Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın çok istemesine rağmen Türkiye savaşa girmedi.
Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, Dışişleri Bakanı Ali Bozer ve Savunma Bakanı Safa Giray istifa etti…
Üç istifa aslında siyasi bir depremdi ancak Türkiye bu istifaların perde arkasını konuşmadı.
Patirotların gelmesindeki amaç Irak’ın elindeki SSCB yapımı scudlardan korunmaktı ancak buna rağmen bazı füze başlıkları sınıra yakın illere düştü ve büyük infial oldu…
Savaşın sonunda ABD, Saddam’ı, Kuveyt’ten çıkardı ancak iktidarına dokunmadı…
Savaştan sonra Kuzey Irak’ta uçuşa yasak bölge ilan edildi, Çekiç Güç kuruldu, Habur sınır kapısı kapandı, PKK Irak ordusundan ağır silahlar edindi ve bölge dinamikleri değişti.
Türkiye, ABD’nin ısrarlı çağrılarına rağmen İngiltere’yle arasındaki ilan edilmemiş ‘kozmik mutabakat’ nedeniyle savaşın dışında kaldı.
Sürecin uzun bir hikayesi ve görünmez kahramanları var. İlerde son 24 saatin tarihi yazıldığında yaşanan trafiğin önemi çok daha iyi görülecek. Bülent Arınç’ın
AÇLIK GREVLERİNİN VERDİĞİ ON MESAJ
Bunlara Afganistan’da düşen helikopter eklendiğinde sayı dört oluyor...
İlki 22 Temmuz’da Hakkari, Dağlıca, Deryan Tepe’de askerleri bırakırken kazaya uğradı...
İkincisi 16 Ağustos’ta Diyarbakır Lice’de enerji nakil hattına takılıp düştü.
Üçüncüsü ise 10 Kasım Siirt Pervari kırsalında kaza kırıma maruz kaldı.
Bu sayı son otuz yılda verilen toplam helikopter kaybından daha fazla...
Doksanlı yıllarda Kuzey Irak’a düzenlenen operasyonlarda dahi bu kadar kayıp verilmedi.
Sadece bu helikopter kazalarında 24 asker hayatını kaybetti...
Sanmıyorum... Çünkü BDP başlatmadı ki, BDP bitirsin...
Açlık grevlerini ‘devrimci halk savaşına’ karar verenler başlattı ve devam ettiriyorlar.
BDP’liler iyi niyetli arayışların içinde olsalar da, netice almaları pratikte zor görünüyor.
Netice alınsa da, bu BDP’nin özgül ağırlığından kaynaklanmayacak.
Muhtemelen perde gerisinde devam eden mekik diplomasisi nedeniyle olacak.
PKK, uzun zamandır ‘uluslarası toplumun dikkatlerini üzerine çekecek’ eylem arayışındaydı.
Son iki yılda silahlı eylemler dahil, neredeyse hemen her yol denendi...
Parti, son dönemde eylemlerinden daha çok söylemleriyle eleştirilerin odağında yer alıyor.
Bütün zamanlarda olduğu gibi bu defa da heyecanı yüksek bir kongre oldu.
MHP’nin asıl sorunu zaten bu potansiyeli, kinetik enerjiye dönüştürememekte yatıyor.
Kongreden herkesin farklı bir beklentisi ve öngörüsü vardı.
Taban iktidar, toplum umut bekliyor...
Taban iktidar perspektifi beklerken, toplum eski sorulara yeni cevaplar arıyordu.
Kongre, ne bu sorulara cevap verdi, ne de MHP’yi iktidara taşıyacak perspektif ortaya koydu.
Konuşmanın yapı çözümlemesini yaptığımızda öne çıkan mesajları şu şekilde sıralayabiliriz...
On yıllık dönemde ‘milletin iradesini’ hakim kıldıklarının altını çizen Başbakan, ‘cumhuru hor gören, istismarcılar gitti, gerçek cumhuriyetçiler geldi’ dedi.
Başbakan Erdoğan üzerinde durduğu konular kadar, bahsetmediği konularla da dikkat çekti.
Metinde, sistem tartışmalarına özellikle girilmezken, yeni anayasanın muhakkak yapılacağı vurgulandı.
Kampın ‘geleceği planlama toplantısı’ olduğunun altı çizilirken, konuşma, icraatların anlatıldığı ve politik mesajlarının verildiği iki ana bölümden oluştu.
Başbakan, kamuoyu araştırmalarında öne çıkan ‘eğitim, sağlık, ulaştırma, emniyet, adalet’ hizmetleri alanında yaptıklarını anlatırken, 10 yıl önceyle bugünü karşılaştırdı.
BU DEFA ARİF NİHAT VE NECİP FAZIL’DAN OKUDU
30 Eylül kongresinde Sezai Karakoç, Mehmet Akif, Aşık Veysel ve Arif Nihat Asya’dan şiirler okuyan Tayyip Bey, bu defa Necip Fazıl’ın ve
Her şeyden önce bu tür tartışmalar Anadolu’daki ‘uluslaşmanın’ tamamlanmadığını gösteriyor…
İktidarla-muhalefet, cumhuriyet konusunda uzlaşamıyorsa hangi konuda anlaşacak...
Bir yandan ‘tüzüklerle çarpışarak’ iktidara gelen bir parti, diğer yandan yasaklar...
Cumhuriyetin kısa tarihi bu tür yaman çelişkilerle dolu...
Devlet geçmişte halkı Ulus meydanına sokmuyordu, bugün cumhuriyeti kutlamak isteyenleri.
İSTİHBARAT KİMDEN GELDİ?
Ancak üslup ve demeçlerin kimyasında ciddi bir değişim var.
Geçmişe nazaran daha diyalogcu ve daha pozitif bir dil hakim.
Bunun nedeni ‘Suriye konusunda daha kontrollü’ davranılması yönündeki uyarıda yatıyor.
AK Parti, ANAR, Pollmark ve Denge isimli araştırma şirketleriyle düzenli olarak çalışıyor.
Her ay ‘Türkiye Gündem Araştırması’ yapılıyor ve güncelle ilgili halkın nabzı tutuluyor…
Partinin yaptırdıklarında da, dışardan olanlarda da Suriye konusunda benzer sonuçlar çıkıyor.
Toplum, genelde Ortadoğu ve özelde Suriye’de yaşananlardan kaygı duyuyor.
Siyasal İletişim Ofisi’nin yaptığı son araştırmada bu durum net olarak görülüyor.