Paylaş
Ilk defa bu büyüklükte ve bu içerikte bir toplumsal olayla karşı karşıyayız.
Ağaçların korunması motivasyonuyla başlayan olaylar bir anda ‘ifade edil(e)meyen olumsuz duyguların’ patlamasına dönüştü.
Hadiseler hükümet için bir anlamda okyanusu geçip, derede boğulmaya benziyor.
Son onbeş gün içinde ülke tarihinin en büyük yatırımlarının altına imza atan iradenin Gezi Parkındaki tavrı rasyonel değil.
OLAYLAR NEDEN BU HALE GELDİ?
Olayların bu hale gelmesine parktaki eylemcilere polisin orantısız güç kullanması sebep oldu.
Ayrıca Vali ve Belediye Başkanının hadiseleri kavrayamaması olayları büyüttü.
İlk gün yapılması gereken açıklamanın, dördüncü gün yapılması sanırım olayı özetliyordur.
Algı yönetimine önem vermeyen ve projesini topluma anlatamayan belediye krize sebep oldu.
Her olayda toplumla hareket eden bir partinin böyle bir hataya düşmesi anlaşılır değil…
İNSANLAR NEDEN SOKAĞA ÇIKTI?
Ülkenin farklı yerlerinde sokağa fırlayan insanların birçoğu tabiki Gezi Parkını bilmiyor.
Zaten artık amaç da parktaki ağaçların korunmasına yönelik çevreci bir tepki değil.
Olay sembolik bir anlam kazandı ve iktidara bir meydan okumaya dönüştü.
Hadiselerin özünde park meselesinin gün yüzüne çıkardığı yaşam tarzı kaygıları var.
Toplumsal barışı koruyabilmek için bu kaygıların doğru okunması gerekiyor.
İnsanlar, Başbakan Erdoğan’ı destekliyor, onun yaptıklarını takdir ediyor ancak siyasal kimliği haline getirdiği yaşam tarzına müdahele edilmesini de istemiyor.
CUMHURİYET MİTİNGELERİNE NE KADAR BENZİYOR?
Sorulardan biri de bu olayların 2007’deki Cumhuriyet mitinglerine benzeyip benzemediği.
Bugün daha iyi görülüyor ki Cumhuriyet mitingleri belli odaklar tarafından hükümete karşı planlanan organize eylemlerdi.
Gezi Parkı eylemleri ise toplumun kendiliğinden sokağa çıkmasıyla başladı.
Cumhuriyet mitinglerinde siyasal bir amaç varken, Gezi eylemlerinde toplumsal bir tepki var.
EYLEMLER DEVAM EDECEK Mİ?
Eylemin bileşenlerine ve mesajlarına bakıldığında bu tür olayların devam edeceği anlaşılıyor.
İktidarın son dönemde politikalarını halka doğru anlatamaması ciddi dirence neden oluyor.
Bunun yanında kısa zaman sonra yapılacak üç seçim siyasetin kimyasını bozmuş durumda.
Son on yıldaki tüm seçimlerin Erdoğan tarafından kazanılması bazı kesimlerde ‘yenilmişlik hissiyatı yaratıp, duygusal incinmeye’ neden oluyor.
Başbakan Erdoğan’ın bu duyguları tamir edip, daha fazla güven vermesi gerekiyor.
BAŞBAKAN NEDEN GERİ ATMIYOR?
Başbakan Erdoğan bunu ifade etmedi ama aslında siyaseten geri adım attı.
Taksim’den polisi geri çekmesinin politik anlamı açık bir ricattı.
Cumartesi günü İstanbul’da yapılan olağan üstü zirvede olay tüm boyutlarıyla masaya yatırıldı
Kurmay ekibin farklı şehirlerdeki programlarını iptal edip biraraya gelmesi dahi olaya verilen önemi gösteriyor.
TAKSİM, TAHRİR OLUR MU?
Bırakın uzun politik izahatları böyle bir analoji Türk demokrasi tarihine hakaret olur.
Ayrıca eylemin ana bileşenlerinin böyle bir amacı da yok.
İnsanlar sadece fark edilmek ve kimliklerine saygı duyulmasını istiyorlar.
Ancak eylemlerin toplumsal meşruiyetini koruyabilmesi için her hal ve şartta legal alanda kalması ve kamu malına zarar vermemesi gerekiyor.
AMAÇ İKTİDARI DEVİRMEK Mİ?
Sonuçları üzerinden bir okuma yapıldığında komplocu bir yorumla bu noktaya varılabilir.
Ancak olayın asıl nedenine bakıldığında basit bir yönetim sorunu olduğu görülüyor.
Eylemciler iktidarı devirmek istiyorlarsa, bunun işbirlikçisinin güvenlik güçleri olması lazım.
Çünkü olayları başlatan kıvılcım onların çadırları yakması ve ölçüsüz gazıyla başladı.
Ayrıca olaylar toplumsal kutuplaşmayı artırıp, Erdoğan’ın siyasal desteğini tahkim etti
Bunun yanında yüzde elli oy almış bir iktidarı kim, neden devirsin?
Belli ki amaç iktidarı devirmek değil, ona sağlam bir ders vermek.
hyayman@hurriyet.com.tr
Twitter.com@HuseyinYayman
Paylaş