Paylaş
Yarınlar neye gebe bilinmez ama, can dostlarımın söylediği gibi, “Bizi sevenler için” 2012’de yaşama tutunacağız.
Güçümüz yeterse eğer, memleket için proje, milletimiz için üç-beş söz edeceğiz.
“Kimilerine belki ilham olur” diye de, 38 yıldır olayları gözleyen bir gazeteci olarak doğru bildiklerimizi yazacağız.
Şu İzmir’in üstünde dolaşan bazen kara, bazen de gri bulutların dağılması için çaba göstereceğiz.
* * *
2012’de Türkiye, dünyaya daha bir uyumlu olacak. AB yolunda imza koyduğu çevre müktesebatları için uygulama başlatacak.“Kirleten öder” faturalarını yazmaya başlayacak.“Biz sanayiciyiz, fabrikatörüz, işletmeciyiz, yöneticiyiz, döviz kazandırırız, bacamıza filtre takmayız, çevrenin kirlenmesine de bakmayız” diyenleri uykudan uyandıracak.
Yeni yıl inşallah hepimize “herkesin sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı” getirir. Ben bu konuda umutluyum. Niçin umutlu olduğumu da izninizle anlatayım.
* * *
Bir kere İzmir’in üstündeki kara bulutlar her geçen gün beyaza dönecek.Bu konuda çalışmalar yürütülüyor.
Geçenlerde, “İzmir is kokuyor” diye yazınca, diğer meslektaşlarımız da kirli havayı gündeme getirince, duman olan günlerimiz konuşulmaya başlandı.
Ben de, “Şu doğalgaz çalışmaları ne alemde” diye İzmirgaz’ı aradım. İzmirgaz Genel Müdürü Burçin Yandımata ile görüştüm.
* * *
Yandımata sözünü dudaktan, gözünü budaktan ayırmayan, işini iyi bilen yönetici. “Neden iyi” diye sorarsanız, abone başına yıllık 1.5 TL (yazıyla birbuçuk Türk Lirası) hizmet bedeli aldığı İzmir’de 825 bin hanenin önüne gaz götürmüş. “100 bini 2011’de toplam 290 bin gaz abonesine yeni ulaşılan bir kentte bu yatırımları nasıl yapıyorsunuz? Siz paranın cambazı mısınız?” diye sorduğumuzda ise, “Biz birçok şeyin cambazıyız. Onun için adamı genel müdür yapıyorlar” dedi.
“İzmir’de hava kirliliği var. Alçak basınçlı havalarda bu kirlilik şehrin üstüne kabus gibi çöküyor” diye sözlerini sürdüren Burçin Yandımata, “Doğalgaz fakir fukara gazı. 4 kişilik bir aile 3 öğün yemek pişirir, günde birer kez banyo yaparsa aylık faturası 6-7 TL olur. Kışın ısınmayla bu faturanın yıllık bin 40 lira olduğunu Ege Üniversitesi araştırıp ortaya çıkardı. Bir tüpün 65-66 lira olduğu zamanda bunun hesabını iyi yapın. Ankara’da gecekonduların tamamı doğalgazlı” diye konuştu.
Yandımata bugüne kadar gaz taşımış ve petrolle uğraşmış. Dünya devleriyle çalışıp onların disiplinlerini edinmiş, çevre duyarlılığının bilincinde olan Burçin Yandımata’nın söylediği, “Bir Huş tavuğu dışkasıyla çalışmaları 6 ay durdurup bilim adamlarını incelettik. Toroslar’da bir çiş için 5 km ötedeki tuvalete gittik. Arıların bulunduğu alanları 10 kilometre hızla geçtik. Bizim ot dediğimiz bitkiler nedeniyle laboratuvarlarda aylarca çimlendirme yaptırıp, petrol boru hattının güzergahını değiştirdik. Bir dereyi geçerken balıkların üreme, örümceklerin geçiş zamanlarında çalışmaları durdurduk. İzmir Körfezi’ni kurtaralım diye tutturduk. Körfez de körfez. Eniştelerimdem dinliyorumdum. Körfez çipura kaynarmış bir zamanlar. Körfez mutlaka kurtarılmalı ama oksijen olmazsa nefes alamazsak ne anlamı var. Biz sokağa çıkıp körfeze gidemeyeceksek ne anlamı olur. Buraya önce temiz bir hava lazım. İzmir’de soğuk da oluyor, hava kirliliği de... Kirlilik olmazsa alçak basıncın olduğu günlerde şehre is kokusu çökmez. Ankara’da da alçak basınçlı günler oluyor ama kirli hava olmuyor” sözleri bende soğuk duş etkisi yaptı. Umarım şimdi bu sözler bazılarını tuş etmez ve çalışmaları “sürdürülebilir bir hayat” ilkesiyle yürütmelerini sağlar.
Jeotermal sahasının göbeğine doğalgaz bayrağı
- Sayın Yandımata, Balçova’dan arayan okuyucularımız, “Jeotermalin başkentinde doğazgaz çalışması yapıyorlar. Hani buranın altı fokur fokur kaynıyordu, bu nasıl iş?” diye soruyorlar. Biz de size soruyoruz, bu ne iş? Jeotermali İnciraltı’nda yapılacağı söylenen sağlık merkezleri için mi rezerv tutuyorlar? Sağlık turizmi için mi size, “Balçova’ya doğalgaz borusu döşeyin” dediler?
Biz Balçova’ya doğalgaz döşemedik, Narlıdere’ye ulaşmak için Balçova’dan transit geçtik. Özellikle size bir şey söyleyeceğim. Türkiye’deki yeraltı kaynakları milli servetimiz ve hepsinin değerlendirilmesinden yanayım. Onun için jeotermali de destekliyorum fakat buraya geldiğimden beri yaptığım araştırmalarda buranın altında öyle anlatıldığı gibi fokur fokur jeotermal falan olmadığını gördüm. Buradaki jeotermal lokal. Keşke olsaydı...
Enerji kaybının parasıyla yeni bir İzmir daha kurulur
- İzmir’deki kamu binalarının yüzde kaçı doğalgaz kullanıyor?
Bunla ilgili bir bilgi yok. Ama bence kamu binaları daha yüzde 30’u geçmemiştir.
- Bunların parasal olarak enerji kayıpları ne kadardır?
Kafamda rakamlar var fakat şöyle bir şey söyleyeyim. Enerji kayıplarının parasal değerlerinin toplamıyla bir İzmir daha kurulabilir. Eski devlet daireleri genelde motorin kullanır ve 5 bin TL motorine harcarlar. Oysa, doğalgaz kullansalar bin TL ödeyecekler. Yani tasarrufu düşünebiliyor musunuz?
- İzmir’de şu anda hava kirliliğini azaltmak için elektrik çok pahalı olduğu için doğalgaza geçilmesinden başka alternatif gözükmüyor. Peki, bu konuda belediyelerin bir yaptırımı var mı?
Ankara’da hava kirliliği en üst düzeye çıktığında o günkü yöneticiler, “Doğalgaza geçin” dedi, geçildi. Bu oyun tek başına oynanmaz. Biz yerel yönetimlerle birlikte ilerlemek isteriz.
Paylaş