Paylaş
2012 Türkiye için öngörülenden öte çok daha zor ve problemli bir yıl oldu.
12 Haziran seçimlerinden sonra ülkenin rahat bir nefes alacağı, siyasi tansiyonun düşeceği varsayılırken, sene krizlerle başladı ve öyle devam etti.
Türkiye, işlerin yoluna girdiği varsayılırken hızla istikrarsızlaşabilen ya da tam tersi olan bir ülke.
Siyasetin 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanması ülkenin kimyasını bozmuş durumda…
Yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 4 ay arayla yapılması siyasette olağanüstü türbülans yaratıyor.
2013 senesine girdik ancak Ankara’da bütün hesaplar, 2014’e göre yapılıyor…
2013’ün eski gündemine yeni cevap arayışları?
2013’ün tartışma başlıkları aslında bugünden belli. Birinci sırada anayasa var…
AK Partinin yaptırdığı araştırmalar toplumun % 65’nin yeni bir anayasa istediğini ancak bu parlamentonun anayasa yapabileceğine inananların oranın % 40’larda olduğunu gösteriyor…
Aritmetik zorluk ve yaşanacak siyasal gerilim parlamentonun yeni anayasa yapmasını güçleştiriyor…
İkinci sırada düzen tartışmaları ve Başkanlık sistemi arayışı var.
Kamuoyu ölçümlemeleri bunun da zor olduğunu ve başkanlık sistemini toplumun bilmediğini ortaya koyuyor.
Bir anlamda 2013 olmazın denenip, 2014’ün biran önce gelmesinin beklendiği bir yıl olacak.
Çünkü muhalefetin stratejisinde hükümetin 2014’e rahat girmesini engellemek var…
Hükümet ise başarabilirse başkanlık veya yarı başkanlık sistemine geçmenin yolunu açan yeni bir anayasa yaparken, politik dengelerle fazla oynamak istemiyor…
Ortadoğu’da haritalar değişecek mi?
Hükümet 2014’e kazasız biçimde varmak isterken önünde 4 ciddi sorun var.
Birincisi Arap baharı bölgesel dengeleri radikal biçimde değiştirdi ve değiştirmeye devam edecek…
Ortadoğu’da haritaları değiştirecek yeni dinamikler ortaya çıkarken Türkiye asıl sınavını Irak’ta veriyor…
Irak’ta merkezi hükümet ile bölgesel yönetim arasındaki yükselen gerilim Türkiye’yi bekle gör tavrını değiştirmeye zorlayacak…
Hükümetin özelde Irak ve Suriye meselesinde genel de ise yeni bölge haritaları konusunda acil bir gündemi olacak ve bu gelişmeler 2013’e damgasını vuracak.
Siyasetle-hizmet arasında gerilim var mı?
Bir diğer önemli sorun alanı siyaset ile hizmet arasında olduğu dile getirilen bir problem.
Bu iddialar bizzat Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen tarafından yalanlansa da bir merkez ısrarla bu gerilime vurgu yapıyor.
Bu konuda yaşanacak olağanüstü bir gelişme önce Türkiye’nin, sonra siyasetin gündemini radikal biçimde değiştirecek.
Siyasetteki bir diğer gerilim ise Köşkle, Başbakanlık arasında var olduğu dile getirilen sorun.
Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan bu iddiaları karşılıklı olarak yalanlasalar da aynı odaklar bu gerilimi bir çatlağa dönüştürme arayışındalar.
Başta Yalçın Akdoğan olmak üzere partinin kurmayları iki iddianın da bilinçli biçimde çıkarıldığını ve hükümeti yıpratma/tasfiye amaçlı olduğunu dile getiriyorlar…
Açılımda yeni süreç mi başlıyor?
Hükümeti bekleyen son problem alanı Kürt meselesi…
Bu konuda MİT öncülüğünde güvenlik bürokrasisi ciddi hazırlıklar yaparken, diğer yandan kırsalda operasyonlar devam ediyor…
Hükümet tarihsel olarak tekrarlanan ‘güvenlik-diyalog’ sarmalını bu defa aynı anda uygulamaya sokmuş durumda…
Beşir Hoca’nın ısrarla vurguladığı ‘entegre strateji’yle Hükümet, aynı anda ‘terörle mücadele edip, siyasetle’ müzakere etmek istiyor.
Fakat birinci ve ikinci Körfez savaşında olduğu gibi Ortadoğu’da yaşanacak olağanüstü gelişmeler bu meseleyi her an kontrolden çıkarabilir.
hyayman@hurriyet.com.tr
Twitter.com@HuseyinYayman
Paylaş