Güvenlik bürokrasisi en başından bu yana bu süreci sessizce yönetti ve diyaloga açık oldu.
Daha önce gerçekleşen Aysel Tuğluk ziyaretlerinden sonra ilk defa bir BDP heyeti adaya gitti.
Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata’nın adaya gitmesine 4 günlük bir diplomasiden sonra ortak karar verildi.
Adaya hangi isimlerin gideceği konusunda bazı pürüzler çıksa da, Selahattin Demirtaş’ın telefonla arayıp ‘biz hazırız’ demesiyle baş döndüren trafik başladı.
BDP, basında konuşulanların dışında farklı bir ismin daha heyette olmasında ısrar etti ancak varılan mutabakat gereği adaya sadece Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata gitti.
Bu iki isme devlet görevlileri eşlik etti…
Öcalan’la Baş başa gerçekleşen görüşme yaklaşık bir saat sürdü…
2012 Türkiye için öngörülenden öte çok daha zor ve problemli bir yıl oldu.
12 Haziran seçimlerinden sonra ülkenin rahat bir nefes alacağı, siyasi tansiyonun düşeceği varsayılırken, sene krizlerle başladı ve öyle devam etti.
Türkiye, işlerin yoluna girdiği varsayılırken hızla istikrarsızlaşabilen ya da tam tersi olan bir ülke.
Siyasetin 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanması ülkenin kimyasını bozmuş durumda…
Yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 4 ay arayla yapılması siyasette olağanüstü türbülans yaratıyor.
2013 senesine girdik ancak Ankara’da bütün hesaplar, 2014’e göre yapılıyor…
2013’ün eski gündemine yeni cevap arayışları?
Maraş olayları da kanla yazılan bu tarihin en önemli provokasyonlarındandır.
Olaylarının üzerinden tam 34 yıl geçti ancak vicdanlar kanamaya devam ediyor…
34 yılda gerçeklerin ortaya çıkması hariç, olay hakkında söylenmedik söz kalmadı.
Geçen sürede 19 hükümet kurulup dağıldı fakat olay bir türlü aydınlatılamadı.
Kimi çıkarsamalar yapıldıysa da olayın üzerindeki şal perdesi bir türlü aralanmadı…
Maraş olayı, tekil bir örnek olarak ele alındı ve sürekli basitleştirilerek halka sunuldu.
Toplum kamplara bölünüp, ülke istikrarsızlaştırılırken 5 bin insan toprağa düştü…
III. Selim’in ‘yeni düzen’ reformlarıyla başlayan süreç Cumhuriyetle devam etti
Doğan Avcıoğlu’nun ‘Türkiye’nin Düzeni’, İdris Küçükömer’in ‘Düzenin Yabancılaşması’ Bülent Ecevit’in ‘Bu Düzen Değişmelidir’ Necmettin Erbakan’ın ‘Adil Düzen’ kavramsallaştırmalarının politik referansları farklı olsa da, ana fikirleri aynı oldu…
Düzen tartışmaları Turgut Özal’la farklı bir aşamaya evrilirken, tartışmanın kod adı başkanlık sistemi oldu.
Özal ve Demirel iktidarlarının son döneminde başkanlık sistemi tartışmasını açtılar.
‘YÖNETEMEYEN DEMOKRASİ’: 89 YILDA, 61 HÜKÜMET
Raporda, Türkiye’nin bölünme riski, Dünya ve Ortadoğu için yeni senaryolar irdelenmiş…
İstihbarat Ofisinin analizinde dile getirilen tezler, bunların kesin olacağı anlamına gelmiyor.
Zaten raporun ilerleyen bölümünde Türkiye’nin bölgesel güç olabileceğinden de bahsediliyor.
Türkiye, ‘bölünme/büyüme’ paradoksundaki ülke olarak nitelenebilir mi?
Daha önce de Esad için takvim belirlendi, gidiyor denildi fakat bu temenniler gerçekleşmedi.
Çünkü bazı uzmanlar realist tahlilini değil, temennilerini ve olması gerekenleri söylediler.
Ancak hesap edilmiş risk analizi yapanlar bu defa daha objektif değerlendirmeler yapıyorlar.
Aynı kaynaklar, geçmiş tecrübelerin etkisiyle kesin tarih vermekten ısrarla kaçınırken, iki aylık bir süreden bahsediyorlar.
Sağlanan lojistik ve yakalanan motivasyonla mücadelede yeni bir kırılma yaşanıyor…
Esad’ın umudu günden güne azalırken, muhalifler ordu birliklerini adım adım geriletiyorlar.
Bağımsız kaynaklardan alınan haberlere göre Özgür Suriye Ordusu, Şam’a doğru yönelirken, Esad güçleri son karargah olarak Lazkiye’yi belirledi.
Türkiye ve Irak sınırındaki kontrol Şam’ın denetiminden çıkarken, ülkenin çıkış kapısı olarak sadece Tartus ve Lazkiye limanları kaldı.
Kara birlikleriyle mücadeleye girmemeye özen gösteren ve daha çok uçakları kullanan Şam yönetimi için zaman hızla azalıyor.
Gelinen bu aşamada muhalifler bir yeri ele geçirdiklerinde Şam yönetiminin burayı uçaklarla bombalamak dışında fazla bir askeri seçeneği kalmıyor.
Esad’a bağlı güçlerin piyade savaşına girdiklerine askerlerin saf değiştirdiği ya da ağır kayıplar verdiği öne sürülürken ana yolların imha edilmiş tanklarla kaplandığı dile getiriliyor.
Maliki yönetimiyle, Barzani yönetimi arasındaki devam eden gerilim hem Irak'ın toprak bütünlüğünü hem de Ortadoğu'daki eski düzeni ciddi biçimde tehdit ediyor…
Merkezi Hükümet güçleriyle Bölgesel Kürt Yönetim kuvvetleri arasındaki çatışmalar bölgede yeni bir politik ittifakın haberini veriyorlar.
Kerkük sınırında gövde gösterisine dönüşen tehlikeli tırmanış dün gece sakinleşmiş gözükse de orta vade de Bağdat'la Erbil arasındaki farklılıkların büyüyeceği anlaşılıyor…
Bağdat'la Erbil arasındaki bugünkü sorunlu ilişkinin uzun ve kanlı bir tarihi var.
Geçmişte yaşanan korku ve kaygılar Irak'ın geleceğini ipotek altına almış durumda..
Petrol savaşı mı, Bağımsızlık mücadelesi mi?Kerkük'ün statüsüyle başlayan ve petrolün kullanımını kapsayan anlaşmazlıklarlarda merkezi yönetim, bölgesel yönetimi başına buyruk hareket etmekle suçluyor.
Bölgesel yönetim ise Bağdat'ı anayasayı ihlal etmek ve iç işlerine karışmakla itham ediyor…