AÇLIK grevleri cumartesi günü yaşanan olağanüstü trafikle son buldu. Türkiye'yi geren 67 günlük sürecin sonunda ise açlık grevlerinin verdiği 10 mesaj dikkat çekti.
Haberin Devamı
Sürecin uzun bir hikayesi ve görünmez kahramanları var. İlerde son 24 saatin tarihi yazıldığında yaşanan trafiğin önemi çok daha iyi görülecek. Bülent Arınç’ın
AÇLIK GREVLERİNİN VERDİĞİ ON MESAJ
1. Sivil itaatsizlik eylemlerinin, şiddetten daha etkili olduğu birkez daha anlaşıldı… 2. Aktörlerin diyalog içinde ortak hareket etmesi çözüm sürecini hızlandıran bir etki yaptı 3. Grevi sonlandırma talebi, Ankara’nın telkiniyle BDP'den geldi ve bir sorun çıkmadı... 4. Öcalan, birkez daha kendince BDP/PKK cephesini eleştirdi ve ‘iyi adamı’ oynadı... 5. Ada’dan gelen mektup muhataplık tartışmalarını sonlandırıp, çözümün yolunu gösterdi 6. Nihai çözümün şiddette değil, diyalogda olduğu birkez daha ispatlandı... 7. Mehmet Öcalan isminin önümüzdeki günlerde daha fazla gündeme geleceği görüldü 8. Şemdinli’den 5 şehit haberinin gelmesi yeni ‘provakasyon’ iddialarını akla getirdi! 9. Ankara, sürece hakim olduğunu isterse tüm sorunu çözebileceğinin sinyallerini verdi… 10. PKK: Sorunu yaratan, BDP: Sorunun parçası olan, Öcalan: sorunu çözen adam algısı oluştu.
sözleri aslında devam eden arka kapı diplomasisinin gizli kodlarını taşıyordu. Ancak final adımı varılan uzlaşma gereği Adalet Bakanlığı gözetiminde atıldı. Gece gündüz devam eden görüşmeler sonunda Ankara ile BDP arasında bir uzlaşma sağlanırken, açlık grevleri kazasız biçimde atlatıldı. Eylemin bitmesinin politik anlamı bir yana yürütülen derin diplomasi adrenalinli yüksek aksiyon filmi gibi gelişti. 16 Kasım 2012 Cuma, saat 16.40: Bu saatte Diyarbakır’dan gelen telefonla başdöndürücü bir trafik başladı. Bu süreçte önemli sorumluluk üstlenen Gültan Kışanak, Mehmet Öcalan’ın Ada’ya gitmesi talebini Adalet Bakanlığına iletti ve start verildi. Bir taraftan cezaevinden gelebilecek bir kötü haberin süreci olumsuz etkileme ihtimali, diğer yandan bir çözüm yolu bulunmuş olması tansiyonu yükseltiyordu. Bundan sonrası operasyonun kozmik biçimde yürütülmesine kalmıştı. Görüşmeleri yürütenler sürecin gizli kalması konusunda oldukça hassas davrandılar. İlk olarak Mehmet Öcalan’ın İstanbul’a gelmesi lazımdı ve öyle de oldu. 19.25 uçağıyla İstanbul’a gelen Mehmet Öcalan, geceyi gözlerden uzak bir mekanda geçirdi. Bu arada bakanlık ile BDP heyeti arasındaki yoğun telefon trafiği devam etti. 17 Kasım 2012 Cumartesi saat 16.00: Sabah erken saatlerinde yola çıkan heyet, öğle sularında Ada’ya vardı ve görüşme başladı. Abdullah Öcalan’ın, kardeşiyle görüşmesinde herhangi bir pazarlık yaşanmazken, Öcalan sadece ‘devlet heyetiyle’ görüşmelerin yeniden başlamasını arzuladığını dile getirdi. Daha önce kardeşinin ‘diyaloglarını doğru aktaramayacağını’ öne süren Öcalan, bu defa sürecin hassasiyetini göz önünde bulundurarak mesajını kendi el yazısıyla yazdı. Yaklaşık 40 dakika süren görüşmede Öcalan, ‘çözümün önünü tıkayanlar’ olduğunu ifade etti. Öcalan, görüşme bittiğinde cebindeki mektubu kardeşine verdi. Öcalan, kardeşi gelmeden önce açlık grevlerinin bitmesi kararını vermişti. Cezaevi müdürünün gözetiminde yürütülen süreç sorunsuz tamamlanırken, Mehmet Öcalan akşam saatlerinde İstanbul’a döndü. Mektubun Mehmet Öcalan tarafından Asrın Hukuk Bürosu’na ulaştırılmasıyla, bir aşama daha tamamlandı. Daha önce DTP’nin sine-i millete dönmesi ve BDP’nin Meclis’e dönmesi tartışmalarında olduğu gibi Öcalan, kriz çıkaran değil, çözen kişi oldu. Cumartesi saat 18.15: Zamanla yarış mektubun alınmasıyla bitmedi. Ankara ile irtibat halinde olan BDP heyeti, mesajı alır almaz Adalet Bakanlığı’ndan cezaevlerine gitmek ve açlık grevlerini sonlandırmak için izin istedi. Ankara, açlık grevlerini bitiren mesajın bir an önce kamuoyuna açıklanmasını isterken, heyetin trafiğe takılması heyecanı an be an yükseltti. Kısa bir gecikmeden sonra mektup kamuoyuna açıklandı ve toplum rahat bir nefes aldı.