyo suyunuzu güneş enerjisiyle ısıtın.
8- Elektrikli alet alırken tasarruflu olanları tercih edin.
9- Dünyada Karbon Borsası diye bir borsa var. Enerji tesisi kurarken, yenilenebilir kaynaklardan faydalanın ve memleketimize karbon ticaretinden milyon dolarlar getirin.

Haberin Devamı


Bu kafayla gidersek eğer havadan para kazanamayız
“Önceki hafta havadan para kazanalım” diye yazdım. Aşağıdaki satırları sizlerle paylaştım.
“Dünyada karbon emisyon ticareti diye bir piyasa var. Avrupa Birliği Karbon Borsası’nda milyar eurolar dönüyor. Yani havayı fazla kirleten şirket, daha az kirleten ülkenin şirketinden karbon hissesi alıyor. Ton bazında hesaplanan yöntemde milyon eurolar dönüyor. Örneğin; yenilenebilir kaynakla (rüzgar ve güneş) elektrik üreten firma, karbondioksit salınımı yapmadığı için karbon emisyon hakkını satıyor. Bundan müthiş bir gelir elde ediyor. Türkiye, yenilenebilir enerji kaynakları konusunda çok bâkir. Bu karbon ticaretinden yüklü bir gelir elde edebilir. Rüzgârla, güneşle elektrik üretip ekonomisine katkı koyarken, karbon ticaretiyle de ülkeye döviz kazandırabilir.”

***

Haberin Devamı

Nasıl güzel bir piyasa değil mi?
Türkiye’de bu borsadaki hisse senetlerini 2015 yılından itibaren İstanbul Altın Borsası’ndan alıp satmayı planlıyor.
Yalnız durum vahim gözüküyor.
İstanbul’da 3 Nisan 2012’de “AB-Türkiye İklim İşbirliği: Fırsatlar, faydalar ve güçlükler” toplantısı yapıldı. Türkiye, bu toplantıda Avrupa karbon salım ticareti sisteminden faydalanma konusundaki isteğini ortaya koydu. Ancak AB’nin iklimden sorumlu kondisyoneri Connie Hedegaard, Türkiye’nin herhangi bir karbon salımı azaltım hedefini belirlemeden salım ticareti sisteminden yararlanamayacağını belirtti.
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Pınar Aksoğan, “Türkiye 1990-2009 yılları arasında karbon salımlarını ikiye katlamış bir ülke. Ayrıca herhangi bir karbon azaltım hedefi olmamasından yararlanarak 2020 yılına kadar kurmayı planladığı 50 yeni kömür santral planı, salımların ikiye katlanacağı anlamına geliyor. Türkiye, AB ile iklim konusunda bir işbirliği yapmayı planlıyorsa önce iddialı bir karbon salımı azaltım hedefi ortaya koymak zorunda. Yoksa teknik ve finansal destek beklentisi hayal olur” diyor.

GÜNÜN SÖZÜ

Haberin Devamı

Gökyüzü, karanlıktan ışık ile aydınlanır.

Yazarın Tüm Yazıları